Indria sol koluyla kılıcı ne kadar iyi kullanacağını bilmiyordu ve burada sol kolunu test edecekti. Fiziksel gücünü test etmesine gerek yoktu çünkü fiziksel gücünü test edebilmek için yeterli bir ağaç veya dağ yoktu. Bir dağ bile en fazla bir kaç yüz ton olurdu.Ancak Indria'nın bir kaç megatonluk gücü vardı. Bir anda hep merak ettiği bir soru geldi aklına, "Usta bir şey soracağım. Neden herkesin abartılı derecede gücü var? Dağlar bile bir kaç yüz ton ağırlığındayken benim seviyemdeki herkes bir kaç megatonluk güce sahip oluyor." dedi.
Gerçeği Gören Gözler, "Bu gezegende böyle, daha yüksek seviyeli gezegenlerde en hafif ağaç bir kaç yüz megaton." dedi. Indria bunu duyunca şaşırmıştı. Demek ki gezegen seviyesi içindeki kaynakları falanda etkiliyordu.
Hala gezegen seviyelerinin tam olarak ne olduğunu bilmiyor olsada şimdilik öğrenmesine gerek olduğunu düşünmüyordu.
"Usta, kılıç tekniğimde ne zaman üçüncü dereceyi çalışmaya başlayacağım?" diye sordu. Gerçeği Gören Gözler sakin ama ciddi bir şekilde, "Aslında Indria sen zaten çoktan üçüncü aşamadasın.Ancak üçüncü aşamayı düzgün kullanamıyorsun. Üçüncü aşamada Hava ve Ateş elementini beraber kullanırsan en güçlü seviyeye ulaşacağını söylemiştim. Aslında üçüncü aşamanın her hangi bir ekstra özelliği yok. Özel bir çalışma ile Ateş elementi kullanarak saldırı gücünü arttırırken Hava elementi kullanarakta hızını arttırırsın.Şimdi dördüncü aşamayı çalışabilir miyim diyeceksin ve sana cevabım hayır. Çünkü enerji kontrolün yetersiz, dördüncü aşamada enerji kontrolünün inanılmaz yüksek seviyelerde olması lazım. O seviyeye ise büyük ihtimalle Natural aleminde ulaşırsın.Onun için uzun bir süreliğine dördüncü aşamayı unut." dedi.
Indria bu konuşmadan sonra sustu.Sol koluyla kılıcını tuttu ve bir ağacın önüne geldi. Indria bir anda ortadan kaybolup ağacın arkasında belirdiğinde ağaç ikiye ayrildi.Ağacı ortasından kesmişti ancak bu kesik düz bir kesik değildi. Bunu gören Indria kaşlarını çattı, "Tahmin ettiğim gibi, sol kolum sağ kolumdan kılıç kullanmakta yüzde kırk daha kötü" deyip pofladı.G özlerini kapattı ve etrafında ki herşeyi hissetmeye başladı. Gözleri kapattığında etrafındaki bitkileri, ağaçları ve hayvanları hissetmeye başladı. Ruh gücünü yaydı.Ruh gücünü yayarken de kılıcını sallamaya başladı.Kılıcını her salladığında ardıl görüntü oluşturuyordu. Kılıcıyla bağlantı kurmaya çalışıyordu.Her usta kılıç dövüşçüsü sadece kılıcıyla bir olduğunda tam gücüyle dövüşebilirdi. Indria beş yıllık eğitimden sonra kılıçlarla çok kolay bir şekilde bağlantı kurabiliyordu. Beş yıl boyunca sağ koluyla kılıç kullandığı için sağ koluyla tuttuğu her kılıca rahatlıkla uyum sağlayabilirdi.
Ancak bu sol kolu için geçerli değildi.Eğitim yaparken sol kolu olmadığı için değil sol kılıcıyla kılıç kullanmayı ,daha sol kolunu tam olarak kullanamıyordu. Indria kılıcını sallarken şiddetlenen rüzgar ağaçlardan yaprak düşmesine sebep oldu. Bir yaprak tam olarak Indria'nın üzerine düşerken Indria bunu hissedip kılıcını dahada hızlı sallamaya başladı. Yaprak, Indria'nın daha karnına ulaşamadan ikiye ayrılmıştı.Bunu hisseden Indria gözlerini açtı ve yaprağı ellerine aldı. Pofladı, "Sağ elim olsaydı tek bir zarar bile almadan yere ulaşabilirdi." dedi ve yaprağı yere koydu.
Gerçeği Gören Gözler, "Bir beş yılını daha sol koluna vermeyi mi düşünüyorsun?" dedi alaycı şekilde. Indria, "Usta ne demek istiyorsun? " dedi. Gerçeği Gören Gözler güldü, "Sağ elinle uyum sağlamanın nedeni beş yıl boyunca onla yemek yemen onu her şekilde tutmandı. Ancak bir beş yılını sol kolun için harcayabileceğini sanmıyorum. Onun için, normal şekilde uyum sağlayacaksın enerjini sol koluna kapla ve sol kolunu hissetmeye başla." dedi.
Bunu duyan Indria bir an garip hissetti, "Usta madem bu kadar basit bir yolu vardı neden beş yıl boyunca eğitim yaptırdın bana?" dedi hafif sinirlenmiş bir sesle. Gerçeği Gören Gözler Indria'nın sinirlenmesini umursamadığını belli eden bir ses tonuyla, "Eğer kılıç kullanmayı bilmeden uyum sağlasan ne yararı olabilirdi ki sana." dedi.
Indria biraz utandı. Ustasına düşünmeden sinirlenmişti. Hemen ustasının dediğini yapmaya başladı. Sol kolunu yavaşça enerjisiyle kapladı ve sol kolundaki her damarı hissetmeye başladı. Ellerini hissetmek basit bir işti.Ancak içerisindeki yüzlerce hatta binlerce damarı hissetmek ise çok zordu. Indria tüm damarları yavaş yavaş hissetmeye başladı. Indria enerjisiyle damarları hissetmeye başladıktan kısa bir süre ellerini enerjiyle besleyerek devam etti. Enerjisi beş dakika içerisinde yüzde otuz tükenmişti. Ancak Indria sol kolunun sağ kolundan farksız olduğuna emin oldu.
Bir kez daha sol eline kılıcı alıp bir anda ortadan kayboldu ve bir saniye sonra elli metre ileride belirdi. Ancak arkasındaki yaklaşık yirmi beş ağaç tam ortadan pürüzüz bir şekilde kesilmişti.
Indria bunu görünce gülümsedi ve sonra sağ koluyla kafasına vurdu,"Aptal kafam, İmparator yarın haber verecekti dedi. Ancak ben bu kadar uzaktayken nasıl haber verebilir ki. Hemen şehire dönmeliyim." dedi ve geldiği yoldan dönmeye başladı.
Indria'nın gelişi üç saat sürmesine rağmen dönüşü sadece yirmi beş dakika sürdü çünkü gelişinde yavaş bir şekilde yürüyorken dönüşünde koşmaya başlamıştı.
Indria şehre vardığında gecenin karanlığı tüm şehrin üzerine çökmüştü ve dışarıda artık sarhoş insanlar ve fahişelerin gezdiğini gördü.
Indria'nın sol yüzü yanıktı. Ancak bu yakışıklığını pek etkilememişti. Indria'yı gören bir kadın yavaş ve cezbedici adımlarla Indria'ya doğru gelmeye başladı. Kadın limon renginde saçlara ,beyaz bir tene ve yeşim renginde gözlere sahipti Indria'dan biraz daha kısaydı.. Indria'nın yanına geldi ve sol elinden tutup yavaşça kaldırdı ve ağzını açıp Indria'nın parmaklarını yalamaya başladı ve tiz bir sesle, "Bu geceyi benimle geçirmeye ne dersin genç adam." dedi. Bunu duyan Indria gülümsedi ve dudaklarını yalayıp kadının kulağına eğildi, "İlgimi ç-e-k-m-i-y-o-r-s-u-n." dedi ve yürümeye devam etti. Indria'nın arkasında kalan kadın kaşlarını çattı ve öfkeli bir yüzle Indria'ya küfürler savurdu. Daha önce hiç kimse ona böyle bir şey dememişti.
Indria yürürken bir adam geldi ve Indria'ya çarptı. Indria kaşlarını çatıp ayaklarını çevik bir şekilde hareket ettirdi ve ona çarpan adamı yere düşürmeye çalıştı. Dengesini kaybeden adam yere düşerken ellerini yere koydu ve yere düşemeden dengesini sağlayıp tekrar ayağa kalktı.
Indria'ya bakıp,"He he velet gerçekten ilgi çekicisin ellerimi ceblerine koyduğumu hemen farkettin. Ama bu senin sonunu getirecek." dedi ve ellerini arkasına götürdü ve küçük bir bıçak çıkardı bıçağını dudaklarına götürüp yaladı. Bu eylemi yaparken gülüyordu.
Bıçağını Indria'ya doğrulttu ve koşmaya başladı. Indria kendisine doğru gelen bıçağa bakarken pofladı. Bıçak Indria'nın yüzüne geliyorken Indria sol elini kaldırdı ve onun bıçak tutan kolunu omzundan tuttu. Sağ eliyle bıçak tutan elini tutup sol koluyla onu omuzundan ittirerek diz çöktürdü. Sağ eliyle onun bıçak tutan elini bileğinden sıktı ve Indria bunu yaptığı an kemik kırılma sesleri sessiz caddede yankılandı. Bu olunca gaspçı adam acı yüzünden ağlamaya başladı. Indria'nın megatonluk fiziksel gücüne karşı hiç bir şansı yoktu. Bıçak yere düşünce, Indria ayağıyla bıçağı ezdi ve bıçağı parçaladı. Indria adama tekrar döndü, "Hırsızlık yapmayı bırak, yoksa benim gibi merhametli birisi çıkmaz karşına ve senin aciz hayatın onun ellerinde son bulur." dedi buz gibi bir sesle ve ilerlemeye başladı.
Indria'nın şu an bir bakır parası bile yoktu. Onun için bir hana gidemezdi.Ormana doğru giderken karnını doyurmuştu. Bunun için yemek yemesine gerek yoktu. Indria ilerlerken bir ara sokak gördü ve ara sokaga girdi. Bir evin önünde uzandı ve gözlerini kapatıp uykuya daldı.
*
Sekiz saat sonra.
Dn:Gençler ve kendini hala genç hissedenler kuşların demesine göre bu akşamda bir yb gelebilirmiş.Ondan yb ne zaman diye yorum yapmamanizi öneririm.Kuşlar kaçabilir .Ybde görüşmek üzere :) :) :) :) :)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...