'Ne dedi bir daha söyle ?' dedi beyaz saçlı adam beyaz sakalını yollarcasına çekerken sert bir şekilde söyledi. Karşısında duran siyah zırhlı Nicolasın kişisel korumasının yüzü kül gibiydi. Titreyen sesle, çaresizce söyledi.
'Sayın Elçi, bu sözler Genç Efendime ait. Genç Efendim, Akademinin işe yaramazlar için olduğunu söyledi.' dedi koruma. Beyaz saçlı elçi, sakallarını daha güçlü çekti, bir kaç kıl koparttı, gözlerinin içinde öfke vardı.
'İŞE YARAMAZLAR İÇİN HA!' dedi sert bir şekilde, sesi suçlayıcıydı. Koruma istemsiz bir şekilde geri adım attı. Elçinin bedeninden en ufak bir aura sızmıyor olsa bile, sadece varlığıyla bile koruma inanılmaz bir baskı hissediyordu.
'Evet Sayın Elçi.' dedi koruma çaresizce, kaderine lanet etti.
'HAHAHAHA...' Beklenmedik bir anda, elçi bir kahkaha attı ve 'İyi... İyi...' dedi arka arkaya iki defa, sakalını keyifle okşadıktan sonra başını kaldırıp gökyüzüne baktı. Orada kimse olmasa bile, sanki birisi varmış gibiydi. Sorgulayan bir ifadesi olsa da yüzü hale gülümsüyordu fakat bu gülümseme keyiften mi yoksa acımasızlıktan mı kaynaklanıyordu, kimse söyleyemezdi.
Yaşlı Adam arkasını döndü, bir anda hiç bir şey söylemeden gitti fakat ayrılışı sanki yok olmak yada ışınlanmak gibiydi. Koruma onun nereye gittiğini bile görememişti.
Bu esnada Nicolas, meydandan ayrılmıştı, gelişi güzel bir şekilde Lea ile birlikte dolaşıyordu. Ara sıra sohbet ediyorlar, bazen Lea sorular soruyordu. Nicolas genel olarak etrafı gözlemliyordu fakat bir anda kaşları çatıldı ve elini kaldırıp Lea'nın göğsüne atıp onu hızlıca geri itti.
'KARA YILDIRIM!!!' dedi ve o anda bedeninden kara yıldırımlar fırladı. Lea afallamıştı, Nicolasın neden birden tehdit altında hissettiğini anlamadı fakat Nicolas avucunda kara yıldırımları topladı lakin onları herhangi bir yöne atmadı.
'Ortaya çık! Bir süredir beni izliyorsun!' dedi Nicolas.
O anda genç bir ses tepki verdi, 'Fena değil... İşe yaramaz olduğunu söylemişlerdi fakat anlaşılan herkesi kandırmayı başarmışsın...' dedikten sonra 20 yaşlarında görünen birisi, havanın bulanmasıyla birlikte Nicolasın bir kaç metre önünde bir anda ortaya çıktı. Nicolas kaşları çatık bir şekilde karşısında duran genç adama baktı.
Kahverengi kısa saçları, yeşil gözleri ve iyi fiziği vardı. Yakışıklı sayıla bilecek kadar iyi görünüyordu ve hepsinden önemlisi üstünde ki yeşil renkli cübbenin göğüns kısmında beyaz bir leylek vardı.
'Sen kimsin ?' dedi Nicolas. Lea'nın önüne geçip kendisini hazırladı.
'Bilmenin anlamı var mı?' dedi Genç Adam alaycı bir şekilde. Nicolasın kaşları daha da çatıldı ve gözlerini kıstı, 'Sen Fei Muhafız Klanındansın... Beni neden öldürmek istiyorsun?' dedi Nicolas.
Muhafız Klanları ve Antik Klanların bilgileri Sagu İmparatorluğunun kütüphanesinde mevcuttu, detaylı bilgiler değillerdi fakat en azından sembolleri mevcuttu.
Genç Adamın ifadesi bir anda değişti, şaşırdığı anlaşılıyordu. 'Yani... Yani sen Muhafız Fei klanını biliyorsun?' dedi bunu beklememişti. Sonuçta Hanry, Akira ve diğerlerinin Nicolasa Ana Klandan bahsetmediğini herkes biliyordu. Buna Ana Klan da dahildi, bu sadece nitelikli olduklarında edinmeleri gereken bir bilgiydi. Fakat yanılıyordu, Nicolas aslında Muhafız Fei Klanı ile kendi klanı arasına bir akrabalık olduğunu bilmiyordu. Sonuçta Klan sembolleri farklıydı, klan renkleri farklıydı. Dünyada bir çok klan mevcuttu ve aynı ismi paylaşan onlarca klan vardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasia#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...