Nicolas ve Akhan konağın avlusuna süzülerek indi. Etrafta kimse yoktu, hava açık ve rüzgar yavaş esiyordu. Yaprakların rüzgarla titreyişi, toprağın huzur veren kokusu burunlarına dolduğunda ikisinin yüzünde de rahatlama ifadesi belirdi.
Birbirine bakıp gülümsediler ve bir kaç adım uzakta ki masaya yürüdüler.
Oturduktan sonra Nicolas derin bir iç çekti ve Akhana baktı.
'Neden bana yardım ediyorsun?' dedi sakin bir şekilde.
'Kendi planlarım var.' dedi Akhan rahat tavrını koruyarak. Şuan ikisi de yüz yıllarca yaşamış, yaşlı yetiştiriciler gibi görünüyordu. Yaşları ile, davranışları arasında büyük fark vardı.
'Bu planlarda benim yerim ne?' dedi Nicolas sakin bir şekilde. Akhan elini kaldırdı ve gölgesini işaret etti.
'Burası...' dedi. Nicolas duraksadı sonra gülümsedi. 'İronik...' dedi. Akhan beklenmedik cevap karşısında afalladı, 'Ne demek istedin ?' .
'Jocop isimli bir adamım var ve aynı senin gibi ona benim karanlık yüzüm olması gerektiğini söylemiştim. Bana böyle bir teklifin gelmesi komik.' dedi Nicolas gülümsedi. Akhan aynı şekilde gülümsedi.
'Neden sana ihtiyacım olduğunu sormayacak mısın ?' dedi Akhan. 'Soracağım...' dedi Nicolas, kahin olmadığı için sebebini öğrenmesi gerekiyordu.
'Önce kimsenin bizi dinlememesini sağlamalıyım.' dedi Akhan ve ruhsal algısını yayarak bir bariyer oluşturdu ve konuşmaya başladı.
'Biliyorsun, beni buraya getiren tarikatın bir yaşlısıydı.' dedi Akhan. Nicolas başını salladı, zaten bildiği bir şeydi.
'Fakat beni yok üzerinde gördüğü için buraya getirmedi. Ben, daha doğrusu bu bedenin önce ki sahibi Tarikat için önemli birisiydi. Daha açık olmak gerekirse onun adı Jin Pi Yang idi.' dedi Akhan. Nicolas önce tepki vermedi fakat hemen ardından gözleri büyüdü.
'JİN?' dedi şaşkınlıkla.
'Evet, Cennet Sütünunda ki ilk sırada ki dahi, ayrıca ilk patriğin soy ismi. Kısaca, bu bedenin ölen sahibi aslında Jin Pi Yang yanı Tarikatın Patriğinin torununun oğlu, soyun tek devamı fakat öldürüldü.'
Nicolas sarsıldı, bu beklenmedik bir bilgiydi eğer ilk patriğin soyu hala hayattaysa, bunun anlamı bir Devanın kanı Akhanın damarlarında dolaşıyordu ayrıca bu soydan bir çok dahi çıkmıştı. Akhanın ruhsal gücünün neden bu kadar yüksek olduğunu anlamak zor değildi. O bir Devanın soyundan geliyordu, kan hattı inanılmaz derecede güçlü olmalıydı. Tarikatın geleceği olarak görülmesi garip değildi.
'Fakat neden ? Neden bedenin sahibi öldü, ayrıca klanının da öldüğünü söyledin.' dedi Nicolas şaşkınlıkla. Akhan iç çekti, 'Anlaması zor ama kısaca söylemek gerekirse. Tarikatın sadece Büyük Yaşlıları ve Patriği soyun devam ettiğini biliyordu ve onlarda sürekli izleniyor bu sebeple Jin Pi Yang tarikattan uzak, dış dünyada kimsenin bilmediği bir yerde yaşadı. Ufak bir dağ bölgesini yöneten klandı.
Zamanı gelene kadar yani 16 yaşına gelene kadar Tarikat Jin pi Yanga hiç yaklaşmayacaktı, onlara yardım etmeyecekti. Sırf dikkat çekmemek ve hayatlarını tehlikeye atmamak için. Fakat beklenmedik bir şey oldu ve düşman bir klan ani gece baskını ile klana saldırdı. Herkesi öldürdü, Jin Pi Yang kaçmayı başardı fakat ruhsal saldırı almıştı ve ağır yaralanmıştı.
Ölmek üzereyken ben bedenine girdim, ruhumun varlığı ruhunu tamir etti ve ruhlarımız kaynaştı. Onun anılarını, hayallerini ve duygularını aldım. İntikam istedim ve bu arayış Deva kanımı uyandırdı. Ortaya çıkan güç Tarikat tarafından hissedildi ve beni almaya geldiler fakat intikamımı alana kadar geri dönmeyeceğime yemin etmiştim. Jin Pi Yang, Tarikat Patriğinin soyundan olduğunu biliyordu ve tarikat gelince bu sebeple şaşırmadım. Onun hayallerini ve inançlarını aldığım içinde bu hayat bana çokta garip gelmedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasía#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...