Indria'nın karşısındaki kişi Ru Loon'du! Ru Joon'un kız kardeşi!! Indria bir anda tüm enerjisini ortaya çıkardı ve bunu yaparken sert bir rüzgar esti. Enerjisi ortaya çıktıktan sonra rüzgarın yönü değişti ve arenada çatlaklar oluşmaya başladı.Indria şu an çok sinirliydi. Ru Joon ve Ru Loon'un nasıl bir piç olduklarını biliyordu. Dn:Gene ters köşeye yatırdı yazar bizi.Pi....lik mode:on :)
İmparator Indria'nın tepkisine şaşırdı. Neden öyle bir tepki vermişti.Indria enerjisinin bir kısmını sesine verdi ve avazı çıkana kadar bağırdı, "Ru Loon!!!"
Bu sesi duyunca imparator yerinden kalktı. Ru Loon gülümsedi ve mızrağı ters çevirip arenaya sapladı. Daha sonra iki elini birleştirdi. Bunu yapınca saçları havalandı ve ağzından sihirli cümleler döküldü.
Zübaua Lgş. Dn:Yok LGS Amq :)
Bunu yaptığı an garip desenler havada belirdi ve desenin içinden bir ayak çıktı! Bir Kurbağa ayağıydı, daha sonra bir kurbağa eli çıktı ve saniyeler içerisinde arenada bir kurbağa belirmişti.
Indria zihninde, "Usta ne yaptı o öyle.Nasıl bir kurbağa belirdi bir anda??"
"Onun yaptığı şey bir çağırma tekniğiydi.Muhtemelen tek seferlik bir kullanımdı. Ancak yaptığı şey çok akıllıcaydı. Bu kızı sevdim." Gerçeği Gören Gözler alaycı bir şekilde söylemişti.
Indria ne dediğini anlayamamıştı. Ancak önündeki kurbağaya hala şaşkınlıkla bakıyordu. Önündeki kurbağa yirmi metre uzunlukta ve beş metre genişlikteydi. Rahatlıkla onlarca insanın sığabileceği büyüklükte bir ağıza sahipti. Indria bir anda ne olduğunu anlamıştı, "Onlarca insan ağzına sığabilirdi" kurbağa bir anda ağzını açtı ve dilini aşağıya attı. Dilini aşağıya attıktan sonra ağzından insanlar inmeye başladı. En önde Ru Joon duruyordu, hemen arkasında kızıl saçlı hancı vardı. Onun arkasındada siyah giysili kadın ve erkeklerden oluşan grup.
İmparator koltuğuna tekrar oturdu ama elleri sinirden titriyordu ve ellerini kaldırıp sertçe koltuğuna vurdu. Sinirli bir şekilde, "Onlar içimize girmeye çalışmadılar ,onlar zaten içimizdeymişler!!" İmparator kaşlarını çatmıştı. (Dn:Fesatlık mode:on :). )
Seyirciler ne olduklarından habersiz bir şekilde oldukları yerde oturuyolardı. Onlara göre buda bir gösteriydi. Ta ki İmparatorun sinirli bir şekilde, "Kaçın imparatorluk işgal ediliyor!!" Şeklinde bağırması üzerine herkes yerlerinden fırladı. Kalabalığı gören La Vor ve Chu Chang'ta fırladılar ve görkemli bir şekilde havada uçmaya başladılar. İmparatorun sesinden sonra bir çok seyirci hızla arenayı terketmeye başlamıştı. Birbirlerini ezmekten çekinmiyorlardı.
Ru Joon dalga geçercesine, "Ah zamane gençleri çok cahil, senin deden bile aynı şekilde karşıma dikilmişti." dedi.
İmparator kaşlarını dahada çattı, "Dedem mi?"
Ru Joon güldü. daha sonra iki elini kaldırdı.Elerini kaldırmasıyla ellerinde ve kafasında, mor renkte garip bir enerji ortaya çıkmaya başladı. Bu enerji ortaya çıktığında vücudu büyümeye başladı. Sadece vücudu değil saçları bile uzamaya başlamıştı.Az önce genç adamın yerinde şimdi orta yaşlı biri duruyordu . Saçları bellerine kadar uzanıyor ve kıyafetlerinden güçlü kasları ortaya çıkıyordu.İmparatora bakışlarını tekrar çevirdi. İmparator'un gözlerinde şüphe okunmaktaydı,önündeki kişi o, olabilirmiydi?
İmparator gözlerini kapattı ve kaygılı bir sesle, "Sen, Ru klanının kurucusu ve atası Ru Hwang mısın?" dedi.
Ru Hwang onaylayan bir şekilde başını salladı, "Uzun zamandır o adımı duymuyordum." dedi.
İmparator gözlerini açtı. Şu an gözleri bir iblisinkine benziyordu. Soğuk ve delici bakışları ile Ru Hwang'a bakarken bir anda tüm aurasını saldı. Tüm aurasını saldığında La Vor ve Shu Chang'ta aurasını saldı. Bir anda imparator alemisindeki üç kişinin aurası arenayı kaplamaya başladı. Arenadaki aura yoğunlaştıkça zaman sanki yavaşlamıştı ve bu aura altında insan nefes bile alamıyordu. Ancak bu Indria için sorun değildi. Çünkü Indria'nin içinde ustası vardı ve böyle bir aura ustasının yanında çöpten bile değersizdi.
Gerçeği Gören Gözler alaycı bir şekilde, "O üçü gerçekten salak, öyle bi aura ile o adamı yenebileceklerini sanıyolar." dedi.
Indria meraklı bir şekilde, "Usta o adamın, imparatorun ve yanındaki iki adamın seviyeleri ne?" diye sordu.
Ustası," İmparatorun karşısındaki adam imparator alemi yedinci seviye. İmparator dediğin insanın seviyesi imparator alemi üçüncü seviye diğer ikiside birinci seviye." dedi.
İmparator tedirgindi. Karşısındaki adam yüz yıl önce İmparator alemi altıncı seviyesindeydi. Sadece öyle olması bile insanı korkutmaya yetiyordu ve yüz yıl içinde bir seviye atlamışsa yenme ihtimali tamamen sıfır oluyordu.
İmparator görkemli bir ses ile, "Ru Hwang! İmparatorluğumuzu ikinci sıradan üçüncü sıraya düşüren onursuz insansın sen! Kendi imparatorluğuna ihanet ettin! Senin yüzünden diğer imparatorluklardan yüz yıl geriledik! Kendi ailendeki kraliyet üyelerini öldürdün ve tarihe soysuz birisi olarak geçtin! İmparatorluk senin yüzünden çok büyük acılar atlattı! Halada utanmayıp buraya geliyorsun Ru Hwang! Yada gerçek adınla İmparatorluğun yirmi beşinci imparatoru Ha Hwang'mı deseydim! Ama Ru Loon'a kardeşim demişsin babam hiç halası olduğunu söylememişti."diye konuştu.
Ha Hwang sözlerinden hiç etkilenmemişti, "O benim kardeşim değil torunum." dedi gülümseyerek.
İmparator bunu duyunca ses hızında Ru Loona ilerlemeye başladı. Ellerini kaldırmıştı.Amacı basitti. Tek saldırıda Ru Loon'u öldürmek istiyordu. Ha Hwang elini rastgele salladı.Görünmez bir el imparatora tokat attı ve onu geriye fırlattı. Daha sonra Ha Hwang ciddi bir şekilde, "Yüz yıl içinde çok şey oldu ama en kötü şey son yirmi yıl olanlardır. Kendi torunumla birlikte olmuşum gibi davrandım ve bu benim için çok zordu.Sadece bir rol bile olsa iğrenç bir şeydi. Ve sen amca oglunun kızına saldırdın ve benim yaptığım şey senin yaptığın şey yanında bir hiç kalıyor. Kendi annemi kendi babamı kendi kardeşimi neden öldürmediğimi hiç merak ettin mi? Sadece en küçük kardeşimi yani dedeni hayatta bıraktım. Çünkü daha çok küçüktü benden yirmi yaş küçüktü ama genede onurlu bir şekilde karşıma dikildi.Her şeyden habersiz bir şekilde! Senin imparator olduğun imparatorluk yüz yıl önce yaptığı şeyleri hatırladıkça kendi soyumdan nefret ediyorum! Bunun için o imparatorluğun tarihini yıkacağım ve yerine yeni bir imparatorluk kuracağım. O iğrenç imparatorluk yerine!" Ha Hwang görkemli bir sesle konuşmuştu.
Indria gelişen olaylar karşısında şok olmuştu .Ru Joon aslnda Ru Joon değil imparatorluğun yüz yıl önceki imparatorumuydu? Tarihte onun savaşta öldüğü yazılmıştı.Indria'nın kafası şu an karma karışıkken gökyüzünde bir kükreme duyuldu ve bu kükreme duyulunca tüm yeryüzü sallanmış gibiydi. Gökyüzünde bir ejderha ortaya çıkmıştı. Bu Ejderha yüz metre uzunlukta ve yirmi metre genişlikteydi. Havada çırptığı çok güçlü kanatları vardı ve siyah renkliydi.Gövdesinde kan kırmızısı renginde çizgiler vardı. Boynuzları tamamen kızıl rengine sahipti. Şu an o Ejderha'nın üzerinde iki kişi duruyordu ve bu iki kişi aşağı atladı.
Birisi altın sarısı gözlere , kahverengi saçlara ve esmer bir tene sahip bir erkekti. Diğeri ise ipeksi, beyaz mermer gibi güzel ve pürüzsüz bacaklı, kırmızı giysiler içinde asilliğini yansıtan siyah saç ve siyah gözleri olan , uzun büyük başlı mızrak taşıyan bir kızdı.
Indria bu kızı görünce göz bebekleri genişledi, "Leya.." dedi sakince.
YN : Indria alfabesi, üsttekiler Türk alfabesi alttakilerde Indria alfabesi :D :D Dn:Hayal gücünü s...... insan farklı imgeler filan kullanir.sirf harflerin yerini değiştirmişsin. :). Neyse düşündüğümüz şey gerçekleşmedi ama bu bölümde güzeldi.
A B C Ç D E F G Ğ H I İ J K L M N O Ö P R S Ş T U Ü V Y Z
A S E L D C J I İ H G Ğ M Ş Ç N V Z R P Ü T Y B K Ö O U F
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasiHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...