Indria elini hafifçe saçlarına götürdü ve saçlarını geriye itti. Ardından konuşmaya başladı, "Ne yapabilirim?" Dedi sakin bir ses tonu ile.
Genç adam, kartal gibi keskin gibi gözlerle Indria'yı süzmeye başladı ve ardından konuşmaya başladı, " Benim adım Ru Joon ve yanımdaki de kız kardeşim Ru Loon, sizin göreviniz bana ve kız kardeşime gideceğim yere kadar eşlik etmek. Gideceğimiz yer ise Kutsal Tilki imparatorluğunun tüccar şehri, Dokuz kuyruk şehri. Bu da yirmi bin kilometre mesafe kat edeceğimiz anlamına geliyor." Dedi sakin bir sesle.
Indria Kutsal Tilki imparatorluğunu duymuştu ve güç olarak imparatorluklar arasında dördüncü sıradaydı lakin zenginlik olarak ikinci sıradaki imparatorlukla eşitti. Beyaz kaplan imparatorluğu güç olarak üçüncü derecede ve zenginlik olarak da üçüncü derecedeydi. Ama Kutsal Tilki imparatorluğunun zenginliği Beyaz kaplan imparatorluğunu çoktan aşmıştı.
Indria Ru Joon ve Ru Loon'a dikkatli bir şekilde bakmaya başladı ve onların ikiz olduğunu fark etti. Her şeyleri tıpa tıp aynıydı. Giydikleri elbiselerin renkleri bile aynıydı.
Ru Joon kumral saçlı, mavi gözlü, yapılı bir vücuda sahipti ve uzun bir boyu (1.84 cm) vardı. Ru Loon ise kumral saçlı, mavi gözlü ve incecik bir vücuda sahip bir kızdı. Boyu ise 1.75 cm idi ve çok güzel bir fiziğe sahipti. İkisinin de giydiği elbiselerin üzerinde Dokuz kuyruklu tilki vardı ve Indria giysilerini gördüğünde Kutsal Tilki İmparatorluğundan gelen soylular olduğunu anlamıştı.
Indria ikisini iyice süzdükten sonra konuşmaya başladı, " Ne zaman yola çıkacağız?" Diye sordu. Ru Joon hemen sakin bir ses tonu ile cevapladı,"Yarın sabah günün ilk ışıklarında yola çıkacağız." Dedi.
Indria kafa salladı ve, "Benim odam neresi?" Diye sordu.
Ru Joon cevap verdi," Hancıya sor, o sana odanı gösterecek." Dedi.
Indria yavaş adımlarla Hancı'ya ilerledi. Hancı alev görünümlü kızıl saçlara sahip bir erkekti ve ilkbaharda yaprak açmaya başlayan ağaçlar gibi yeşil gözleri vardı. Indria'nın ona ilerlediğini görünce gülümseyerek konuşmaya başladı, "Sizin için ne yapabilirim." Dedi eliyle bira şişelerini temizlerken.
Indria, alev saçlı Hancıya bakarken sakin bir şekilde konuştu, "Odamın nerede olduğunu bilmek istiyorum." Dedi sakin bir sesle.
Hancı önce Indria'ya sonra Indria'nın arkasındaki Ru Joon'a baktı Ru Joon parmaklarını kaldırdı ve parmaklarıyla üç işareti yaptı. Bunun anlamı Oda değeri üç altın olsun yani ortalama derece oda.
Ru Joon karşısındaki kişinin gücüne göre oda verirdi ve Indria ruh aleminde olduğu için üç altın değerinde oda vermesini söyledi Hancıya.
Hancı sakin bir sesle dedi ki," Takip et." Dedi ve ilerlemeye başladı, Indria'da onu takip etmeye başladı. Merdivenle ikinci kata çıktılar ve sekiz numaralı odanın önüne geldiler. Hancı buraya geldiklerinde Indria'ya üzerinde sekiz yazan bir anahtar verdi, " Burası senin odan." dedi ve geri döndü.
Indria odaya girdi ve oldukça lüks olduğu gördü. Ayrıca oldukça iyi döşenmişti. Başkalarının gözünde burası lüks bile sayılamayacak fakirhane olabilirdi lakin Indria'nın gözünde çok yüksek seviye bir yerdi.
Indria hemen yatağın üzerine oturdu ve aklına bir şey geldi. Yüzüğünü okşadı ve bir anda kapkara bir kılıç yatağın üzerinde ortaya çıktı.
Bu kılıç Sis ormanında bulduğu kılıçtı ve bu kılıçla görünmez bir bağı var gibiydi. Indria gözünü kapalı tutsa da bu kılıcın yerini bulabilecek gibiydi.
Indria kılıcı eline aldı ve enerjisiyle kaplamaya çalıştı lakin o anda ustasının sinirli sesi zihninde yankılandı, "Aptal! Hangi seviye olduğunu bilmediğin bir kılıcı enerjinle kaplamaya çalışıyorsun. Nasıl bir aptalsın eğer o kılıç İmparator seviyesinde bir kılıç olsa bile enerjini geri teptirir ve kendi enerjin sana zarar verir!" Diye bağırdı sinirli bir şekilde.
Indria hemen enerjisini geri çekti ve soru sordu, "İmparator seviyesi derken usta?" Diye sordu.
Ustası hemen cevap verdi, "Natural alemden sonra gelen alemin adı İmparator alemi." Dedi önemsiz bir şeyden bahsediyormuş gibi. Indria ilk defa Natural'dan sonra gelen alemi duymuştu.
Indria tekrar soru sordu, "Usta imparator alemindekiler ne kadar güçlü?" Diye sordu. Genç adam sıkıcı bir şeyden bahsediyormuş gibi konuşmaya başladı, "Natural alemindekiler kendi elementlerine dönüşebilecek özellik kazanabiliyorlar. Bu Natural aleminin özelliği. imparator aleminde ise tamamen farklı bir özellik kazanıyorsun. Buna imparator gücü deniyor. 2 farklı imparator vardır: Yarı imparatorlar ve gerçek imparatorlar. Bir kez imparator alemine adım attığında İmparator gücünü kazanıyorsun. İmparator gücünü sana söylemeyeceğim çünkü hiç bir eğlencesi kalmaz ileride." Dedi sakin bir şekilde.
Indria ustasının dediklerini duyunca moralini bozmadı tam tersine heyecanlandı İmparator gücünün nasıl bir şey olduğu hakkında tahmin yürütmeye başlamıştı. Tahmin ettiği şeylerin hepsi abartılı şeylerdi.
Indria kara kılıca uzun uzun baktı ve yüzüğe tekrar ekledi ve sonra aurasını güçlendirmeye başladı.
![](https://img.wattpad.com/cover/57416941-288-k914818.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Indria
FantasyHayatım boyunca gerçeği aradım ama neyin gerçeğini? Merhamet dileyen acınası bir çok masum insan öldürdüm hem de gözümü kırpmadan. Sayısız canavarın hayatı benim ellerimde son buldu. Peki elime ne geçti? Koca bir hiç, ancak sonunda o gerçeği bulduğu...