Nicolas durgun bir nehir kadar sakin görünüyordu. Gözlerinde ki derin bakış herkesin kalbini titretmeye yeterdi ve bedeninde ki asil aura istemsiz bir şekilde ona bakan kişinin saygıyla dolmasını sağlıyordu.
Bu Aziz Uyanışıydı, efsanelerde var olan olağan üstü bir alem. Sadece bedeni en saf halde olan Aziz Enerji ile yıkanmış kişilerin ulaşa bileceği temel. Nicolasın onca acıya katlandığı hedef. Hepsi bu ilk adımı atmak ve Aziz Uyanışına sahip olmak içindi.
Aziz Uyanışı kadim zamanlardan kalan eski bir efsaneydi fakat Nicolasın Aziz Uyanışı ile, efsanelerde adladırılan Aziz Uyanış arasında belirgin farklar vardı.
Kadim Zamanlarda anlatılan Aziz Uyanışı, saf bir bedenden yani bakir bir bedenden bahsediyordu. İliklerine kadar kirden arınmış bir bedenden ve Aziz Uyanış ancak Dünya Aziz Seviyesinde yapıla biliyordu fakat Nicolas 2 yıllık macerası sırasında özel bir bilgi elde etmişti. Bu bilgi dağlarda dolaşırken bulduğu bir mağarada ki parşömenden geliyordu.
Tamamen saf olan ve Aziz Enerjisiyle arındırılmış beden nihai Aziz Uyanışa sahip olur.
O zamanlar Nicolas bu bilgiyi kullanamamıştı fakat derinliğini anlamayı başarmıştı özellikle keşfedilen olağan üstü bir mağaradan çıkan hazineler bu parşömeni tam anlamıyla teyit etmişti. Nicolas bu hayatında temellerini en sağlam noktadan başlatmak istiyordu ve Aziz Uyanış onun ilk basamağıydı fakat son noktası değildi.
Aziz Uyanış aslında daha büyük yola açılan bir kapıydı ve bu kapının nerede olduğunu Nicolas biliyordu.
Bu esnada Akira ve Hanry Lea'nın hayranlık dolu sesiyle irkilmiş ve o ana kadar yanlarında durduğunu fark etmedikleri Lea ya bakmaya başlamışlardı.
'Sen kimsin ?' ilk tepkiyi veren çatık kaşları ile Akira olmuştu. Hanry Lea ya bakarken içten içe, 'İyi iş seni hergele!' diyordu. Lea'nın güzelliğini övmeyecek bir erkek, erkek olarak anılamazdı.
'Ben... Ah ben Lea, Nik'in sevgilisiyim.' Lea gülümseyerek kendini tanıttı. Akira'nın kaşları öylesine çatılmıştı ki, alında kırışıklar çıktı. Hanry ise neredeyse yere düşecekti. Nicolas iç çekti ve bedeninden Aziz Enerjisini salıp bedeni saran balçık benzeri kötü siyah katmanı tamamen yok etti. Bu dün yapamadığı bir şeydi, Aziz Enerjisinin ne kadar kaliteli ve güçlü olduğunu gösteren bir semboldü.
'Sen! Sen küçük hanım! Benim önümde nasıl kendini böyle tanımlaya bilirsin.' dedi Akira sert bir şekilde azarladı. Lea hala gülümsemeye devam ediyordu, dikkatli bakılırsa gözünün ucuyla Nicolasa baktığını fark etmek mümkündü.
'Sen kimsin güzel teyze ?' dedi Lea. Nicolasa bakıyor olsa bile Akira'nın güzelliğini görüyordu.
Ve elbette Akira her güzel kadın gibi aslında Lea'nın güzelliğini içten içe kıskanmıştı. Kaşlarının bu kadar çatık ve sesinin sert olmasının sebebi derinlerde hissettiği bu kıskançlıktı zira Lea dolun ay kadar güzeldi. Yeşil gözleri bakanın ruhunun derinliklerine işliyordu. İlk görüşte, kalbe işenen ve asla unutulmayacak bir yüze sahipti. Olağan üstüydü ve böyle bir muhteşemli Akira'nın kıskanması için yeterliydi. Hele ki Nicolasa 'Sevgilim...' olarak hitap ederken. Hem güzellik hemde Anne kıskançlığı birleşince Lea'nın işi kolay değildi.
'Beni sorgulamaya cesaret mi ediyorsun ? Oğluma sevgilim doyursun fakat onun annesini tanımıyor musun ?' dedi sert bir şekilde Akira.
Lea'nın gözlerinin içi bir anda parladı, hemen başını eğip selam verdi. 'Oh, bu güzel teyzenin benim annem olacağını hiç düşünmemiştim. Anne saygısızlığım için beni affet.' dedi Lea.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasy#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...