Güneş ışığı dantelli perdelerin arasından süzülüp beyaz yatağın içinde huzurla uyuyan Lea'nın yüzüne çarptı. Leanın göz kapakları hafifçe kıpırdandı ve rahatsız olmuş gibi yavaşça yatakta döndü fakat bir anda gözleri açıldı ve fırlayarak yatakta doğruldu.
'Bu...' dedi şaşkınlıkla, etrafına bakındı. Yatağın yumuşaklığını kalçalarında hissediyordu, sıcaktı oda hoş bir kokuyla doluydu ve bedeni hiç olmadığı kadar güçlüydü. Bir günde sanki tanrının eli ona dokunmuş ve bütün yorgunluğu ile birlikte her şeyi söküp almıştı.
Hızlıca elini bedeninde gezdirdi, herhangi bir yarası olmamakla birlikte Aziz Enerjisini kontrol ettiğinde Aziz Aleminin başlangıcında ki seviyesi bir anda Orta aşamaya tırmanmıştı.
Bu onun daha şaşkın olmasına sebep vermişti.
Nerede olduğunu anlamaya çalışırken odaya göz attı, biraz uzakta bir çöp kutusu, yanında bir çalışma masası ve hemen yanında bir dolap vardı ve dolabın önünde yakışklı bir adam.
'Ne bir adam mı ?' dedi kendi kendine. Gözlerini, huzurlu bir yüz ile başı öne eğik Nicolasa sabitlediği anda kalbinin ilk defa titrediğini hissetti.
'Bu kim ? Ben neredeyim ? Nasıl ölmedim ?...' Sorular ardı ardına aklına dolarken gözlerini hala Nicolasın huzur dolu yüzünden ayıramamıştı. O huzur, o kadar çekiciydi ki Lea derin yeşil renkli gözlerini Nicolasa sabitlemişken sadece onun özlem duyduğu o huzura sahip olduğunu düşündü.
Derler ki, bazen aşkın peşinde bir ömür koşar ve bulamazsın ve bazen aşkı aklına bile getirmediğinde bir anda ona sahip olduğunu anlarsın.
Aşk derin bir gizemdi, kime ve nasıl aşık olacağını seçmek mümkün değildi. Hayatı bir çok aldatma ve ihanetle dolu olan Lea'nın aşkın anlamını bildiğini düşünmek komik bir şakadan farklı değildi lakin Nicolasın yüzünde ki o huzurlu ifadeyi görünce daha önce hiç hissetmediği duygular hissetmişti. Bu kıskançlık ve sahiplenme arzusu onun yeni hissettiği duygulardı.
Nicolasın yüzünde ki huzuru istiyordu ve Nicolası istiyordu. Mantıksızmıydı, elbette mantıksızdı sadece 10 saniye boyunca ona bakmıştı lakin asla kopmayacak bir bağ kurulmuş gibiydi.
Derler ki, Gerçek aşkın ortaya çıkması için zamana ve kelimelere gerek yoktur. Aşk bir yıldırım gibi sahiplerini bulur.
Lea, sadece bir anda Annesi tarafından bir köle tüccarına satıldığını, yüzlerce can aldığını ve bir seks kölesi olarak satıldığını unutmuştu. O an zaman ve mekan kaybolmuş, sadece huzurlu ifadeye sahip Nicolas kalmış gibiydi.
'Bu şey, bana ne oldu ? Bu bir büyü mü ?' dedi şok ve inançsızlıkla elini bir anda hızlanmış kalbinin üstüne koyarken yüzünde ki kızarıklığın sebebini anlayamıyordu.
Bir anda nefes nefese kalmıştı, ellerinin içi terliyor ve kendini huzursuz hissediyordu. Bir olta kalbine takılmış ve balıkçı kancayı sürekli çekip duruyor gibiydi. Bütün duyguları ağzından çıkmaya çalışırken ancak bir büyü tarafından vurulduğunu düşünmüştü.
Gözlerini Nicolasın huzurlu yüzünden bir an bile ayıramazken, bakışları kapalı olan gözlerinde donmuştu. O anda, adeta bir tanrının sesi gibi odada yankılanan güven verici sesi duydu.
'Günaydın korkma. Burada güvendesin...' bu ses Lea'nın irkilmesine sebep oldu. Nicolasın kapalı gözlerine öylesine dalmıştı ki ağzının hareket ettiğini bile fark etmemiş ve kendini yatakta geriye atarken aldığı eğitimleri tamamen unutmuş ve savunmasız bir kıza dönüşmüştü.
![](https://img.wattpad.com/cover/156633054-288-k770283.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasy#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...