Elçi gülümseyerek Nicolasa bakıyordu, diğeri de görüş alanındaydı lakin sanki onları hiç görmemiş gibiydi. Nicolas bunu fark ettiğinde sadece sessiz bir şekilde iç çekti. Elçi için bakmaya değer olmayan herkes görünmez gibiydi. Yetiştirici dünyası çok zalimdi.
Nicolas yanında ki kişileri Elçiye tanıştırmadı, tanıştırsa bile onları hatırlamayacaktı bu sebeple sadece Lea'nın elini tuttu. Elçinin kaşları hafif çatıldı, gözlerinde ki bakış sertleşti. 'Bu çocuk...' dedi sert bir şekilde kendi kendisine. Nicolas bu değişimi fark etmişti fakat umursamadı. Lea onun için her şeyden daha önemliydi, bir dahiyse yada tarikata katılacaksa bile ne olmuş ?
O aşkına sahip çıkan birisiydi, eğer çıkarları için sevdiğinden vazgeçse nasıl birisi olurdu ?
'Hazırız Kıdemli.' dedi Nicolas. arkasından diğerleri onu takip ediyordu. Herkes Elçiye bakarken baskı altında hissetmişti ve onunla göz teması kurmaya korkuyorlardı. Bu garip değildi, sonuçta Elçi oldukça güçlüydü.
'O zaman gidelim.' dedi Elçi, depolama yüzüğünden bir tılsım çıkarttı ve onu havaya fırlattı. Aynı anda tılsım sarı bir ışık yaymaya başladı ve hemen ardından 5 metre karelik alanı kaplayan gri renkli bir portal açıldı. Nicolas şaşkınlıkla portala bakıyordu, ister istemez hayran olmuştu.
'Bu geçittir. İçeri girin.' dedi Elçi ilk defa diğerlerini de kast ederek konuşmuştu. Nicolas gülümseyerek başını salladıktan sonra gri alana doğru yürüdü ve önünde durdu, Lea bile dikkatle gri alana bakıyordu. Nicolas bir süre inceledikten sonra adım attı ve bir anda bedeninin garip bir güçle sarıldığını hissetti ve bir an sonra bam başka bir yerde ortaya çıkmıştı.
Gözleri bir anda genişledi, şaşkınlıkla önünde uzanan manzaraya baktı. Binlerce, on binlerce konak vardı, devasa bir şehir gibiydi. Her yerde insanlar vardı, havada uçan büyülü yaratıklar ve insanlar, insan şeklinde olan büyülü yaratıklar. Göz alabildiğine uzanan düz bir arazi, dokuz tane gökyüzünü delercesine uzanan kule. Bir çok yapı, antrenman alanları, kolezyumlar büyük binalar ve daha sayısız şey. Burası beklediğinden çok daha kalabalıktı ve daha tamamını bile görmemişti.
Çok büyüktü, o kadar büyüktü ki Nicolas buranın bir Akademi olduğuna inanamadı.
En önemlisi ise, bu alandan bir çok farklı enerji hissediyordu. Özellikle dokuz kule tamamen farklı türde enerjilere sahipti. Şeytani Enerji, İlahi Enerji ilk dikkatini çekenler olmuştu. Şeytani Enerji yayan kule tamamen siyah renkliyken, dokuzuncu sıradaydı ve birinci sırada ki tamamen beyaz renkli kule inanılmaz miktarda İlahi Enerjiye sahipti.
Sadece bu değildi, ayrıca bu alanda yoğun miktarda Aziz Enerji vardı. Geldiği yerden en az 10 kat daha yoğundu, havada şifalı bitki kokusu vardı, rahatlatıcı ve arındırıcıydı.
Nicolasın arkasından gelenlerde aynı Nicolas gibi aptallamıştı, hepsi şaşkınlıkla bu manzarayı izliyordu. Nicolas diğerlerine kıyasla daha yüksek statüye sahipti, daha büyük alanlar ve daha büyük zenginlikler görmüştü. İki hayat yaşamıştı sonuçta lakin hiç bir şey şuan gördükleriyle kıyaslanamazdı. O bile şaşırmışken diğerlerinin durumu anlaşıla bilirdi.
'Ne büyük bir yer...' dedi Axel yutkunarak.
Nicolas derin bir nefes aldı, aldığı nefes bile daha farklıydı. Sadece hayran olabilmişti. O sırada arkasına baktı fakat hala Elçinin gelmediğini fark etti ve o esnada uzaktan uçarak birisi onlara yaklaştı.
Yaklaşık 40 yaşlarında olan siyah saçlı bir adamdı, boyu oldukça kısaydı ve uzun siyah sakalları vardı. 'Bu bir cüce mi?' dedi Nicolas gördüklerine inanamadı. Cüceleri daha önce görmüştü fakat hiç bu kadar güçlüsünü görmemişti.
![](https://img.wattpad.com/cover/156633054-288-k770283.jpg)
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasi#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...