Nicolas ailesi tarafından dışlandığını hissetmişti. Hala aklında üstün başarısı ve aldığı tepki varken nasıl başarısından dolayı mutlu hissede bilirdi. Bu onun için yarı yıkım sayılırdı fakat herkesin kalbini kazanan Lea varken ne kadar mutsuz olabilirdi ki.
Nicolas duraksadı ve Lea ya baktı. Lea dudaklarını yaladı ve derin bir iç çektikten sonra döndü ve hızlı adımlarla odaya gitti.
Nicolas ne diyeceğini bilemedi hızlıca kıyafetlerini giyip, bütün bu süre boyunca görünmezmiş gibi duvarın dibinde baygın olan Albert'i ayıltmak için bir tas su aldı ve yüzüne döktü.
Albert anında ayağa fırladı ve 'GENÇ EFENDİ...' diye bağırdı. Nicolası karşısında görünce duraksadı, şaşkınlıkla ona baktı ve dikkatlice inceledi.
'Genç efendi siz...' dedi Albert. Nicolas gülümseyerek 'Ben iyiyim. Söyledikleri mi yaptın mı ?' dedi Nicolas hızlıca.
'Uhh.. Şey, evet genç efendi. Atınızı hazırlattım.' dedi Albert. Nicolas başını salladı, 'Bu günlük dinlene bilirsin. Benim yokluğumda Lea ile ilgilenmesi için birisini ayarla fakat Alut olmasın.' dedi Nicolas.
'Emredersiniz Genç efendi fakat nereye gideceksiniz ?' dedi Albert genelde sormazdı fakat Nicolas korumaları olmadan hiç klandan ayrılmazdı.
'Büyü Dağlarına...' dedi Nicolas ve daha fazla konuşmadı, odasına yürüdü ve kapıyı açıp odaya girdi. Lea yatağın üstünde, bir çok kıyafet arasından giymek için uygun bir tane bakıyordu. Akira ve Hanry ile buluşacağı için biraz heyecanlı gibiydi. Nicolasın odaya girmesiyle, ona baktı, gülümsedi ve tekrar işine odaklandı.
Nicolas sessizce bir köşede Lea'nın hazırlanmasını bekledi. Siyah kıyafetlere karşı Lea'nın açık bir zaafı vardı ve üstünde siyah renkli eteğinde kırmızı renkli ateş kelebekleri olan bir Qi Pao girdi.
'Hazırım...' dedi Nicolasa bakıp. Nicolas zaten giyinme sürecini izlemiş olsa da bir defa daha baştan aşağı Lea'yı süzdü. Lea en ufak rahatsız hissetmedi hatta etrafında bir tur dönerek Qi Pao'nun bütün detaylarını Nicolasa gösterdi.
'Nasıl görünüyorum ?' Lea hevesle sordu. Nicolas bu soruya verilecek sayısız cevap biliyor olsa da en basit olanını seçti. 'Muhteşem... Bu şekilde şehre gidecek olsan, şehirde ki Qi Pao satışları patlamış olurdu.' dedi Nicolas. Lea kıkırdadı ve hızlıca Nicolasın koluna girdi.
'Annemi ve babamı bekletmeyelim.' dedi Nicolas hala Lea'nın bu kadar hızlı ailesini sahiplenmesine anlam verememişti fakat sahiplenmiş olması Nicolas için yeterliydi. Lea derinliklerinde bir canavar saklıyordu ve açıkça sempatik ve saf bir kız gibi görünse de gözlerinin içinde vahşilik vardı.
'Seni çok sevmişler gibi görünüyor.' dedi Nicolas iç çekerek söyledi. Babasının ona attığı bakış ile Lea ya attığı bakışı kıyaslayınca kendisini üvey evlat gibi hissetmişti.
'Bende onları çok sevdim. Çok sıcaklar... Bir aile galiba böyle oluyor.' dedi Lea. Nicolas, Lea ya baktı. Yüzünde ki gülümseme, gözünde ki parıltı sahte değildi. Gerçekten bir aile olmak istiyor gibiydi ve Nicolas onun hayallerini yıkmak istemedi.
Klan ikisinin evlenmesine hiç bir surette izin vermezdi. Sadece klan değil, Kraliyet ailesine kan bağıyla bağlı olduğu için Fai Krallığı bile bu evliliği onaylamazdı ve aristokratlar bile kabul etmezdi. Kutsal Kilise bile itiraz edecekti zira Fei Klanının veliahtı eski bir köleyle hiç bir surette evlenemezdi. Elbette Nicolasın hiç birisi umurunda değildi, istedikten sonra kralı gelse umurunda değildi. Yine de bu sürecin kolay olacağı anlamına gelmiyordu, hele ki Fei Klanı açısından.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasia#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...