Büyü Dağları, kıta da ki en çok haydudun yaşadığı yerdi, bir ucundan diğer ucuna binlerce mil uzanıyordu ve Kutsal İmparatorluk, Fai Krallığı ve Kralsız Topraklara kadar devam ediyordu. Bununla birlikte kıta da ki en güçlü haydut birliği Fei Klanı topraklarındaydı. Bu sebeple, hazırlıksız yakalansalar bile hala ciddi bir güçtüler. Nicolas onları ezip geçmek ve ordusunu eğitmek istiyordu.
Kara Yıldırımlar bedeninden fırladığı anda herkesin kulakları rahatsız edici yıldırım sesleriyle dolmuştu. Yine de haydutlar bir çok anormal şey görmüş kişilerdi, öyle basite alınacak kişiler değildi. Nicolasa doğru saldırıya geçerken tereddüt etmediler fakat hafife almışlardı.
Nicolas yüzünde hafif bir gülümsemeyle yumruklarını sıktı ve sert bir yumruğu boşluğa doğru savurdu. Aynı anda elinin üstünde toplanan siyah renkli küre oluştu ve Nicolasın yumruğunu savurmasıyla birlikte bir kol kalınlığında kara bir yıldırım gürleyerek fırladı. Anında o noktaya yakın olmayan insanlar gök yüzüne bakmıştı.
Sanki gök gürlüyor gibiydi fakat ses çok yakından gelmişti. Kara Yıldırım, Nicolasın yumruğundan ayrıldığı anda akıl almaz bir hızla Nicolasın önünde ki haydut grubuna çarptı. Elektrik akımı bir anda bedenlerini sarıp, tamamen kızarttı, çığlık atarak ölürken çıkarttıkları sesler kan dondurucuydu. Nicolasın acemi askerleri bir yana, her türlü katliamı yapmış olan haydutlar bile irkilmişti.
Kara Yıldırım yok olduğunda geride bedenleri kömüre dönmüş, tuttukları metal silahlar bile erimiş bir ceset yığını kaldı.
'HAHAHA...' Nicolas şeytanları bile korkutacak keyifli bir kahkaha attı, gözlerinin içi kararmıştı, bedeni kara yıldırımlarla sarılıydı ve 'MUHTEŞEM...' diye bağırdı, elini açtı ve işaret parmağını ona doğru koşan kılıç tutan hayduda çevirdi.
Adamın üstünde deri bir zırh vardı, saçları kötü kesilmişti ve yüzü çirkin bir sakalla kaplanmıştı.Dişleri sararmış, yüzü yara izleriyle doluydu. Nicolas parmağı ile onu işaret ettiği anda saçları bir anda elektriklendi ve havaya kalktı, kolunda ki kıllar bile yükselmiş bir anda elektrikle dolmuştu. Gözleri korkuyla bir anda büyüdü fakat Nicolas sadece şeytani bir gülümsemeyle ona bakıyordu.
Aynı anda işaret parmağından, ince bir ip kalınlığında bir yıldırım fırladı ve tam alnının ortasına çarptı. Haydudun gözleri şaşkınlık ve korkuyla açılmıştı fakat hızlıca gözleri ruhsuzlaştı ve boşluğa düştü. Geride tam alnının ortasında ufak bir delik kalmıştı, çevresi yanmış ve beynini delip, kafa tasından çıkmış yıldırımın izi. Bedeni boş bir çuval gibi yere düşerken Nicolas keyifliydi. Bu onun için olağan üstü bir test imkanı sağlayan eşsiz bir ortamdı. Hemen yumruğunu kara yıldırımla sardı ve neredeyse 2 metre yanına gelmiş olan mızrak tutan haydudun başına doğru savurdu.
Haydut, Nicolas onu fark etmediği için gülümsüyordu. Yarısı kararmış dişleri ve çirkin yüzü ile itici bir görüntüye sahipti. Nicolasın ona yumruk savurduğunu görünce afalladı, kaçacak bir yer aradı fakat Nicolasın yumruğu bir yıldırım gibi suratına çarptığı anda bir patlama bütün alanı kapladı.
'BOOM...' Nicolas şaşkınlıkla yumruğuna baktı, 'Kara Yıldırımları sıkıştırınca, temas anında patlıyor...' dedi eli hafif kararmıştı ve yüzeysel yanıklar vardı. Bu ona da zarar veren bir saldırıydı fakat Nicolas sadece gücünün ufak bir kısmını kullanmıştı. Yine de haydudun belden yukarısı sadece başına yumruk atmasına rağmen yok olmuş ve kalan kısmı etrafa dağılmıştı.
Sahne mide bulandırıcıydı, yanmış et kokusu çoktan alanı sarmıştı.
Bu esnada Dean, iki kılıcı ile adeta haydutların arasında dans ediyor gibiydi. Kılıcını her salladığında, kısık bir ejderha kükremesi duyuluyordu ve güçlü bir dalga anında haydutların bedenlerini işgal ediyordu. Bedenleri titriyor ardından içsel bir saldırı almış gibi patlıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasy#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...