Krak başını Indria'ya çevirdi. Bir kaşını şüpheci bir şekilde kaldırdı. Lenna hemen ayağa kalktı, "Baba! Bu onlardan birisi!" bağırmadan önce kendine çimdik atmıştı ve böylece acı yüzünden gözlerinden yaşlar gelmeye başlamışken iki eliyle ağzını tuttu. Amacı korkmuş numarası yapmaktı ve yaptığı rolde oldukça başarılı olmuştu. Krak olduğu yerden öfkeli bir şekilde kalktı ve Indria'yı öldürmek için onun üzerine doğru yürümeye başladı. Indria gözlerini kırpmadan korkusuzca Krak'a baktı.
Krak, Indria'nın önünde durdu ve öfkeli bir ses tonuyla, "Oğlumu nasıl öldürdün?" diye sordu. Indria sakin bir ses tonuyla kımıldamadan, "Öldürmedim." diye cevap verdi. Indria'nın cevabı Krak'ı daha da öfkelendirdi ve bu sefer bağırarak, "Oğlumu nasıl öldürdün!" sesi tüm sarayda yankılanmıştı. Bu sefer Indria'da sinirlendi, "Öldürmedim!" sesine enerji yükleyerek konuşmuştu ve Indria'nın seside tüm sarayda yankılanmıştı.
Krak daha fazla kendini tutamadı ve elleriyle Indria'nın göğsünü delmeye başladı. Amacı, Indria'ya acı çektirerek öldürmekti. Ve ilk aşama onun dantianını yok etmekti. Ancak ellerini göğsüne soktuğunda Indria kan kustu ve Krak hafifçe şaşırdı. Çünkü orada bir dantian yoktu. Daha doğrusu hissedemiyordu enerji ile, "Böyle bir şey nasıl mümkün olabilir?" diyerek ruh gücünü yaydı. Ruh gücünü yaydığında orada bir dantian olduğunu anlamıştı. Hemen ruh gücüyle dantiana baskı yapmaya başladı. Ancak bunu yaptığı an hiç beklenmeyen bir tepki vermeye başladı. Dantian ruh formundan çıktı fiziksel görünüme kavuşmaya başladı ve yavaş yavaş renklenmeye başladı. Dantian gökkuşağındaki renklere sahipti. Krak hemen dantianı sıkmaya başladı ve Indria acı çekmeye başladı.
"Aaaaaaaaaaahhhhhhhhhhhhhhhhhh" acı haykırışları imparatorun odasında yankılanıyordu. Krak dantianın kırılmadığını görünce daha fazla güç uygulamaya başladı ve bu Indria'ya daha fazla acı vermeye başladı. Ancak, Krak ne kadar güç uygulamış olsada dantian kırılmıyordu ve iki eliyle küçücük dantiana baskı uygulamaya başladı. Indrian'ın şu an çektiği acı her hücrenin tek seferde yok olması ve tekrar oluşup tekrar yok olmasına eşdeğerdi. Indrian'ın vücudu yüzlerce kez yakılmış gibi acı çekiyordu. Normalde bilincini kaybetmesi gerekiyorken bayılmıyordu ve çok fazla acı içerisinde bağırdığı için sesi kısılmaya başlamıştı.
Krak bunu görünce gülümsedi, "Dantianını yok edemesemde en azından sana acı çektirebilirim." kollarını daha fazla sıkmaya başladı. Indria acı yüzünden titremeye başladı ve gözlerinden yaşlar gelmeye başladı.
Krak dantianı göğsünden ne çıkarabiliyor nede kırabiliyordu ve bu onun sinirini bozmuştu. Daha sonra aklına bir fikir geldi, "Madem senin dantianını kıramıyor ve çıkaramıyorum. O zaman yüz gün boyunca dantianını sıkacağım ve sana yüz gün boyunca aralıksız acı çektireceğim. Yemek yemene bile izin vermeyeceğim. En sonunda acılar içerisinde öleceksin. Oğlumu öldürdüğün için bu sana ceza olacak!"
Indria ağzından bazı kelimeler çıktı ve bu kelimeler fısıltı kadar kısıktı, "Ben öldürmedim." Krak bunu duyunca dahada sinirlendi. Lenna'da babasına gaz vermeye niyetlenerek, "Baba! Abimin kanı kurumadan onu öldürmek en iyisi değil mi?" öfke tonlu bir sesle söylemişti bunu. Indria'nın hemen ölmesini istiyordu ve gerçeklerin sonsuza kadar kaybolmasını istiyordu. Dünya böyleydi sonuçta, "Zayıflar ölür, güçlüler kalır."
Indria'nın zihninde Gerçeği Gören Gözler olayları sakin bir şekilde izliyorken gülmeye başladı, "Gerizekalı çocuk, ne yaptığından habersiz." Krak'a hakaret ederek gülmeye devam etti.
Krak'ın unuttuğu bir şey vardı. Indria'nın göğsünü deldiği için göğsünden sürekli kan geliyordu. Bu kan kaybıyla bir kaç dakika içinde ölebilirdi, ayaklarının altı kandan bir nehir olmuştu.
Acı yüzünden bilincini kaybetmeyen Indria kan kaybı yüzünden bilincini kaybetti. Bunu gören Krak onu acıyla uyandırmak için enerjisiyle dantiana baskı uygulamaya çalıştı ve o an küçücük daire şeklindeki dantian'da çatlak oluştu!
Bu olduğu an Indrian'ın gözleri açıldı ve Krak'a nefretle bakmaya başladıktan sonra göz rengi değişmeye başladı. Göz rengi gökkuşağının yedi rengine bürünmeye başlayıp parladıktan sonra dantian'ın çatlayan yerinden enerji dökülmeye başladı. Ancak bu normal bir enerji değildi bu İlahi enerjiydi.
İlahi enerji yere değmeden havalanmaya ve odanın etrafına doğru süzülmeye başladı. Bir anda Krak tüm öfkesi kayboldu ve yerini huzur bıraktı. Aynı şekilde odadaki herkes bir anda rahatlamaya ve enerjiye bakmaya başladılar. Enerji odanın etrafında tur attıktan sonra Krak'ın önünde birleşmeye ve yavaş yavaş bir insan vücuduna dönüşmeye başladı. Ellerini yavaşça kaldırdı ve ellerinden damla damla ilahi enerji dökülmeye başladı. Yavaşça elini Krak'ın alnına koydu ve görüntüler Krak'ın gözlerinin önünde geçmeye başladı.
Bu görüntüler Indria'nın anılarıydı, Krak yavaşça Lenna'nın yaptıklarını Indria'nın aldığı vücut hasarını Nadyab'ın yaptığı şeyleri Michi'nin ölümünü gördü. Krak'ın görmesi gereken anılar bitince enerjiden oluşmuş vücut ortadan kayboldu. Enerji vücut ortadan kaybolduktan sonra dantian'daki çatlak iyileşti ve Indria'nın tüm vücudu göz açıp kapayınca kadar kısa bir zamanda iyileşti. Krak bir kaç saniyeliğine olduğu yerde düşünmeye başladı."Michi, kardeşini savunmak için ölmüşdtü. Kardeşi ise ona yalan söylemiş ve onun ölmesine neden olmuştu. Indria ise Lenna'nın çıplak vücudunu gördü. Ne olursa olsun Michi kardeşini korumak için öldü. Kızımın çıplak vücudunu gören birisi yaşamayı haketmiyor. Ne olursa olsun Indria'yı ödüreceğim!" ellerini yavaşça sıktı ve kaldırmaya başladı. Sert bir vuruşla Indria'yı öldürmek istiyordu.
Indria soluk bir yüzle Krak'ı izliyorken ağzından o kelimeler döküldü, "Az önce gördüğün anıları sadece sen değil. Yüz kilo metre içerisindeki herkes gördü!" Krak bunu duyunca kaldırdığı eli öfke yüzünden titremeye başladı, "Yalan söylüyorsun..." Indria'ya bakarak konuştu. Indria gülümsedi ve bir el Krak'ın bileğini tuttu, "Anlaşılan burada yanlış bir anlaşılma var. Ve yanlış bir anlaşılma yüzünden potansiyeli yüksek birisinin ölmesine izin veremem." bunu söyleyen Ha Hwang'tı. Krak öfkeli bir yüz şekliyle Hwang'a döndü, "Ellerimi bırak!" Hwang sakin yüz ifadesini bıraktı. Ancak ayağını kaldırıp Krak'ın yüzüne sert bir tekme geçirtti. Yüzüne tekme yiyen Krak saray duvarlarını delerek dışarı fırladı.
Vücudunu düzelterek havada durdu ve Ha Hwang'ı işaret ederek, "Bu saniyeden sonra! Kızıl Ateş İmparatorluğu, Beyaz Kaplan İmparatorluğuna savaş açmıştır!" bunu söyledikten sonra ağzını açarak gökyüzüne doğru ateş kükredi.
Ha Hwang iki elini sırtında birleştirerek yavaş yavaş duvarın kırıldığı noktaya gelip havada duran Krak'a bakarak, "Bu saniyeden sonra Beyaz Kaplan imparatorluğu, Kızıl Ateş İmparatorluğunu ezip geçecek!" dedikten sonra avucunu açtı ve Krak'a doğru yöneltti ve havaya bir avuç içi attı. Bu olduğu an Krak göğsünde bir ağrı hissetti ve geriye doğru fırlamaya başladı. Bir avuç içi ile Kızıl Ateş İmparatorluğuna fırlatılmıştı. Ha Hwang yavaşça döndü ve Lenna'ya baktı, "Baban seni unuttu." Indria'ya döndü, "Kıza istediğini yapabilirsin." ve kurnazca gülümsedikten sonra gökyüzüne doğru uçmaya başladı. Gökyüzünde yeteri kadar yükseldikten sonra sesine enerji yükledi ve duyuruyu yaptı, "Beyaz Kaplan İmparatorluğu artık Kızıl Ateş İmparatorluğu ile savaş içerisindedir! İmparatorluk ünvanımın bana verdiği yetkiye dayanarak tüm orduyu seferber ediyorum!
YN : Selam gençler yarın yani 6 Ocak doğum günüm xd xd xd
DN:Oğlum anana babana deme sakın doğum günüm diye.Yapmışlar bı hata vurma yüzlerine :):):):):):):)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasiHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...