Nicolas zorlu geçen bir ayın ardından biraz rahatlama şansı bulmuştu, gücünü denemek için sabırsız olsa da bu fırsata sahip değildi. Önce iyi bir banyo yapmış, ardından hizmetkarların arka bahçede ki göletin hemen yanında hazırladığı kahvaltıyı yemeye başlamıştı. Başını kaldırıp gökyüzüne baktı, 'Ne güzel bir gün...' dedi keyifle sonra kahvaltısından bir kaç lokma daha aldı ve bir bardak ılık şerbet içti. Arkasına yaslandığı esnada bahçenin sınırını belirleyen çalılıkların arasında hareket eden bir şey fark etti.
Hemen kaşları çatıldı ve 'Kimsen ortaya çık!' dedi sert bir şekilde. Sesi gürdü ve aynı anda bir ses duyuldu.
'ANANI SİKİM!' Nicolas afalladı bu beklenmedik bir tepkiydi fakat küfürün hemen ardından gelen düşme sesi ile birlikte Nicolas kalkıp bir kaç adımda çalılıkların yanına geldi başını kaldırdı ve çalılıkların arasından baktı.
O esnada, çalılıkların hemen arkasında uzun bir kırbaca dolanmış 15 yaşlarında genç bir adam fark etti. Siyah kısa saçları, siyah gözleri vardı fakat asıl dikkat çeken yanı muazzam bir yakışıklılığa sahip olmasıydı. Nicolas bile onun yakışıklı olduğunu ister istemez düşünmüştü.
Nicolasta yakışıklıydı fakat bu genç adamın yanında basit görünüyordu.
Genç adam başını kaldırdı, 'Yardım et!' dedi yarı sert yarı yalvarır tonda. Nicolas etrafına bakındı, sonra elini kaldırdı ve Aziz Enerjisi ile adamı yakaladığı gibi kaldırıp bahçenin içine aldı.
Genç Adam hala kırbaçla sarılmıştı ve debeleniyordu fakat ne kadar uğraşırsa uğraşsın kırbacı çözemiyordu.
Nicolas bir kılıç çıkarttı ve kırbacı kestiği anda genç adam paketi açılmış gibi yayıldı.
'Ohh be... Dünya varmış, amına koduğumun şeyiyle iki saattir uğraşıyorum.' dedi Genç Adam.
Nicolas genç adama baktı, 'Sen garipsin...' dedi sakin bir şekilde. Genç Adam başını kaldırıp Nicolasa baktı ve çevik bir hareketle ayağa kalktı.
Elini hızlıca uzattı, Nicolas başını indirip Genç adamın eline baktı, sonra sorgulayan gözlerle genç adama baktı. Genç adam gülümsedi, elini başına attı ve ensesini hafifçe okşarken mahcup bir şekilde söyledi.
'Pardon, buralarda böyle selamlaşmıyorlardı... İsmim Akhan, bana Han de' dedi. Nicolas bir süre sessiz kaldı. 'Nicolas Fei...' dedi sakin bir şekilde.
'Nicolas Fei... Hmm... Seni tanımıyorum, sen yeni olmalısın. Neyse siktir et.' dedi gülümsedi. Nicolas ilgiyle Han'ı süzdü ve 'Sen bana garip bir his veriyorsun... Nerelisin ?' dedi Nicolas ilgiyle.
Han gülümsedi ve 'Ben bir ruh transferiyim.' dedi Han gülümseyerek. Nicolasın gözleri bir anda parladı ve Kara Yıldırım Şövalyesinin söylediklerini hatırladı.
'Nadir fakat görülmemiş değil...' Nicolasın kulaklarında bir defa daha o ses çınladı ve ilgisi daha da kabardı.
'Yani sen...' dedi Nicolas yutkundu.
'Evet, ben başka bir dünyadan geldim ve bu yakışıklı piçin bedenine girdim. Garibanın anasını babasını, sülalesini öldürmüşler. Sonrada bu garibanı öldürmüşler, bir anda bedeninde belirdim. Bu 6 sene önce oluyor tabi nedendir anlamadım inanılmaz derecede intikam istedim. Sonra yaşlı bir herifle tanıştım, bana bir kaç şey öğretti meğer bir dahiymişim. 14 Yaşında Dünya Aziz oldum, gittim bunların anasını siktim. Sonra yaşlı adamın Aziz Yıldız Tarikatından bir yaşlı olduğunu öğrendim. Geldi beni alıp buraya getirdi. Kısaca benim hayat hikayem bu, seninki ne ?' dedi hızlıca. Nicolas bu kadar dürüst olmasını beklememişti, şaşkındı aynı zamanda afallamıştı. Sevrius bir reankarneydi ve Han bir ruh transferiydi. Nicolas zamanda geri gitmişti. Düşünmeden edemedi, 'Bir çok fenomen var...' dedi. Ruh transferi bile mümkünken bu dünyada ne imkansız olabilirdi ki?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasía#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...