Göz açıp kapayıncaya kadar 1 hafta daha geçti. Nicolasın ilgisi planlarına yoğunlaşmıştı, aynı anda bir çok farklı plan idare etmek olağan üstü zihinsel bir yorgunluk ve duygusal bunalım verse bile Nicolas yolunu kendi seçmişti bu yüzden şikayet etmiyordu.
Kağıt üstünde veya düşününce her şey sorunsuz ilerleyecekmiş gibi görünse de Nicolas durumun böyle olmadığını kısa süre içerisinde anlamıştı.
İlk patlak Haydut Kralının, Nicolasın emirleri ile diğer haydut birliklerine saldırmasıyla gerçekleşti. Nicolasın ön görüsüne göre Haydut Birlikleri her zaman ayrı kalacak gibiydi fakat Haydut Kralının gücü karşısında, ona katılmaya isteksiz olanlar kendi aralarında birlikler oluşturmaya başladı. Sayı bakımından Haydut Kralı Dante'nin 800 bin kişiyi aşan haydut ordusuyla kıyaslanamazlardı belki ama Haydut Kralı Dante her seferinde saldıran taraf oluyordu ve savunan taraf haliyle büyük avantaja sahipti.
Nicolası rahatsız eden ise savaşlar değildi, bu savaşlarda ölen kişileri de umursamıyordu sadece ilerleyiş hızının yavaşlaması onu rahatsız ediyordu.
Bunun yanında bazı kaçakçılık güzergahları muhalif haydutlar tarafından ele geçirilmişti. Fei Klanı toprakları güvendeydi fakat diğer topraklarda ki kaçakçılık yolu için aynısını söylemek mümkün değildi.
Nicolas 2 hafta içinde yolların kontrolünün sağlamlaştırılmasını istemişti lakin 1 hafta sonra, söylediği güne kıyasla çok daha düzensiz ve tekinsizdi. Nicolas Haydut Kralı Danteye baskı yapıyordu ve Haydut Kralı Dante de elinden geleni yapmaya çalışıyordu fakat hareket alanı dağlardı. Büyülü Yaratıkların yaşadığı, düz arazinin olmadığı dağlar. Bu dağlarda devasa bir orduyla ilerlemek için çok az yer vardı haliyle geçiş yollarından düşman veya dost eşit sayıda haydut geçebiliyordu ve bir savunma durumunda uzun süre takılıp kalıyorlardı.
Nicolas çareyi askeri bilgisi yüksek olan eski subaylarından bir kaçını Haydut Kralı Dante'nin yanına yollamakta bulmuştu.
Bunun hemen ardından ise Jacop simsarlardan ciddi bir tepki ile karşılaşmıştı ve Nicolasın emirlerini takip ederek Simsarların arasında en çok sesi çıkan ve diğerlerine cesaret vereni öldürtmüştü fakat bu daha büyük problemlere sebep olmuştu.
Bu Simsar aslında Fei Klanı topraklarında ki en büyük maden şirketlerinden birisinin başkanının kuzeniydi ve Jacop'u bulmak için Fei Klanına kadar herkesi seferber etmeye niyetliydi. Jacop'un casus ağı hızlıca bilgiye ulaşmış olsa bile başkan iyi korunuyordu.
Nicolas Fei Klanına haberlerin gitmesi halinde durumun zorlaşacağını biliyordu, klan fazla dürüsttü ve kesinlikle bu konuya el atarlardı hatta bunu ibretlik bir olaya bile çevirmek isteye bilirlerdi bu sebeple Nicolas bu işi halledebilecek tek kişiye yani kendisine güvenmekten başka çaresi yoktu.
Bir gece Kuzgun Kasabasından ayrılmıştı ve sonra ki gün şafakta yorgun bir şekilde geri dönmüştü. Görünürde yürüyüşe çıkmış gibiydi fakat aslında bazı problemleri kökünden halletmişti.
Küçük veya bir çok problem sürekli ortaya çıkarken Nicolasın başını ağırtmayan tek bilen Kuzgun Ordusuydu.
Kuzgun Kasabasını neredeyse tamamen kontrol altına almış ve herkesi sindirmişti. Jacop hızlıca organize olmuştu, kasabanın içinde büyük işler yapmıştı. Bir çok patronsuz kalmış çete üyesini, suç örgütü üyesini işe almıştı.
Güven sadece yüksek konumlarda aradığı bir özellikti, ahlaksız kişilerin güvenmek zaten mümkün değildi.
8.Günde Nicolas, Albertin seçtiği personellerin tam listesini aldı, her personel tam olarak kayıt edilmişti ve aile adından önce ki işlerine kadar her şey kayıt altındaydı bununla birlikte Jacop tarafından hepsinin geçmişi araştırılmıştı. Herkes temiz değildi fakat Albert Hüküm Büyüsünün etkilerini göstermek istermişçesine hangi kriterlere göre personel seçtiğini açıklamıştı. Nicolas memnun bir şekilde seçilen her ismi onayladıktan sonra Global Corp. Resmi olarak çalışmaya başladı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasy#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...