Li Ku 6x9

7.3K 674 34
                                    

Yaşlı adam konuşmasının ardından, ellerini bellerinde birleştirdi ve iki numaralı eve doğru yürümeye başladı. Kalabalık onun gidişini izlerken kendi arasında konuşmaya başlamıştı bile, kalabalıktaki çoğu kişi üç kişinin kim olacağını kesin olarak biliyormuş gibi konuşuyordu.

"Bu turnuvayı kazanacak üç kişinin kim olacağını tartışmaya bile gerek yok. Aklı başında olan her klan uyesi kazanacak kişilerin Tiah, Li Ku ve De Lor'un olacağını bilir." Bunu söyleyen kişi, Indria'nın karşılama töreninde ona ilk tokatı vuran kızdı.

Hemen onun yanında siyah saçlı koyu kahverengi gözlü bir kız abartılı bir şekilde, "De Lor'un bir hafta önce yeryüzü alemi beşinci seviyesine geçtiğini duydum gerçekten inanılmaz. Ortalama bir dahi yeryüzü alemi dördüncü seviyesinden beşinci seviyesine, bir yılda geçer ama De Lor. Sadece dört ayda bunu başardı gerçekten inanılmaz!" dedi.

Kumral saçlı ve kehribar gözlü bir erkek, "Li Ku çok uzun zamandır yeryüzü alemi beşinci seviyesinde acaba altıncı seviyeye geçmiş olabilir mi?" diye sordu.

Indria'nın karşılama töreninde ona ilk tokatı vuran kızın adı, Shang Cang'tı. İmparatorluğun generallerinden birisinin kızıydı. Yüksek sosyeteye aitti ve küçüklüğünden beri kendinden düşük kişileri aşağılamayı öğrenmişti. Ne kadar dış klan'da bunu yapamıyor olsada kibir çoktan onun gönlünde büyümeye başlamıştı.

Siyah saçlı koyu kahverengi gözlü kızın adı ise, Zehard'tı, oda yüksek sosyeteye aitti. Zehard imparatorluğun en zengin ailelerinden birine mensup olsada konumu Shang Cang kadar yüksek değildi. Shang Cang'ın babası bir general olarak imparatorlukta çok büyük işler başarmıştı. Bunun için statüsü onun kadar yüksek değildi. Sonuçta dünyayı yöneten şey para değil güçtü.

Kumral saçlı kehribar gözlü erkeğin adı, Xiao De'ydi. Onun konumu Shang Cang'tan farksız değil hatta daha yüksekti. Shang Cang'ın babası tek başına imparatorluk için çok şey yapmıştı. Ancak Xiao De'nin ailesi son beşyüz yıldır imparatorluk için askerler eğitiyordu. Xiao klanına askeri bir klan demek yanlış olmazdı. İmparatorluktaki askerlerin yüzde otuzunu Xiao klanı üyeleri oluşturuyordu yani imparatorlukta çok yüksek bir konumdaydılar.Ancak buna rağmen yüreğinde kibir yoktu. Xiao De, dış klan'daki eğitimini tamamlayıp askeriyeye geçecek.

Xiao De'nin sorusundan sonra Shang Cang hafif bir aşağılama sesiyle , "Li Ku gerçekten bir dahi ancak De Lor kadar dahi değil. Bahsettiğin kişi De Lor olsa mümkün olabilirdi ama Li Kun için öyle birşeyin mümkün olduğunu sanmıyorum." dedi.

Indria duydukları sonucunda gözlerini Li Ku'ya çevirdi ve onunda duyduğunu hemen anladı. Ancak Li Ku duyduklarını hiç umursamıyordu.

Indria, Li Ku'ya doğru gitti Li Ku Indria'yı görünce gülümsedi, "Indria dönmüşsün" dedi.

Indria'da esprili bir şekilde ,"Evet, anlaşılan klan içerisinde ünlüsün" dedi.

Li Ku kendini gülümsemeye zorlayarak , "Ne yazık ki öyle, çok fazla başı boş konuşan kişi var ama umrumda değiller. Umrumda olsaydı kardeş katili olurdum." dedi kendini sakin tutmaya zorlayarak.

Indria onun öfkelendiğini hissedebiliyordu, konuşulanlara tahammül edemiyordu ama elinden gelecek bir şey yoktu. Kraliyet'in dış klanındaydı yapacağı en ufak bir saygısızlık tüm klanının yok olmasına sebebiyet olabilirdi.

Kraliyet ne kadar cömert ve nazik olsada merhametli olmadığı kesindi. Indria, Beyaz Kaplan okulundayken duyduğu şeylere göre. Yirmi yıl önce bir genç eski imparatorun önünde eğilmemiş bunun sebebi vücudunda rahatsızlık olduğu için eğilemiyormuş. İmparator onun saygısızlığını görünce tüm ailesini onun gözlerinin önünde acımasızca katletmiş ve bunu yaparken kahkahalar atmış. Indria duyduklarından sonra imparatorluk ailesine karşı öfkelenmişti ancak geçen gün Emilia'nın prenses olduğunu gördüğünde. Tüm öfkesi uçup gitmişti hatta duyduğu şeyleri unutmuştu.

Indria kafasını sallamakla yetindi ama gülümseyerek , "Turnuva'da karşına geldiklerinde sinirini yeterlice çıkarabilirsin. Öldürmek ne kadar yasak olursa olsun biraz yaralamaya bir şey demezler bence." dedi.

Li Ku duyduklarından sonra otuz iki dişi gözükecek şekilde gülümsedi ,"Dua etsinlerki turnuvada karşıma gelmesinler." dedi soğukça.

Indria ve Li Ku'nun konuştuklarını onlar duymamıştı, ancak duysalarda pek bir şey değişmezdi. Li Ku Indria'ya bakarak ruh gücünü yaydı ve şoka uğradı.

Bir şey diyecekmiş gibi ağzını açtı ama tekrar geri kapattı onun şok olduğu şey Indria'nın yeryüzü alemi dördüncü seviye olmasıydı!

Li Ku kendi kendine, "Karşılama töreninde seviyesinimi gizliyordu yoksa bilerek mi o darbeleri yedi? Onu güçsüz olarak görmemiz için yoksa son zamanlardamı bu seviyeye geldi? Öyle birşey olması tamamen mantıksız olurdu çünkü tarihteki en iyi dahi bile. Ruh alemi on seviyesinden Yeryüzü alemi dördüncü seviyesine bir yılda çıktı. Ancak Indria Ruh alemi sekiz seviyesinden Yeryüzü alemi dördüncü seviyesine sadece iki buçuk aydamı çıktı? Hayır hayır! Böyle bir şey olması ne olursa olsun mantıksız, kesinlikle gücünü saklamış olmalı." diye düşündü

Li Kun düşüncelerini süğdürürken. Yaşlı adam gelmişti bile, "Herkes burada olduğuna göre turnuvayı artık başlatabiliriz."

IndriaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin