Nicolas kendisine güveniyordu lakin Bunduz Jimu karşısında rahat olmaya cesaret edemedi. Tam bir çelişki içindeydi, İllüzyonu kullanırsa bu savaşı kazana bilirdi fakat o zaman bu düellonun onun gelişimine katkısı olmazdı ayrıca İllüzyon farkındalığı yüksek olan kişilerde işe yaramıyordu ve Bunduz Jimu bu sınıfta birisine benziyordu.
Eğer denerse, gizli koz kartı ortaya çıkabilirdi, bu kadar çok insanın önünde böylesi bir savaşta, ölümle burun buruna olmadığı sürece kullanmak istemedi.
Bedeninden şeytani enerji yayılamaya başladı, gözleri tamamen siyaha dönüştü ve kısır bir aura bütün kolezyumu sardı.
'BİR İBLİS!' bir kişi yüksek sesle ilan etti, herkes bunun farkındaydı. Özellikle kolezyum da ki siyah cübbeli bir grup Nicolasa gözleri parlayarak bakıyordu.
'Ne güçlü Şeytani Enerji...' dedi siyah cübbeli, uzun burunlu genç bir adam. Bir grup siyah cübbeli öğrencinin lideriydi, aynı şekilde ondan bir kaç sıra uzakta beyaz ve sarı cübbe giyen başka bir grup vardı. Onların bakışları ise sert ve öldürme niyeti doluydu.
Yüzü soluk bir kız titreyerek Nicolasa bakıyordu, yanında ki yakışıklı genç adamın koluna korkuyla tutunmuştu. 'Bu o... Bu o iblis... Büyük Kardeş...' dedi kız. Yakışıklı gencin ismi Paul du ve Kutsal Kilisenin 7.kutsal çocuğuydu. Bu statü oldukça büyüktü,
'ÖLECEK!' dedi Paul dişlerini sıkarak başka bir noktada ise uzun kulaklı, gri uzun saçlı yüzünde peçe olan son derece güzel fizikli başka birisi vardı. Gözleri şaşkınlıkla büyümüştü ve gözlerinin içi titriyordu. 'Bu o... Bu şeytani enerji, aynı renge sahip... O 6 niyet bulutunu indiren kişi.' dedi kısık bir tonda. Sesi titriyordu, adeta imkansız bir şeyi dillendiriyor gibiydi fakat hemen ardından hızlı da başını salladı.
'İmkansız! O sadece 16 yaşında, bunu başarmasına imkan yok! 20 yaş üstü birisi olmalı...' kendisini ikna etmeye çalışsa da şüphelerinden kurtulamıyordu. Kendisiyle aynı yaşta olan birisinin 6 niyet bulutu indireceğine ihtimal veremiyordu. Yeni bir öğrenciydi, simya bölgesindendi fakat 20 yaş üstü olmalyıdı, aksi mümkün değil diye düşündü.
Bu kadar erken yaşlarda ayların bile gelişimde büyük farkı vardı, eğer 16 yaşında böyleyse, gelecekte nasıl bir canavar olurdu? Bu mantığa aykırıydı ve güzel elf prensesi Waleria düşüncesini saçma bulup daha mantıklı bir konuya odaklandı.
Kolezyumda bir çok yetenekli ve önemli kişi olsa da, bütün akademinin yeteneklileri burada toplanmamıştı. Hala gelmeyen çok sayıda kişi vardı lakin her birlikten birileri mutlaka gelmişti.
Özellikle dikkat çeken bir grup vardı ki bazı seyirciler Nicolas ve Bunduz Jimunun düellosundan çok onlarla ilgileniyordu.
Bir grup kız hayranlık dolu gözlerle onlardan 50 metre uzakta oturan bir grup erkeğe hayranlıkla bakıyordu.
'Kıdemli Kardeş Andre çok güçlü ve yakışıklı.' uzun sarı saçlı bir kız aşkla ve tutkuyla söylediğinde, diğer kızlarda başlarını salladı. 'O gerçek bir dahi, henüz 18 yaşında ama çoktan Zirve Dünya Aziz olmayı başardı ve yakında Cennet Aziz olacak, ayrıca çok yakışıklı.' dedi başka bir kız. Hayralıkla iç çekiyorlardı, o esnada siyah saçlı, mavi gözlü yakışıklı genç adam Andre başını çevirip, ona bakan kızlarla göz teması kurdu.
Kızların kalpleri bir anda yerinden zıpladı ve Andre gülümsedi. Aynı anda bir kaç kişi baygınlık geçirmek üzereydi, aşkla iç çekerken dudaklarını ısırmaya başladılar.
Andre kısa süreli bir bakış attı ve sonra tekrar kolezyumun merkezine odaklandı. Bir koltuk yanında oturan kırmızı saçlı, serseri görünümlü genç adam kızlara göz ucuyla baktı sonra Andreye baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasy#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...