Indria yaklaşık iki saat aurasını güçlendirdikten sonra akşam olmuştu bile. Bir anda gözlerini açtı ve bir şey hatırlamış gibi sağ elini kırılmış dişlerinin olduğu tarafa götürdü ve şaşkın bir şekilde konuşmaya başladı, "Dişlerimin kırıldığına emindim, sen mi iyileştirdin usta?" Diye sordu Indria.
(En son gündüz müydü gece miydi hatırlamıyorum gece olsa bile akşam oldu bilin.)
Gerçeği gören gözler anında cevap verdi, "Diş kırığı gibi basit bir şey için enerji harcayarak kendimi düşürmem. Sen uyurken yaşlı adam geldi ve ağzına ilaç attı, dişlerini o ilaç iyileştirdi." Diye konuştu.
Indria kafasını salladı. Odasından çıkıp sakin ve sessiz bir şekilde merdivenlerden inmeye başladı. Aşağıya inme sebebi, sabahın erken saatlerinde kimlerle yolculuğa çıkacağını görmek istemesiydi.
Indria merdivenlerden inerken bir anda adımlarını durdurdu çünkü Ru Joon'un sesini duymuştu. Sinirli bir şekilde. Ru Joon şunu söylemişti, "Lanet olsun görev için gelen herkes çöp seviyede nitelikli birisi yok" Diye sinirli bir şekilde konuşuyordu ve bunu Indria tesadüfen duymuştu.
Ama Indria bir anda şaşırdı çünkü Ru Joon'a beklenmedik bir ses cevap vermişti, "Genç Lordum endişe etmeniz lüzumsuzdur beklentinizi yitirmeyin. Gelenler arasında mührünüz için nitelikli birisinin çıkma ihtimali vardır." Bunu söyleyen kişi Kızıl saçlı Hancıydı!
Indria hemen sessiz adımlarla yukarı çıktı tekrar. Eğer aşağı inseydi Hancı ve Ru Joon onun duymaması gereken şeyleri duyduğunu düşünüp onu öldürebilirdi. Indria bu riski göze alamazdı ve bunun için odasına geri döndü.
Indria odasına çıktığında onların söylediği şeyleri düşünmeye başladı, "Mühür" de neyin nesiydi ? Ne tür bir mühürdü ve nitelikli kişileri arıyorlardı Indria bunu düşünmeye başlamıştı ama en sonunda mantıklı bir şey bulamadığı için düşünmeyi bırakmıştı.
Indria uyanık kalmanın bir yararı olmayacağını bildiği için uyumayı seçti. Indria yavaşça gözlerini kapattı ve karanlık dünyaya daldı.
Indria rüyasında şuan kırsal bir alandaydı ve karşısında kendisini görüyordu ama karşısındaki o şeffaf bir haldeydi. Indria bir anda yeni şeyler hatırlamaya başladı ve daha önce ruh haliyle karşılaştığını hatırladı.
Indria ruh haline baktı ve ruh hali dudaklarını hareket ettirdi. O bir şey söylemiş gibiydi ama Indria en ufak bir şey duymamıştı.
Ruh hali yavaş yavaş ona yaklaşıyordu ve her adım attığında bir şey söylüyor gibiydi lakin Indria dediği hiç bir şeyi duymuyordu.
Indria ruh haline garip bir şekilde bakıyordu ve ruh hali ona iyice yaklaştı ve ağzını Indria'nın kulağına getirdi ve bir şey fısıldadı. Lakin Indria dediğinden hiç bir şey anlamamıştı çünkü söylediği şeylerin tamamı anlamsızdı.
O anda Indria uyandı ve tekrar hiç bir şeyi hatırlamıyordu. Uyandığında çoktan sabahın ilk gün ışıkları doğmuştu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...