7x7 Gerçek(2)

7.8K 637 44
                                    

Bir Saat Önce!

Garah çölünde bir kız sakince yürüyordu. Bu kızın yürüyüşü farklıydı, her adım attığında beş adıma eşit değer bir şekilde yol alıyordu. Bunun sonucunda arkasında artçıl kopyalar bırakıyor, kıza bakanlar serap görüp görmediklerini düşünmeden edemiyorlardı. Aynı kumların içinde gizlenmiş elleri kılıçlarında uygun zamanı bekleyen çöl haydutları gibi.

Çöl haydutları onlarca kabileye bölünmüş insan topluluklarıydı. Çöl hayatının zorlukları ve yaşamsal malzemelerin azlığı sonucunda kabileler arasında bölge savaşları su götürmez bir gerçekti . Ancak bu savaşlarda herkes yağmalamaya odaklanıyordu. Şu anda iki çöl haydutu sinsice kumların içine gizlenmişti. Sarı peçeleri ise görünmelerini engellemekteydi. Ancak görünmemeleri Leya'nın onları görmediği anlamına gelmiyordu. Leya ruh gücünü yaymış ve onların orada, 10 metre önünde , kumların altında olduklarını anlamıştı ama umursamıyordu. Onlar harekete geçene kadarda hiçbir harekette bulunmayacaktır.

Bir haydut kumların altındaki saklandığı yerden kalktı ve kendini gösterip hızlıca Leya'nın işini bitirmek için harekete geçti. Bu olduğu an Leya başını sola çevirdi ve onun gözlerinin içine baktı. Leya onun gözlerinin içine bakınca adamın hareketleri bir anda kesildi. Şu an tüm korku adamın bedenini esir almaktaydı.Adam tedirgin bir sesle, "Özür dilerim bu kadar güçlü olduğunu bilmiyordum. Beni affedebilir misin? Karılarım ve çocuklarım var." diye acınası bir şekilde konuştu.

Leya kaşlarını çattı. Bir anda ellerinde bir mızrak belirdi ve adama doğru fırlattı. Kumların içinde gizlenmiş diğer adam arkadaşına olanları görünce korkudan olduğu yerden çıkamadı.

Ancak mızrak yalvaran adamı sıyırdı ve arkasına geçti.Kumların içindeki adam mızrağın ona geldiğini sanarak gözlerini kapattı ve ellerini birleştirip dua etmeye başladı. O kadar korkmuştu ki üzerinde gezinen devasa bir yılan olduğunu farkedememişti. Mızrak yılanın kafasını delip geçmişti.Bu bir kral kobraydı. Amacı Leya'ya saldırmak için saklanan ikinci adamı öldürmekti. Uzunluğu beş metre , genişliği yarım metreydi.

Leya'ya saldırmak için harekete geçen adam dizlerinin üstüne düştü ve arkasına baktı. Arkasına bakınca o yılanı gördü ve korkusu dahada arttı.Daha sonrada Leya'ya baktı,başını hafifçe eğdi ve secde etmeye başladı. Leya'ya minnettar bir sesle,"Bu iyiliğini asla unutmayacağım, bu günden sonra hırsızlığı bırakıyorum ve kendi ailemi düzgün bir işle geçindireceğim." dedi.

Kumların içindeki adamda diğer adamın yaptığını taklit etti. Onların söylediği şey Leya'yı biraz mutlu etti. Leya kötü insanları iyi yola getirdiğinde mutlu olan bir insandı. Kötü bir kalbi yoktu. Son seçenek olarak birisini öldürürdü.Oda çok zor durumda kaldıysa.

Leya avucunu açtı ve mızrak uçarak avucuna geri döndü. Mızrak avucuna geri dönünce Leya yürümeye devam etti.

Aslında Leya'nın bir hedefi yoktu. Biraz macera yaşamak için çöle gitmişti ama ona denk bir rakip bulamamıştı.

Uzun bir süre yürüdüğü halde karşısına güçlü bir rakip çıkmamıştı ve bir anda bir ses Leya'nın zihninde "Leya!" diye yankılandı.

Leya hemen olduğu yerde durdu ve zihninden , "Usta?" dedi.

Leya'nın ustası alaycı bir şekilde, "Arkana bak" dedi.

Leya hızlıca arkasını döndü ve arkasında duran kocaman bir ejderha olduğunu gördü ve şaşırdı. Çünkü ejderhanın geldiğini hissetmek bir yana hiç bir şey duymamıştı. Rüzgar bile hareketlenmemişti.

Leya bir an ilizyon gördüğünü sandı. Gözlerini ovuşturdu ,ancak ilizyon olmadığını görünce ustasına saygısından dolayı başını eğdi. Ustası bunu görünce sıkılmış bir şekilde, "Hiç akıllanmıyorsun, sana bir çok kez bana usta deme dedim. Bana karşı eğilme dedim, ben o tür şeylere alışkın değilim." dedi.

Leya ejderhanın tepesinde duran ustasına başını kaldırdı ve baktı. Ustasının tüm samimiyetliliği yüzünden okunuyordu.Bunu gören Leya gülümsedi .Bir sıçramada ejderhanın üzerine çıktı ve ejderha'nın üzerine uzandı. Ejderha'nın üzerine uzanınca derisini okşamaya başladı, "Reba nasılsın görüşmeyeli baya oldu." dedi.

Reba buna cevap vermedi ve uçmaya başladı.

*

Şimdiki zaman.

İmparator şu an yerde yarı baygın şekilde duruyordu.Ha Hwang basit bir hareketle onu bu duruma düşürmüştü.

Kimsenin dikkat etmediği birisi vardı.Oda Zisfereş ve kraliçeydi. İkiside donmuştu. Devasa büyüklükteki bir buzun içine hapsolmuşlardı.

İmparator gelen adamı görünce, "İmparatorluğun resmi koruyucusu olarak nasıl oluyorda bu kadar geç kalabiliyorsun. Qi Zhang Ling!" diye yorgunluğunun ve yaralarının izin verdiği kadar hiddetli bir şekilde bağırdı.

İmparatorluğun resmi koruyucusu, imparatorlukta imparatorla eş değer bir makamdı. Buna sahip olmak için tek gereksinim imparatordan güçlü olup imparatora bağlılık yemini etmekti.

Qi Zhang Ling ciddi bir şekilde,"Üzgünüm majesteleri bazı sorunlarla karşılaştım." dedi.

İmparator bu cevapla tatmin olmamışsa da yaralarından dolayı acı bir şekilde inlemekten başka bir şey yapamadı. Leya ise ustasına bakınca şaşırmıştı. Ustasıyla çok fazla zaman geçirmişti.Bunun bir getirisi olarakta ne zaman yalan ,ne zaman doğru söylediğini her zaman anlar olmuştu ve bu sefer kesinlikle yalan söylüyordu.

Qi Zhang Ling başını kaldırdı. Gökyüzünde duran Ha Hwang'a baktı ve bir anda ortadan kaybolup gökyüzünde Ha Hwang'ın karşısında belirdi. Çok ciddi bir ifadeyle karşısındaki rakibine bakıyordu.

Indria Leya'ya bakışını bir saniye bile ayırmamıştı.Karşısında hem baş düşmanı, hemde aşık olduğu kız vardı.Nasıl bakışını ondan ayırabilirdi ki. Gerçeği Gören Gözler alaycı bir şekilde, "Hey Indria seninki büyümüş, ama giyim stili hala çok kötü" deyip gülmeye başladı.

Leya Indria'yı farketmemişti. Şu an Ru Loon'a bakıyordu.Saha doğrusu kullandığı mızrağa bakmaktaydı. Kullandığı mızrak çok yüksek seviye bir mızraktı ve Leya'nın kullandığından daha kaliteliydi. Leya o mızrağa bakarken gözleri parladı.Daha sonra yüzünü Ru Loon'un yüzüne çevirip, "Seni yenersem mızrağını bana verir misin?" dedi.

Ru Loon Leya'nın dediğine şaşırmış bir şekilde, "Üzgünüm şu an başkasıyla dövüşteyim.Onla dövüşümü bitirene kadar seninle dövüşemem." dedi.

Leya etrafına bakıp "Kimle dövüşüyorsun?" diye sordu.

Ru Loon Indria'yı işaret ederek, "O." dedi.

Leya meraklı bir şekilde Indria'ya bakınca şaşırdı."Neden bu kişi bana çok tanıdık geliyor? "Diye düşünürken Indria'nın sol koluna baktı.

Indria'nın sol kolunun olmadığını gördü ve gözlerini kapattı.Beş yıl önceki olayı hatırlamaya başladı. Leya ürkütücü bir sakinlikle, "Sen o sun." dedi.

Indria Leya'ya bakarken gözlerini kapattı, "Evet benim.Beş yıl önce kolunu kesip sakat bıraktığını kişiyim." dedi.

Leya biraz hüzünlendi. Daha sonra arkasını döndü ve ustasına bakmaya devam etti. Ustası görkemli bir sesle, "Doğduğum ve büyüdüğüm imparatorluğu korumak benim görevim. Ha Hwang üzgünüm ama sanırım bu arenadan sadece birimiz çıkabileceğiz gibi gözüküyor" dedi.

Ha Hwang gülümser şekilde, "Birimiz sağ kalacak,birimiz sonsuz uykuya yatacak ve sonsuz uykuya yatacak kişi ben değilim" dedi.

Düzenleyici notu:Yeminle düzelteceğim diye anam ağladı.Yazar son bölümlerde bildiğin Türkçeyi katletmişin ya :). Neyse Leya Leya dedik geldi sonunda bakalım yeni bölümde neler olacak .:):):):):)

Dn2:Aşırı derecede gelen hata mesajlarınızı dikkate alarak bölümü komple revizyondan geçirmiş bulunmaktayım.Umarım istediğiniz şekilde olmuştur.

Yazar notu : Bu bölümü hastayken yazdım bi zahmet D:afıajdıja

IndriaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin