Nicolasın sessizliği General Ivanı gergin hale getirirken Haydut Kralının içinde ki yaşama isteğini daha da güçlendiriyordu. Bu sessizlik onun her şeyi kabul etmesini sağlıyordu, Nicolas ne isterse kabul edecekti ancak bu şekilde hayatta kalabilirdi ve gelecekte faydalar sağlaya bilirdi. Her geçen saniye, kendisini Nicolasa katılmaya daha fazla ikna ediyordu ve bir noktadan sonra artık katılmak zorunda olduğuna ikna olmuştu sanki bu teklifi yapan kişi oydu.
Nicolas nihayet başını kaldırıp Haydut Kralına baktı ve , 'Uygulana bilir fakat sana nasıl güvene bilirim ? En kritik zamanda sana ve haydutlarına ihtiyacım olduğunda beni sırtımdan bıçaklamayacağına emin olamam. Bu sebeple ilk şartım beni efendin olarak kabul etmen ve ruhunu bana adaman.' dedi Nicolas.
Haydut Kralının gözleri anında büyüdü. Bir kişiye ruhunu adamak, onun hizmetkarı haline gelmek demekti. Yaşamı ve ölümü Nicolas tarafından belirlenecekti ve isyankar olduğu anda Nicolas tarafından hissedilecekti. Her zaman hayatı başkasının elinde olacaktı, eğer ölümü kabullendiği anda bu teklif gelseydi ölmeyi tercih ederdi fakat yaşama tutunmuşken artık her şeye açıktı.
Cevap vermek yerine yumruğunu tam göğsüne vurdu ve aynı anda bir ağız dolusu kan kustu fakat kanın içinde, kırmızı rengi maviye dönen bir damla kan vardı ve hızlıca Kan özünü Nicolasa sundu. Nicolasın yüzü tepkisizdi, kan özünü kabul etti ve üstüne kendi kan damlasını damlattıktan sonra Haydut Kralın gözleri siyah bir ışıkla kaplandı.
Bir an sonra, Nicolasa bakarken gözlerinde saygı belirdi ve 'Efendim...' Diyip başını eğdi. Nicolas ise aralarında ki bağı hissede biliyordu, bu bağ çok güçlü olmakla birlikte tamemen Nicolas tarafından kontrol edile bilirdi. Eğer ölmesini isterse ölürdü ve ona karşı isyan etmek istediği anda bunu anlardı. Arkasından iş çevirmesini engellemek için bu yöntem olmazsa olmazdı.
'Bu benim ilk koşulumdu. Sen ruhunu bana adamış olabilirsin ama haydutlar için bu geçerli değil, bu sebeple onların hepsine güvenemem. Bu sebeple sana bazı yardımlar yapıp, seni en azından Dünya Aziz haline getirmem gerekiyor. Bundan sonra sana bir şans vereceğim. Eğer kendini kanıtlarsan güvenimi kazanırsın.' dedi Nicolas.
General Ivan ve Haydut Kral titreyen ellerine hakim olamadı. Nicolas basit bir şeymiş gibi Dünya Aziz Aleminden bahsediyordu, bu aleme ulaşmak için kaç kişi yıllarca eğitim yapmış ve yine de başaramamıştı ? Büyük Üstat Alemi zirvesinde uzmanların sayısı milyonlarcaydı lakin Dünya Aziz Aleminde olanların sayısı çok azdı.
Yine de Nicolas rahat bir şekilde bunu söylüyordu, şaşırmamak mümkünmüydü fakat Nicolas endişeli değildi. Ruhunu adadıktan sonra Haydut Kral artık tamamen ona aitti, bir Aziz İmparator bile olsa hala Nicolasa bağlı olacaktı. Nicolas ruh adağını bırakmadığı sürece kurtulmasının tek yolu efsanevi Aziz Tanrı Alemine ulaşmaktı bununla birlikte eğer Nicolas Aziz Tanrı Alemine ulaşmamışsa ancak bu bağı boza bilirdi. Nicolas ondan güçlü olduğu sürece bu bağı Aziz Tanrı olsa bile bozması imkansızdı.
Yani tamamen Nicolasa aitti ve aklında isyan düşüncesi olursa Nicolas onu öldüre bilir ruhuna işkence edebilirdi. Bu bir köle olmaktan bile daha kötüydü...
'Efendim... Hayatım ve ölümüm ellerinizde, emredin ve ben yapmak için hayatımı ortaya koyayım.'Ruh adağının etkisi olmasa bile Dünya Aziz Alemine ulaşmak karşılığında yine Nicolasa itaat ederdi. Simya Birliği, Demirci Loncası gibi büyük güçler bu tarz tekliflerle sayısız uzman topluyordu. Onların bağları ruh adağı gibi güçlü olmasa da hala uzmanları kendilerine bağlıyorlardı. Haydut Kralı ağır bir bedel ödemişti fakat yaşı 50 den fazlaydı ve Dünya Aziz Alemine ulaşacak yeteneğe sahip olmadığını biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasía#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...