Anipta'nın gözleri yuvalarında dönüyordu, neler olduğunu hala anlamamıştı. 'Bu... Bu nasıl mümkün olabilir...' diye mırıldandı. Başını kaldırıp Nicolasın yüzüne baktı, yüzü ekşidi ve eliyle Nicolası işaret etti.
'Seni öldürdüm! Bundan eminim! Kanını hissettim, sesini duydum, kokunu aldım. Etini kesmenin verdiği hissi tattım! Kanının tadını aldım! Bu imkansız! Sen... Sen bunu nasıl yaptın?' dedi Anipta Nicolasın nasıl onu
Nicolas gülümsedi, istifini hiç bozmadan alaycı bir tonda konuştu. 'İlginç, bana delirmiş gibi geldin. Ben burada duruyordum ve sen kendi arkadaşlarına saldırmaya başladın...' dedi Nicolas elini kaldırdı ve işaret parmağı ile Anipta'nın arkasında duran cesetleri işaret etti. Anipta, Nicolasın eline baktı, parmağında duran üç yüzüğü gördü fakat bir tanesi sıradan görünüşe sahip bakır bir yüzüktü, diğeri Klan arması taşıyan bir yüzüktü ve sonuncusu pembe taşlı bir evlilik yüzüğüne benziyordu.
Onları görse bile hiç önemsemedi ve istemsiz bir şekilde Nicolasın gösterdiği noktaya baktığı anda birisi belden, diğeri ise tam ortadan ikiye ayrılmış iki cesedi gördü.
Bir an titredi, pişmanlıkla doldu ve o anda tanıdık bir ses duydu.
'Neden...' Anipta titredi, hemen başını çevirip Nicolasa baktı fakat Nicolas elini indirmiş alaycı bir şekilde gülümsüyordu ve bir anda tekrar aynı sesi duydu, bu sefer daha yakındı, adeta hemen arkasında.
Hemen başını çevirdi ve bir anda gövdesinin yarısı olmayan yarı kesik bir cüce ile karşı karşıya geldi. Bu arkadaşının sağ tarafıydı ve sadece öyle durunca bile akan kanı, beyninin yarısını ve etini, kemiğini hatta organlarını görüyordu.
'NEDEN BENİ ÖLDÜRDÜN! THOR SANA LANET ETSİN!' yarı cesedin tek kolu bir anda Anipta'nın kolunu yakaladı ve Anipta inanılmaz bir sıcaklık hissetti. Koluna baktığında siyah yıldırımların kolunda dolaştığını gördü.
Acıyla kükredi.
'BIRAK BENİ...' ve aynı anda cesede bir tekme atıp bir kaç adım geri çekildi fakat kolu hala yıldırımlarla kaplıydı ve yıldırımlar giderek bedeninin üst tarafına yayılıyordu.
'AGHHHHHH!' Anipta acıyla inledi, bu acı sahte olamazdı, etinin yanarken çıkarttığı kokuyu, acıyı, kanının kaynamasını hissediyordu. Görüyordu her şey gözlerinin önünde gerçekleşiyordu.
Kara Yıldırımları yok etmek için enerjisini kullandı fakat kara yıldırımlar bir anda daha da büyüdü ve ayağına sıçradı. 'AGHHH...' Anipta acı dolu bir çığlık attı, gözleri korkuyla doldu.
'ÖLECEĞİM... BU THORUN LANETİ... BENİ LANETLEDİ...' dedi tereddüt bile etmeden baltasını savurdu ve kolunu bedeninden ayırdı fakat kara yıldırımlar ayağına da sıçramıştı.
Zemine düşen kolun çıkarttığı sesi duydu, hemen titredi, kan akmaya başladı. Acıyla yüzü büzüştü fakat kara yıldırımların acısıyla kıyaslandığında bu acı hiç bir şeydi. Bacağına baktı, kara yıldırımlar yayılıyordu ve o anda uzakta ki belden kesilmiş cücenin başı yavaşça hareket etti, gözlerinin içi adeta cehennem kuyusuydu. Titredi ve korkuyla cesedin gözlerinden gözlerini çekti.
Dişlerini sıkıp baltasını ayağına savurdu. Depolama yüzüğünden bir uçuş hazinesi çıkarttığı gibi yerden havalandı. Araya mesafe koymak istedi fakat ceset bir anda önünde belirdi. O kadar hızlıydı ki, yaklaştığını bile görememişti.
'BIRAK PEŞİMİ!' diye kükredi Anipta, ölüm korkusuyla hemen kaçmaya başladı fakat kopuk ceset parçaları havaya fırladı ve bir anda etrafını çevirdi. Anipta korkuyla tanıdık yüzlere baktı, 'NEDEN? NEDEN BİZİ ÖLDÜRDÜN! ODİN SANA LANET ETSİN!!!' İkiye ayrılmış ceset, aynı anda konuştu, iki noktadan gelen ses ile Anipta hemen kaçmak için hamle yaptı fakat arkasını döndüğü anda devasa siyah bir kurt önünde belirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasia#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...