Jacop düşünme zahmetine bile girmemişti, bir umut olduğu sürece kardeşinin hayatını kurtarmak istiyordu. Nicolasın kardeşinin hayatını kurtara bilecek olması onun özgürlüğü karşılığında önemsizdi.
Jacop'un geride kalan tek ailesi kardeşiydi, bu güne kadar yaptığı her şeyi onun hayatını biraz uzatmak için yapmıştı. Zengindi çünkü kardeşinin hayatını uzatmak istiyorsa pahalı haplara yüksek seviyeli şifalı bitkilere ve doktorlara ihtiyacı vardı.
'Genç Efendi, lütfen şimdi söyleyin... Kardeşimi...' dedi Nicolas Jacop'un heyecanlanmasına ve umutlanmasına izin verdi, 'Yapabilirim... Bu benim için mümkün fakat bir servete mal olacak üstelik sadece kardeşin değil. Sende hastasın.' dedi Nicolas.
Jacop hemen gülümsedi fakat gülümsemesi kardeşinin kurtulacak olmasından dolayıydı.
'Ben her şeyimi verebilirim, bütün servetimi, neyim varsa hepsi sizin olsun. Kardeşim yaşadığı sürece önemli değil.' dedi Jacop.
'Söylediğim gibi sadece özgürlüğünüzü istiyorum. Bana Ruh Adağı yapın böylece hizmetime girin, kardeşinizi ve sizi iyileştireceğim Bay Jacop.' dedi Nicolas.
Jacop duraksadı, Ruh Adağını beklemiyordu fakat duraksaması 2 saniye sürdü, kardeşinin solgun yüzüne baktıktan sonra. Yumruğunu sıktı ve göğsüne vurdu. Aynı anda bir avuç kan kustu ve kanın ortasında bir damla mavi ile kırmızı renkli kan damlası vardı. Kanı saygıyla Nicolasa sundu.
Nicolas kanı kabul etti ve aynı anda Jacop'un bedeni siyah ışık yaydı ve hemen söndü. Önce kardeşini iyileştirmesini isteye bilirdi fakat şu durumda bu anlamsızdı. Nicolas bir oyun çevirecek olsa her şey elindeydi, hayatları bile. Kardeşini öldürmekle tehdit ederek zaten istediğini alabilirdi fakat hayatını kurtarmayı teklif etmişti.
Bedeli ağır olsa bile Jacop minnet ile doldu.
Nicolas ile Jacop arasında belirgin bir bağ oluşmuştu, bu bağ bir efendi ile kölenin bağından bile güçlüydü ayrıca bu bağ sayesinde Nicolas, Jacop ile zihinsel iletişim kurabilirdi.
Bunu Haydut Kralı ile ruh adağı yaptığında da hissetmişti.
'Efendim...' Jacop hemen elini göğsüne koyup eğilirken kardeşi neler olduğunu anlayamamıştı. Görünürde 10 yaşında birisi gibiydi fakat gerçekte zihin yaşı 2 den fazla değildi hastalığı beynini ele geçirmişti. Konuşma yetisini elinden almıştı.
Jacop ile aynı hastalığa sahip olsalar bile, çocukta hastalık çok daha güçlüydü. Jacop bir şekilde etkileri bastırmıştı fakat belirtiler hala duruyordu.
'Bana hizmet etmeyi kabul ettiğine göre, sözümü tutacağım.' dedi Nicolas. Elini salladı ve bir hap anında elinde belirdi. Bir bilye büyüklüğünde ki hapın rengi saf beyazdı. Bir inci gibi görünüyordu. Nicolasın Sagu İmparatorluğu hazinesinden çıkarttığı bir tıbbi haptı. Kusursuz Seviye hapın etkileri de olağan üstüydü. Herhangi bir hastalığı anında yok ede bilirdi ve kullanan kişiyi iyileştirmekle kalmaz bir daha hastalanmamasını sağlardı. Aziz Enerjisi bakımından fakirdi fakat tıbbi kuvveti olağan üstüydü.
Nicolasın, hazinede dikkatini çeken bir kaç haptan birisiydi fakat her derde deva olduğunu söylemek mümkün değildi. Sadece hastalıklara karşı işe yarıyordu, zehirlere veya ruh yaralanmalarına karşı anlamsızdı hatta kılıç ve diğer silahlarla açılan yaralarda da kullanışsızdı.
Buna karşın, hastalıklar çok daha mikro ölçekli yaşanırdı ve bazıları zehirler gibi panzehiri olan şeyler değildi. Bir Aziz Tanrı Alemi bile, hastalık yüzünden öle bilirdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasy#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...