Indria biraz şaşkınlık yaşadıktan sonra, "Merhabe Efendim" Diye, cevap vermişti. Efendim demesinin sebebi karşısındakinin hem ondan daha yaşlı olması hemde ondan 2 alem üstün olmasıydı.
Indria, aklındaki soruyu hiç bekletmeden sordu, "Efendim, neden benimle neden ruh bağlantısı oluşturdunuz? Sizden iki alem düşük birisiyle." Indria şuan karşısındaki kaplana şaşkınlık içerisinde bakarken zihninde söylemişti.
Bunu duyan kaplan Indria'nın göremediği bir hızla gözlerini Indria'nın yakınına getirdi. Şuan ikisinin gözleri arasında 3 cmlik mesafe vardı. Kaplan gözleriyle Indria'nın gözlerinin içine bakarken zihninde konuştu, "Evlat daha önce Kaplan gözlerini duydunmu ? Biz kaplanların en etkileyici yö-" Kaplan daha sözünü tamamlayamadan bir ses zihninde yankılandı, "Kes Sesini" Bu ses oldukça sakin olmasına rağmen Kaplan bunu duyduktan sonra gözlerinin içinde korku belirtisi çıktı.
Cevap vermek bir yana hareket etmeyi bile kesti sanki tüm dünya durmuş gibiydi onun için. Onun duyduğu ses Indria'nın ustası Evren'in en güçlü tekniklerinden birisi olan Gerçeği Gören Gözlerdi!
Indria Kaplan'ın tamamen hareket etmeyi kestiğini görünce zihninde konuşmaya başladı, "Usta neden öyle birşey yaptın ki?"
Usta'sı hemen cevap verdi, "Indria, Kaplan'lar gerçekten soylu bir yaratık olsada, haddinden fazla kibirli yaratıklardır. Herşey'leriyle övünür ler ve bu beni sinir ediyor. Az önce gözleriyle övünmeye başlıyacak tı ve böyle güçsüz bir kaplanın. Gözleri ile övünmesine tahammül edemezdim. Gözleri hakkında söyleyeceği şey ise Kaplan'ların gözleri İnsan'ların vücudundaki heryeri görebiliyor olması. Yani senin vücudundaki en ufak noktayı bile görebilirler. Senin meridyenlerin dahil tüm dantian noktalarını görebilirler. Bu kaplan gözünün özelliğidir seni seçmesinin nedeni yavrusu değil. Muhtemelen yavrusu hiç olmamıştır onu ilk görünce yavrusu öldü sanmıştım lakin az önce gözleri hakkında konuşmaya başlayınca hatırladım gözleri hakkındaki şeyleri. Bu kaplan senin vücudun daki gizli sırları söylüyecekti şimdi. Buna izin veremez dim çünkü kendi vücudu hakkındaki sırları senin kendin öğrenmen lazım. Böyle güçsüz bir kaplanın söylemesi değil." Sakin bir şekilde söylemişti ve her kelimeyi kaplan duymuştu lakin cevap vericek cesareti bulamamıştı kendinde.
Indria kaşlarını çattı,"Usta peki bedenim hakkında ki sırları ben kendim nasıl öğrenicem?" Diye sordu.
Usta'sı,"Bunu kendin öğrenecek sin ama şimdi değil çünkü şimdi öğrenirsen senin için tehlikeli olur." Demişti.
Indria bunu duyduktan sonra daha fazla konuşmamıştı, Ustası,"Hareket edebilirsin kaplan." Diye konuşmuştu.
Kaplan bunu duyduk tan sonra sanki üzerinden bir dağ kalkmış gibiydi ve anında yere çöktü. Patilerini gözlerine götürdü kuyruğunu indirdi şuan titriyordu.
Ustası tekrar konuşmaya başladı, "Soylu bir yaratık olduğunu idda ediyorsun lakin sadece iki cümle duyunca korkudan titremeye başlıyorsun çöp seni." Gerçeği Gören Gözler onu aşağılıyordu sürekli ve Kaplan en ufak bir ses çıkarmıyordu.
Indria Kaplan'a dikkatli bir şekilde bakarken, "Ne kadar hızlı uçabilirsin? Ne kadar uzağa gidebilirsin?" Diye sormuştu.
Kaplan bu soru karşısında titrek bir şekilde patilerini gözlerinden çekti ve normal insan sesiyle ,"Bir saatte bin kilometre uçabilirim." diye konuşmuştu.
Indria onun insan diliyle konuştuğunu görünce şaşırdı, "İnsan dilini konuşabiliyor musun?" diye sormuştu.
"Her Kaplan türü Yeryüzü alemi 1. Seviye olunca İnsan dilini konuşmaya başlar lakin, biz değer görmediğimiz kişilerle insan dilinde konuşmayız." Kaplan cevap vermişti ve en ufak bir gururlanma/kibir göstermemişti. Bunun sebebi çok basitti, Gerçeği Gören Gözler'den korkuyordu.
Indria elini yere attı ve elinden desteklenerek ayağa kalktı, daha sonra etrafına bakındı," Beyaz Kaplan imparatorluğunu biliyor musun? Efendim." diye sormuştu, Ustası kaplanı aşağılamasına rağmen Indria kaplana karşı saygılıydı.
Kaplan, Indria'ya şaşkın bir şekilde baktı çünkü bu gencin önünde aşağılanmıştı. Genç onu aşağılasa bile buna karşı çıkamazdı lakin genç onu aşağılamamıştı. Tam tersine ona karşı saygılı bir şekilde konuşmuştu ve bu onu çok şaşırmıştı. Şaşkınlığını hemen gizledi,"Evet bu Kıta'da olan her imparatorluğu ve hangi yönde olduklarını bilirim." Diye söylemişti.
Indria bu cevap karşısında gülümsemişti ve ona yaklaşıp, "Sırtına bine bilirmiyim?" Diye sormuştu, Kaplan bu soru karşısında az kalsın gözleri yaşarıyordu çünkü Indria ona karşı çok saygılıydı. Onun ustası onu aşağılamasına rağmen Indria hiç öyle birisi değildi. Kaplan evet demek istermiş gibi kafasını salladı Indria nazik bir şekilde ellerini tüylerinden geçirdi ve onun sırtına bindi.
Indria sırtına bindikten sonra,"Beyaz Kaplan imparatorluğu başkentine gidelim!" Kaplan bunu duyduktan sonra hızlı bir şekilde havalandı ve hızlı bir şekilde ilerlemeye başladı.
Indria, Kaplan'ın sırtındayken yere baktı ve olduğu ormanın inanılmaz büyük olduğunu gördü. Çok hızlı ilerlemelerine rağmen Orman'ın sonuna gelmemiştiler.
Kaplan havalandıktan bir kaç dakika sonra sonunda ormandan çıkmıştılar, ormandan çıktıktan sonra, "İmparatorluğa vardık, bu ormanın adı Kara Orman, Kutsal Tilki ve Beyaz Kaplan imparatorluğu sınırları içerisindedir. Gezegenin en büyük üçüncü ormanı olduğu söyleniliyor." Diye konuşmuştu Kaplan.
Indria bu kadar hızlı İmparatorluğa varmayı beklemiyordu lakin sevinmişti İmparatorluğa giriş yaptıktan bir kaç dakika sonra başkente varmıştılar. Indria başkentin tam ortasındaki sarayı gördü ve orayı hatırladı orası Dış Klan'ın giriş bölümüydü. "Oraya inelim." Indria parmaklarıyla sarayı işaret etti.
Kaplan, Indria'nın işaret ettiği yere indi Indria sakin bir şekilde bahçesinden içeri girmeye başladı. Kaplan ise adımını attığı an sanki kocaman bir dağa çarpmış gibi durmuştu. Indria ona baktı, Kaplan'ın yanına yürümeye başladı ,"Hatırladığım kadarıyla burayı koruyan çok güçlü bir oluşum var içeride birisiyle görüşücem ondan sonra geri dönücem." Dedi Indria ve içeri yürümeye başladı Kaplan Indria'ya karşı başını sallamak dışında birşey diyemedi.
Indria içeri girdikten sonra Yan Li'nin önüne gittiği odaya yürümeye başladı. Odaya elini tıklatıcakken oda bir anda açıldı.
Kapıyı açan Chi Bu Chang'tı Indria bu kadınla ilk karşılaştığında çok sakin bir yüzü. Hiçbir şeyden korkmayan bir ifadesi vardı lakin. Şuan Indria'ya bakarken Saygı/Korku karışımı birşeyle bakıyordu.
Indria saygılı bir şekilde odaya girdi ve sandalyeye oturdu Chi Bu Chang'ta kendi koltuğuna oturdu. Indria görev hakkındaki herşeyi ayrıntısıyla anlatmaya başlamıştı.
Yarım saatin ardından Indria anlattıklarını bitirmişti Chi Bu Chang bu sırada hem şaşırmış hemde ciddileşmişti.
Indria'nın konuşmasını bitirdiğinde Chi Bu Chang konuşmaya başlamıştı, "Bu kıtada yüzlerce Ru soyadına sahip kişi var lakin senin bahsettiğin şeylere göre. Sadece bir Ru klanı var oda yaklaşık yüz yıl önce birden bire ortadan kaybolmuştu. Lanetli teknikleriyle bilinen bir klandı ve tüm dünya için tehtid olmuştu. Bizim imparatorluğumuz, o klanın o kadar tehlikeli olduğunu farkedince gücünü göstermeye başladı. Kutsal tilki imparatorluğunun topraklarının %30 unu fethetti Ru klanı kendileri yüzünden imparatorluklarının topraklarının ele geçirildiğini anlamıştılar. Bunun için bir anda ortadan kayboldular ve yaklaşık yüz yıldır ortada yoktular. Anlaşılan yeteri kadar güçlendiğini düşündükleri için tekrar ortaya çıktılar. Eğer böyle ise güçlü bir savaş bizi bekliyor! Indria daha önce senin içinde olan şey neyin nesi o bizim yanımızda olursa o İmparatorluğu yok etmek onun için elini sallaması kadar kolay." diye konuşmuştu ciddi bir şekilde.
Indria daha cevap veremeden, Gerçeği Gören Gözler Indria'nın vücudundan dışarı çıkmıştı Chi Bu Chang onu görünce hafif titremişti lakin kendini kontrol altına almıştı.
Gerçeği Gören Gözler ona gülümser bir şekilde bakarken konuşmaya başladı, "Gerçekten komiksin o imparatorluğu elimi yok etmek elim kadar kolay mı hahahahahah. Hayatımda duyduğum en komik şey di bu o imparatorluğu değil bu gezegenin tamamını yok etmek benim elimi sallamam kadar kolay!"
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasiHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...