Evrenin farklı bir yerinde..
Gökyüzü turuncu renkte olan gezegende şu an bir adam telaşla uçuyordu. Her saniye yarım milyon kilometreyi aşıyordu. Bu adamın kar beyazı renginde elbiseleri ve bronzlaşmış bir teni vardı. Sarı saçları uçarken arkasında dalgalanıyordu.Bir saraya doğru uçuyordu. Bu sarayın ne başlangıcı nede sonu gözüküyordu.Bu saray Beyaz Kaplan İmparatorluğu kadar büyüktü!
Bu adam sarayın tam orta merkezine indi.Şu an orta merkezde bir kadın ve yaşlı bir adam gülümseyerek konuşuyolardı. Bu kadın gezegenleri savaştıracak bir güzelliğe sahipti.Altın rengi saçları bellerine kadar uzanıyordu. Pamuk renginde teni ve mücevher gibi parlayan mavi gözleri vardı. Yaşlı adamla aynı boydaydı. Yani bir yetmiş cm'ydi. O gelen adam ise bir seksen cm'ydi. Yaşlı adam ise tüm saçları ve sakalları beyazlamış, buruşuk bir yüze sahipti.Saçları üç numara ve gür sakallara sahipti.
Yaşlı adam gülerek, "Ne oldu Siğah" dedi.
Şiğah isimli adam, "Efendim, beş yıldır şüphelendiğimiz şey gerçek çıktı! Beş yıldır Gerçeği Gören Gözlerin enerjisi ve öldürme arzusunu bir gezegende hissediyorduk. Önce yanıldığımızı sandık ancak beş dakika önce gezegeni gözetleyen ajanlarımızdan birisinden haber aldık. Ona ait öldürme hissi gezegenin küçük bir bölümünde ortaya çıkmış, ajan onun olduğuna emin." dedi tedirgin bir sesle.
Yaşlı adamın yuvarlak kahverengi gözleri genişledi ve ciddi bir şekilde, "Ajanı farketti mi peki?" diye sordu.
Şiğah yüzünü buruşturdu, "Ajanımız bize o haberi söyledikten sonra başka ajanlar onun vücudunun eridiğini görmüşler." dedi.
Yaşlı adam ciddi bir şekilde, "Ajanlar ne kadar uzaklıktan gezegeni gözetliyolar?" diye sordu.
"On milyon kilometre uzaklıktan efendim." dedi Şiğah.
Yaşlı adam ellerini bellerinde birleştirdi, "Uzaklıklarını otuz milyon kilometreye çıkarmalarını söyle, o adamla şu an kafa kafaya dövüşürsek. İki tarafta çok ciddi yaralanabilir ve o adamın elementi yüzünden bizden bir adım önde. İzlemeye devam etsinler on yıl içerisinde o adama saldıracağız!" dedi ciddi bir şekilde.
Şiğah başını eğip "Hay hay efendim!" dedi ve geri uçtu.
*
Beyaz kaplan imparatorluğunda şu an.
Zisfereş o korkuyu hala içerisinden atamamıştı.Gözlerini kapattı ve kendini sakinleştirip bağırarak, "Kazanan bir numara!" dedi.
Tiah sırasına geri döndü. Diğer çocuğuda görevliler sağlık yerine götürdü ,yüzü mahvolmuştu. Zisfereş sıraya tekrar döndü, "Saydığım tüm numaralar hızlıca arenaya çıksın" dedi.
*
Bir saat sonra.
Bir saat içerisinde, ilk elemelerde tam tamına beş yüz kişi elenmişti. Indria bir sefer dövüşmüştü ve rakibi kendisinden bir seviye düşük birisiydi. Normalde bu çok büyük bir fark değildi.Ancak kendisinden bir seviye üstün birisini yenmiş Indria için çok büyük bir farktı.
Indria'nın zihninde Gerçeği Gören Gözler ellerini çenesine götürüp düşünüyordu. "O öldürdüğüm kişi, onlardan olmalı, onu öldürdükten sonra bir süre bekleyip gezegenden uzaklaştılar. Üstlerine öldürdüğüm kişiyi söylemişlerdir ve üstleride çekilmelerini söylemiştir. Geri çekilmeleri gözlemlemelerine engel olmayacaktır. Ancak geri çekilmelerinin iki sebebi olabilir. Birincisi, onlar o kadar uzaktayken onları öldürmeyeceğimi düşünecek kadar aptal olmaları yada savaşa hazırlanmaya başlıyor olmalarıydı. Bunun için uzaktan gözlemlemeye devam edeceklerdir." diye düşünüyordu. Düşünmeyi bıraktı, başını kaldırdı ve sesli bir şekilde, "Indria!" diye bağırdı.
Indria bir anda irkildi, bu Li Ku'nun gözünden kaçmamıştı. Indria hemen, "Evet usta" dedi.
Gerçeği Gören Gözler oldukça ciddi bir sesle, "Benim yüzümden başın belaya girebilir, bunu istemiyorum. Bunun için az sonra senin vücudundan ayrıla-" Gerçeği Gören Gözler daha sözünü tamamlayamadan Indria sert bir dille, "Yeter!" dedi.
Indria şu an çok sinirlenmişti, "Usta! Benim tehlikede olacağımdan korktuğun için vücudumdan ayrılacaksan asla öyle bir şey yapma! Eğer bunu yaparsan ömür boyu sana lanet okurum! Benim ustamsın ve sen ne kadar tehlikedeysen benimde en az senin kadar tehlikede olmam gerekiyor! Çünkü sen ustamsın ve usta öğrenci bağları asla hafife alınmaması gerekiyor! Güçlü olduğunu biliyorum usta! Sana bir şey olmayacağını biliyorum! Ancak benim güvenliğim için benimle bağını kesersen seni asla affetmem!" Indria söylediği şeylere kendisininde inanası gelmedi. Bu sözlerin onun ağzından nasıl çıktığını anlayamamıştı.
Gerçeği Gören Gözler başka zaman olsa Indria'nın onun sözünü kestiği için çok kötü azarlayabilirdi hatta ceza verirdi. Ancak bunu yapmamıştı ve Indria'nın sözlerini sonuna kadar dinlemişti ve gururlanmıştı. Öğrencisi onun için böyle düşünüyordu. Daha bu kadar kısacık zaman diliminde onun onun gözünde onun ustası olmuştu.Gerçeği Gören Gözler bundan gurur duydu, "Indria, söylediğin sözler beni duygulandırdı....... " bir süre sessiz kaldıktan sonra, "Sonunda gerçek benliğine ulaşmaya başlıyorsun, senin ruhların artık daha fazla gerçek duygularına engel olamaz. Yavaş yavaş gerçek İndria olacaksın" ciddi ciddi konuştu. Bir süre daha bekledikten sonra, "Indria öyle bir şey yapmayı düşünmemin sebebi, gelecek düşmanların çok güçlü olması. En az benim kadar güçlüler hatta beş bin yılda beni geçmiş bile olabilirler. Sadece sen değil tüm gezegeni bile yok edebilirler. Normalde senin diyeceklerini umursamazdım.Ancak itiraf etmeliyim ki beni çok gururlandırdın. Onun için ustan olarak sana bir görev vereceğim. Uzak mı yakın mı bilmiyorum ama çok büyük bir savaş gerçekleşecek, onun için gezegendeki güçlülerin yanına gidip onları uyarman lazım. Bunu yapabilirim ancak bunu yaparsam enerjimide kullanmış olurum ve onlar bunu hissederse ne yaptığımı anlar. Daha kısa sürede saldırmaya başlarlar, onun için senin yapman lazım bunu!" ciddi bir şekilde konuştu Gerçeği Gören Gözler.
Dn:Savaş mavas sanirsam yazarının kendini aşacak gibi bir his var içimde.Hayirlisi ne diyeyim.Ama insanı meraklandırıp kitaba ilgisini artıracak bir bölüm.Yazar karşim doğru yoldasın.Aynen devam et.:) (Ben diyorum ben ya içime Apaçi kaçtı galiba ) Neyse herkese iyi geceler.(gece düzenledim bölümü :). )
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...