Akira ayağa fırladı ve bağırdı. 'NE DEMEK YOK! ŞUNLARA BAK! BUNLAR BU GÜNE KADAR GÖRDÜĞÜM EN DEĞERLİ ŞEYLER! BUNLARI ALIRKEN SONUÇLARINI HİÇ DÜŞÜNMEDİN Mİ? ÖLÜME YÜRÜYORSUN!!!' Akira bağırdı. Nicolas suçlulukla başını eğdi. Elbette bu hazinelerin bir bedeli vardı hemde anlatılmayacak kadar fazla. Nicolas sadece hazineleri göstermişti ve Akira delirmişti. Eğer ona şimdiye kadar 2.413 kişinin bu görevi denediğini, hepsinin ondan çok daha güçlü olduğunu ve bu görevde yüzlerce Aziz Tanrının öldüğünü söyleseydi aklını kaçırırdı. Fakat Nicolas söylemedi, söylese durumun daha kötü olacağını biliyordu.
'Bana güven anne. Ölmeyeceğim!' dedi Nicolas başını kaldırıp Akira'nın yüzüne baktı fakat başını kaldırmasıyla birlikte Akira'nın tokadı yüzünde patladı.
*PAT!*
'DAHA BİR ÇOCUKSUN VE ŞU YAPTIKLARINA BAK! GİT KIZLARIN PEŞİNDEN KOŞ! ARİSTOKRATLARI RAHATSIZ ET! NE HALT EDİYORSAN ET AMA ÖLECEĞİN İŞLER YAPMA!' Akira hiddetle bağırdı, gözleri dolmuştu. Oğlunun öleceğini düşünmek bir Annenin kalbini nasıl huzursuz etmezdi.
'Ben...' dedi Nicolas yutkundu, çenesi titredi. Akira'nın acı çektiğini görüyordu. Kendi annesi, bu gerçek hayattı. Kahramanlık hikayesi, efsane değildi. Ölüm vardı, bir daha asla geri dönmemek ve bir Anne nasıl oğlunu tehlikeye atabilirdi. Altın mı? Şan mı? Şeref mi? Onur mu? Hangisi evladının hayatından daha değerliydi.
'SEN! SENİ BENCİL APTAL! NASIL BÖYLE BİR İŞE KARIŞIRSIN!' Akira hidetle bağırırken kapı bir anda açıldı ve Lea endişeli bir yüzle odaya girdi. Aynı anda Akira ve Nicolasın bakışları Lea ya döndü. Lea Nicolası görünce, yeşil gözlerinin içi parladı hemen Nicolasa doğru koşmaya başladı fakat Akira bağırdı.
'GEL! GEL VE BU APTALIN HAYATINI NASIL TEHLİKEYE ATTIĞINI ÖĞREN!' dedi Akira. Lea'nın adımları bir anda durdu, gülümseyen yüzü anında dondu ve gözlerinde ki ışık söndü.
'Hayatını tehlikeye mi attı ?' diye tekrarladı. Akira söyledi.
'Evet! Hemde ölmesi kesin! Ben... Ben artık ona söz geçiremiyorum! Madem karısı olacaksın sen söz geçir!' dedi Akira. Lea bir kaç adım attı, Nicolasın önüne gelmişti. Nicolas ağzını açtı fakat daha bir şey söylemeden Lea'nın tokatı yüzünde patladı.
*Patt!*
'Sen nasıl hayatını tehlikeye atarsın ?' Lea öfkeyle soludu. Nicolas şaşırdı, daha Lea konuyu bile bilmiyordu fakat çoktan tokadı basmıştı. Nicolas annesi ve Lea'nın olması gerekenden çok zaman geçirdiğini anlamıştı. Kaderinin babası gibi olacağını düşününce irkildi.
'Ben...' dedi Nicolas karşılık vermek için ağzını açtığı anda Akira bekliyormuş gibi sert bir tokat daha attı.
*PAT!*
Eli ağırdı, Nicolasın yanağı kıp kırmızıydı. Nicolas şaşkınlıkla Annesine baktı, ilk tokat öfkedense ikincisi nedendi ?
'Anne!' dedi Nicolas hemen karşı çıktı fakat sırada Lea vardı.
*PAT!*
Lea belki Akira ile yarışıyordu, bu sefer ilk seferkinden daha sert vurmuştu. Nicolasın diğer yanağı da kıp kırmızı oldu.
'Ne oluyor ?' Nicolas sorguladı.
'Anneme nasıl yüksek sesle konuşursun!' Lea azarladı. Nicolas afalladı, Annesine sonra Lea ya baktı. Cehenneme düştüğünü hissetti.
'Ben... Ben karşılık vermiyorum sadece ölmeyeceğim, abartıyorsunuz...' dedi Nicolas.
'ABARTIYOR MUYUM ?' dedi Akira sert bir şekilde. Nicolas hemen elleriyle yanaklarını kapattı ve geri adım attı fakat Lea yakaladı ve Akiraya baktı.'Anne merak etme, ben şimdi onu odaya götürüp cezasını vereceğim.' dedi Lea.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasia#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...