Gün ışıkları Indria'nın gözlerine vurmaya başlamıştı. Indria ışıkların gözüne vurmaması için kolunu gözlerinin önüne getirmişti. Yavaş bir şekilde gözlerini açtı ve kollarından destek alarak vücudunun üst kısmını kaldırdı.
Şu an yattığı sokak akşama göre çok farklıydı.Kadınlar ellerinde poşetlerle pazardan geliyor, çocuklar oyuncaklarıyla oynuyor,erkeklerse oturup sohbet ediyordu. Normalde birisinin sokakta sızıp kalması anormal değildi. Ancak Indria'yı gören herkes şaşırıyordu. Çünkü üzerinde dış klana ait giysi vardı ve öyle birisi sokakta yatıyordu.Uçan domuz görselerdi bu kadar şaşırmazlardı.
Indria ona bakan insanların bakışlarını umursamadı ve ayağa kalktı.Gözlerini ovalayıp ilerleyecekti ki bir anda etrafı mızraklarla çevirildi.
Etrafında muhafızlar vardı ve bir kadın yanlarındaydı, "İşte sahtekar bu! Dış klanını giysisi üzerinde olmasına rağmen yerde yatıyor! Sahtekar bu!" diyordu.
Muhafızlar emriváki bir sesle, "Ellerini kaldır sahtekar!!" dedi. Indria hala olanları tam kavrayamamıştı. Yeni uyandığı için beyni tam olarak çalışmıyordu. Muhafızın dediği gibi ellerini kaldırdı.Ellerini kaldırdıktan sonra muhafızlar temkinli bir şekilde Indria'ya bir adım daha yaklaştı. Indria hareket etse etrafındaki muhafızlar mızraklarını batırmaya hazırlardı.Etrafını kaplayan sekiz muhafız vardı ve hepsi uzun ve kaliteli mızraklarla donatılmıştı.
Indria ruh gücünü yayıp etrafını saran muhafızların hepsinin yeryüzü alemi birinci seviye olduğunu öğrendi. Vücut yapıları olarak olgun insanlardı.Indria sakin bir şekilde, "Ben sahtekar değilim." dedi. Bir kaç saniye düşününce olayın tamamını çözmüştü.Yerde yattığı için sahtekar muamelesi görüyordu.
Muhafızların yanındaki kadının yalakacı olduğu her tarafından belliydi. Ülkede suçluları ihbar edenlere bir miktar para ödülü vardı. Indria muhafızların yanındaki kadına dikkatli şekilde bakınca gülümsedi, "Ah sen şu dün akşam ki fahişe değil misin." dedi dalga geçerek.
Muhafızların yanındaki kadın Indria'nın parmaklarını yalayan fahişeydi. Indria'ya kin duyduğu anlaşılıyordu. Indria'nın sözlerini duyan kadın kaşlarını çattı ve öfkeli bir sesle, "Muhafızlar! Şu sahtekar benim gibi onurlu bir bayana hakaret ediyor! Sadece sahtekar değil ,genç bir bayana hakaret edebilecek kadarda şeref yoksunu birisi!" dedi. Muhafızlar bunu duyunca, "Merak etmeyin hanımefendi biz gerekeni yapacağız!" dedi. Fahişe bunu duyunca şeytanice gülümsedi Indria ise dil altından, "Aptal..." dedi.
"Ne oluyor burada!" diye gür bir ses geldi. Bu sesi duyunca tüm muhafızlar diz çöktü. İlerde iri ve kaslı vücuda sahip bir erkek görünmekteydi. Erkeğin kafasında bir saç teli bile yoktu.onun kafasına bakarak kendi yansımanı bile görmen mümkündü. Keskin bakışlı kahve çekirdeği renginde gözleri vardı. Yüzünün sol tarafında her hangi bir dövüşten kalan kılıç izi mevcuttu.
Muhafızların yanına geldi.Indria ona bakınca, "Usta şu adam hangi seviyede?" diye sorduğunda Gerçeği Gören Gözler,"Gökyüzü alemi ikinci seviye." diye cevap verdi.
Muhafızlara bakarak, "Ne yapıyorsunuz burada?" diye sordu kel adam. Muhafızlar saygılı bir sesle, "Efendim, sahtekarı tutuklayacaktık!" dedi.
Kel adam bu sözü duyunca etrafına bakmaya başladı. Arkasını döndü ve etraftaki insanlara baktı. Daha sonra muhafızlara tekrar dönüp "Sahtekar nerede?"diye sordu. Muhafızlar saygılı bir sesle, "Çembere aldığımız kişi efendim." dedi.
Kel adam bunu duyunca Indria'ya baktı ve bir anda ortadan kayboldu. Indria'nın arkasında belirip daha sonra tekrar kayboldu ve hemen sağında belirip muhafızlara "Neresi sahte?" diye sordu
Muhafızların birisi tedirgin bir sesle, "Efendim, dış klana benzer giysiler ile sokakta yatıyordu. Dış klana ait bir insan asla böyle pis bir yerde uyumaz." dedi.
Kel adam bunu duyunca bir kaşını kaldırdı, "Haklı olabilirsin..." dedi ve bir süre muhafızları süzdü. Daha sonra ise "Ama çocuğun giydiği elbisenin gerçek bir kaynak elbisesi ve parmağında ise kırmızı renkli bir tane boyutsal yüzük olduğunu görmediniz yani? Onu geçtim, bu imparatorlukta kimse dış klana benzer giysilerle dolaşmaya cesaret edemez. Çünkü o giysilerin eşi benzeri olamaz.Sadece hakiki olur ve bu çocuğun dış klandan çaldığını söyleyebilirsin. Ancak dış klandaki öğrencilerin basit kişiler olduğunu mu sanıyorsun?" dedi ürkütücü bir sesle.
Bunu duyan muhafızların her biri terler içerisinde kalmıştı ve Indria'yı ihbar eden fahişenin yüz ifadesi değişmişti. Yüzü tamamen solmuş,sahtekar diye ihbar ettiği kişi gerçek çıkmıştı! Indria muhafızlara baktı ve pofladı.Kel adam saygılı bir sesle, "Size rahatsızlık verdiğimiz için özür dileriz genç lord." dedi. Dış klandaki her öğrencinin konumu bir binbaşıdan farksızdı. Önündeki kel adam ise sadece bir yüz başıydı. Indria kel adamın konuşmasından sonra ellerini indirdi ve kel adama baktı, "Önemli değil." dedi ve yürümeye başladı.
Fahişenin yanında durup kulağına eğildi, "Bir insanın bedeni orospu olmasıyla ruhunun orospu olması arasında fark vardır. Bedeni orospu olandan değil ruhu orospu olandan korkacaksın . Anlaşılan sen her ikisinede sahipsin."diye fısıldayıp ilerlemeye başladı. Fahişe ellerini öfkelibir şekilde sıkmıştı.O kadar sinirli bir şekilde sıkmıştı ki uzun tırnakları kırılmıştı.
Dn:Ya şuna kim akıl veriyorsa vermesin artık ya.Bu zamana kadarki bölümleri her yaşa hitap ediyordu.ama son bölümler +18 e kaçmaya başladı.Buna akıl verenin aklına s..... .rahat bırakın lan yazarımı.:) Geleneksel atarımızıda yaptıgımıza göre ben kaçtım.iyi okumalar. :):):):):):)
![](https://img.wattpad.com/cover/57416941-288-k914818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...