*Yutkunma*
"Ne vahşice!" Indria göz bebekleri titrerken gökyüzüne bakıyordu! Gökyüzünde şu an insanlar uçuşup yere düşüyordu! Bunların hepsi savaşta ölen insanlardı. Kızıl Ateş İmparatorluğu mancınıkla cesetleri fırlatıyordu!
Indria, Feng Li Kuan ve Shu Cerad'la beraber rapor almaya gelmişti. Ancak dün Beyaz Kaplan imparatorluğunun sınırı bugün Kızıl Ateş İmparatorluğu sınırına dönüşmüştü.
Kızıl Ateş İmparatorluğu bayrakları görkemli bir şekilde dalgalanıyordu. Bu bayrakların arkasında cesetlerden dağlar olmuştu! Her ceset dağının yanında büyük mancınıklar vardı ve bu mancınıkların hepsi tek seferde yüz insan fırlatabilecek büyüklükteydi.
Ceset fırlatma yöntemi psikolojik bir savaştı aslında. Böylece karşı tarafı dehşete düşürüp morallerini düşürüyordular!
Indria tedirgin bir sesle, "Bunu hemen imparatora bildirmemiz gerekiyor!" Feng Li Kuan ve Shu Cerad'a küçük bakışlar attı. İkiside başını hafifçe evet anlamında salladı ve hızlıca dönmeye başladılar.
Daha bir kaç dakika önce geldikleri yol şimdi ise cesetlerle kaplanmıştı, cesetlerin çürümüş kokusu insanın midesini bulandıracak derecedeydi!
"Usta savaş hakkında ki düşüncelerin nedir?" Indria zihninde sordu, ustasına. "Ne savaşı? Sen buna savaş mı diyorsun?" Indria'nın zihninde gülme sesi yankılandı. "Benim gördüğüm savaşların yanında buna savaş demek utandırıcı olur. Best seviye gezegenlerin olduğu galaksilerin savaşlarında en düşük kentilyonlarca insan ölüyor." alaycı bir ses Indria'nın zihninde yankılandı.
Indria ustasının bir sözünü hatırladı. "Usta sen evrende elli yedi dodesilyon canlı olduğunu söylemiştin. Çok çok büyük dediğin evrendeki canlı sayısını nereden bilebiliyorsun?"
Gerçeği Gören Gözler gülerek, "Gerçekten iyi bir noktaya değindin. Ancak Indria bizim evrenimiz Zaman ve Uzay imparatoriçesi tarafından sınır koyulduğu için en fazla elli yedi dodesilyon canlı olabilir."Indria'nın kafası karıştı, "Usta, Zaman ve Uzay imparatoriçesi kim?" diye sordu.
Gerçeği Gören Gözler'in sesi ciddileşti, "Açıkçası kimse bilmiyor Indria .On trilyon yıl önce kendini Zaman ve Uzay imparatoriçesi ilan eden birisi ortaya çıkmış. Bu kişinin yüzü dumanlarla kaplı ve vücudu gür bir elbiseyle kaplıymış. Ancak bu kişi konuşunca evrenin kendisi bu kişiye itaat ediyormuş! Evreni bükebilecek bir güce sahipmiş ve bu kişi konuşunca tüm evrende sesi yankılanıyormuş. Beni oluşturan kişinin ustasının söylediğine göre o kişi bunları söylemiş; Burada yaşayan, ölümsüz olma yolunda ilerlemeye çalışan küçük ölümlüler!!!! hepiniz beni dinleyin! Sizlere verdiğim dünyanın, evrenin ve hayatın değerini bilin! Çünkü sizler için en büyük değeri taşıyabilecek yegâne şeyler onlardır! İlerleme yolunda yürüyün ve hiç durmadan sizinle birlikte oluşturulmuş diğer canlılarla mücadele edin! Gelişmenin ve ölümsüz olmanın anahtarı budur! Gelişin ve benim size verdiğim potansiyelin hakkını verin, gelişin ve koyduğum sınırı geçmeye çalışın! Beni ancak böyle memnun edebilirsiniz!"Gerçeği Gören Gözler bile o kişinin söylediği şeyleri söyleyince dikkatli davranıyordu hata yapmamak için. "Usta sen demiştin ki senin bulunduğun aleme ulaşınca ölümsüz oluyor bir canlı. Peki bu kişinin dediği şeyle senin ki çelişmiyor mu?"
"Arada ince bir çizgi var, onun bahsettiği ruhsal ölümsüzlük, benim ise fiziksel ölümsüzlük. Öldürücü bir darbe almadığım sürece asla ölmem. Ancak ruhsal ölümsüz olsaydım öldürücü darbe bile benim için önemsiz olurdu. Daha önce ruhsal ölümsüzlüğe erişen birisinin olduğu duyulmadı. Bazı bilge insanlara göre böyle bir şey imkansız.Eğer imkanlı olsa şu ana kadar gerçekleşirdi." Gerçeği Gören Gözler kısa bir özet geçti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...