Nicolas asil bir auraya sahipti fakat karakteri önce ki hayatında şekillenmiş ve sertleşmişti. Yalnız ve acı dolu geçen yıllardan sonra 19 yıllık askerlikte Nicolas öldürmekte tereddüt etmeyen birisi haline gelmişti. Bir askerdi, genellikle sorgulamaz ve sadece öldürürdü. Tehlikeyi hissetme kabiliyeti asla savaş görmemiş birisiyle kıyaslanamazdı.
O savaş alanında ölüm kol geziyordu, her yerde bir tehlike vardı. Savaş alanında kimse güvende değildi, rastgele bir yerden çıkan bir ok veya bıçak bedenini delip geçebilirdi. Maksimum dikkat seviyesinde olmadığı sürece hayatını kaybetmesi içten bile değildi. 19 yıl boyunca kılıç yemin, kan içmiş bir kaptan olarak Nicolas nasıl olur da Aziz Enerjisini bir anlığına serbest bırakan kişilerin niyetinin kötü olduğunu anlamazdı ?
Anladıktan sonra nasıl sakin kalıp onlara nedenlerini sorabilirdi. Bu onun tarzı değildi ve özellikle daha bir gün önce ormanda suikast tehlikesi atlatmışken bunu kesinlikle yapmazdı.
Öldürürken tereddüt etmemişti, kaşı bile seyirmemiş en ufak duygu belirtisi göstermemişti. Hayatın kuralını biliyordu 'Ya ölürsün ya öldürürsün!'
Saçlarından yakalayıp kaldırdığı Declan'nın gözlerinin içine bakarken Vahşi bir yaratık gibi görünüyordu. Yüzünde ki kan yanağından süzülerek akıp, çehresinde iz bırakırken bakışları sertti.
'Beni neden öldürmek istediniz ? Seni kim gönderdi ? Kendi başına mı hareket ediyorsun?' Nicolas ardı ardına üç soru sordu fakat Declan öyle bağırıyordu ki, sorularını duyup duymadığını söylemek imkansızdı. Elbette bu Nicolası biraz şaşırtmıştı, dikkatlice kıyafetlerini ve yüzünü inceledi. Sonra avuç içlerine baktı ve avuç içlerinin yumuşak olduğunu fark etti. Bedeninde herhangi bir silah taşımıyordu. Onun Aristokrat aileye mensup birisi olduğunu anlaması için bu kadarı yeterliydi fakat hala onu öldürmeye çalışmıştı.
'Beni neden öldürmek istedin ?' dedi sert bir şekilde Nicolas bu sefer elini kaldırıp sorusu bittikten hemen sonra Declan'nın yüzüne sert bir tokat attı.
Tokatın sesi bütün sokakta yankılandı, adeta herkes o tokatdı yemiş gibiydi.
'Bu... Bu çok vahşi...' Aristokrat Gençler için böyle şeyler son derece vahşi hareketlerdi. Onlar güçlüden korkan, zayıfa zorbalık yapan çöplerdi. Aynı Nicolasın bir süre önce olduğu gibi arkalarında ki Aristokrat ailelere güveniyorlardı fakat daha güçlü birisi çıkınca uysal kedi yavrularına dönüşüyorlardı.
'Ahh...' tokadın etkisi sertti, anında Declan'nın yüzünün sol yanı şempanze kıçı gibi olmuştu.
'Bir defa daha soruyorum! Beni neden öldürmek istedin ?' Nicolas bu sorunun cevabını merak ediyordu zira bu adamı tanımıyordu onunla hiç bir problemi yoktu. Yine de ona zarar vermesi için iki korumasını göndermişti.
'SEN! SENİ ÖLDÜRECEĞİM PİÇ KURUSU! NASIL BANA BUNU...' Declan öfkeyle bağırdı, aklını kaybetmiş gibiydi fakat Nicolas her aklını kaybeden kişiye verilen en uygun ilacı verdi.
*PATTT*
Bu sefer attığı tokat çok daha şiddetliydi, bir anda yüzü balon gibi şişmişti. İki yanağının şişkinliği orantısızdı ve şimdi tam anlamıyla mutasyona uğramış şempanze kıçına dönmüştü.
'Lisa istedi efendim... lisa istedi...' hemen yalvarır tonda konuştu, az önce ki öfkeli halinden eser bile kalmamıştı. Tokat kesinlikle aklını başına getirmişti.
Bu sırada mücevhercinin önünde ağzı açık şaşkın gözlerle bu sahneyi izleyen Lisa, Declan'nın sözlerini duyunca titredi. Hemen gözleri korkuyla büyüdü ve geri adım atıp arkasında duran korumaların arkasına saklandı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasia#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...