Michi ve diğerleri Indria'nın geriye savrulduğu yola bakınca dona kaldı. Indria'nın savrulduğu yolda tüm ağaçlar kırılmış, düz bir yol oluşmuştu. Lenna, "O tekmede neydi öyle..." sesinde hafif bir korku vardı. Michi donakalmıştı. Nadyab her hangi bir korku belirtisi göstermemişti. Hatta cesaretli bir şekilde, "Şğn oaü züda!" bağırmıştı. Ahşap evin içerisinde gülme nidası gelmişti, "Nihahaha anlaşılan yolunu kaybeden bir yabancı var burada." ahşap evin içerisinde birisi dışarı çıktı. Ağzı ve gözü dışında yüzünü saklayan peçeyi çıkardı. Başına baktığında kendini görebilirdin. Çünkü tek bir saç teli bile yoktu. Gözleri odun rengindeydi.Teni güneşte çok fazla kaldığı için bronzlaşmıştı.
Ancak bu adam Michi ve diğerlerine bakınca yüz ifadesi düştü, "Siz daha çocuksunuz lan! Ben güçlü birisi gelecek ve beni eğlendirecek sanmıştım!!" sinirli bir şekilde Lenna'ya doğru ağzını açıp bağırmıştı. Ağzının kokusu Lenna'yı rahatsız ettiği için başını çevirdi ve burnunu kapattı. Ahşap evin içerisinden derin güç andıran bir ses geldi, "Ne oluyor orada Arke" Çirkin dişlere sahip olan Arke başını evin içerisine çevirdi, "Lordum, bir kaç çocuk bunlar. Sanırım az önce en güçsüz gücümle tekme attığım kişide çocuktu.." Arke'nin konuşmasının ardından uzun bi süre boyunca ahşap evin içerisinden ses gelmedi. Bu süre boyunca Lenna ve diğerleri bir harekette bulunmaya cesaret edemedi. Nadyab ilk başta cesaretlenmişti. Ancak ahşap evin içerisinden gelen derin güç bandıran sesi duyunca cesaretini kaybetmişti.
Ahşap evin içerisindeki ses tekrar geldi. Ancak bu kez bu sesi duyduklarında Lenna ve diğerlerinin kalpleri titremişti korkudan. "Burada ne işiniz var çocuklar?" Lenna cevap vermek istiyordu. Ancak bunu yapacak cesareti bulamıyordu kendinde. Michi derin bir nefes aldı ve tüm cesaretini topladı, "Görev için buradayız. Uyuşturucu baronunu öldürmek için..." terredüt ederek söylemiş, bunu söylerken kendini çok germişti.
Arke bunu duyunca başını eğerek, "Lordum bir ay önce bu bölgeye malikane inşaat eden birisi vardı. Onu öldürmeye gelmişler, ne yapmamı emredersiniz?" "Ah demek onun için gelmişler. Yapacak bir şeyin yok Arke, bırak gitsinler! Buradaki görevleri tamamlandı..." sesinde derin bir güç barındıran kişinin konuşması yavaşça fısıltıya dönüştü..
Lordunun sesinden sonra Arke başını kaldırdı ve Lenna'ya doğru döndü, "Yerinizde olsam arkadaşınızın olduğu tarafa doğru giderim. Ne kadar en güçsüz tekmemi vurmuş olsamda bu onu öldürmüş olabilir."
Michi ve diğerleri bunu duyunca orada daha fazla oyalanmaya cesaret edemedi. Onlar gidince Arke ahşap eve tekrar döndü ve başını eğdi, "Lordum burada daha fazla kalmaya devam edersek sağlık sorunlarınızda problem oluşabilir." Arke'ye cevap gelmesi uzun sürmemişti. Ancak bu sefer ses güç barındırmıyordu. Tam tersine güçsüz düşmüş bir kadına aitti ses, "Tamam Arke.." Arke bu sesi duyunca hiç gecikmeden yapması gerekeni yapmaya başladı. Dudakları sessiz şekilde fısıldıyorken ellerini garip şekilde hareket ettiriyordu. Çok geçmeden Arke ile beraber Ahşap evi orada hiç olmamış gibi yok oldu.
Indria sürekli kan kusuyordu ve burnunun kanaması hiç durmamıştı. Böyle kan kaybetmeye devam ederse öleceği şüphesizdi. Zihninde zorlukla konuşmaya başladı, "Usta o adamın seviyesi neydi?" Gerçeği Gören Gözler biraz bekledikten sonra cevap verdi, "Hmm, gücünü Gökyüzü alemi birinci seviyesine kadar düşürmüştü. Ama gerçek seviyesini ileride kendin öğrenirsin. Ama bu gezegen beni şaşırtmaya devam ediyor..." düşünceli bir ses tonuyla konuşmuştu. Ustasının cevabı ardından Indria tekrar kan kustu ve bilinci yavaş yavaş kapanmaya başladı.
Indria, "Usta yardım etmeyecek misin?" zihninde bile olsa çok kötü bir ses tonuyla söylemişti. Gerçeği Gören Gözler anında cevap verdi, "Indria dahi olduğun doğru ancak fiziksel olarak dahisin. Zihinsel olarak bir gerizekalı olduğunu bir sinek bile anlayabilir. Eğer zihinsel olarak gerizekalı olmasan ruh gücünü yayarak girerdin oraya.." aşağılayıcı bir ses tonuyla söylemişti.
Indria'nın bilinci daha kapanmadan Michi ve diğerleri yetişmişti. Indria'nın halini görünce şok oldular, "Sadece bir tekme yemesine rağmen nasıl tüm vücudun kanlarla kaplı oluyor?" şaşkınlığını gizlemeyen Lenna söylemişti. Nadyab her zamanki kibirli haliyle, "Biz görmek tekme aslında yememek tek tekme." Michi Indria'nın yanına gidip eğildi ve vücudunu kontrol etmeye başladı, "Kaburgası kırılmış hayır hayır vücudunda sağlam kalan bir kemik yok. Organları çok kötü darbeler almış... Kurtulma imkanı neredeyse sıfır!" Michi başını umutsuzca iki yana sağladı ve ayağa kalktı.
Michi Indria'nın yanında ayrılınca Nadyab Indria'nın yanına gitti. Lenna ve Michi'yi şaşırtan sözler söyledi, "Sen kurtarmak benim canım bende kurtarmak senın hayatın.." Michi'ye döndü, "Bulmak çamur koymak buraya." dedi ve yüzüğünden kova çıkartıp Michi'ye fırlattı. Michi Nadyab'ın sözlerini başka şekilde olsa dinlemezdi. Ama şimdi takım arkadaşının hayatı söz konusuydu. Michi hemen çamur aramaya başladı ve o sırada Indria gözlerini kapattı ve zihnine daldı. En fazla yarım saat içerisinde kesinlikle ölmesi bekleniyordu.
Indria'nın en son gördüğü şey gri renginde pürüzlü kaba bir taştı. Bu taş normal bir insanın elini kolaylıkla yaralayabilecek sivri uçlara sahipti. Ancak Indria gibi dövüş yolunda ilerleyen birisi için önemsizdi.
Michi kovayı çok geciktirmeden ağzına kadar çamurla doldurmuş halde getirdi. Nadyab yüzüğünden küçük yeşil bir iksir çıkardı ve çamurun üzerine tek bir damla attı ve ardından çamuru yoğurmaya başladı. Nadyab çamuru yoğurmaya başladıktan sonra kahverengi çamur yeşile dönmüştü. Nadyab yoğurdukça koyulaşıyordu rengi. Yeşilin en koyu rengine bürünene kadar devam etti Nadyab ardından durdu ve Indria'nın üst vücudunun giysilerini çıkardı ve sürmeye başladı. Vücuda sürdüğü an vücut o çamuru emmeye başladı bunu gören Michi ve Lenna'nın gözleri faltaşı gibi açıldı, "Bu da neyin nesi böyle?" Nadyab gülümseyerek, "Ben aile sağlık ilerlemek çok.." "Ailen ne kadarda sağlıkta ilerlesede bir çamuru vücut nasıl emebilir bu şekilde?" Nadyab aşağılayıcı bir şekilde, "Sen aile ilerlemek sağlık benim aile kadar sen anlamak olmak."
Yeşil çamur dışarıdan pek etki etmiş gibi gözükmüyor olsada vücudu içten iyileştirmeye başlamıştı. Ancak kaybedilen kan yerine kan gelmese Indria yarım saat içerisinde ölecekti!!
Dn: Oğlum bu İndria'nın senden ve Uragos tan çektiği ne lan böyle.Çocuğu ne hallere soktunuz.
YN : Uragos böyle bi fikir vermedi :D
![](https://img.wattpad.com/cover/57416941-288-k914818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasiHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...