Nicolasın odadan çıkmasıyla birlikte dokuz çırak hareketsiz bir şekilde oturdu. Hepsi düşünceli görünüyordu ve o sırada uzun saçlı bir kız yavaşça ayağa kalktı.
'Ustaya her şeyimi borçluyum, o bana bir fırsat verdi fakat beni köyümden getirtti, bana temelleri öğretti. Bundan sonra Simya Birliğinde kendi başıma yüksele bilirim. Ben ömrümü kimse için harcamak istemiyorum.' dedi kız. Kendisini açıklama ihtiyacı hissetmişti, biraz suçluluk duyuyordu fakat hayatını kimsenin eline bırakmak istemiyordu.
Kızın sözleri, adeta şüpheli olan bir kaç kişiyi yıldırım gibi vurmuştu. Hepsinin gözlerinde bir miktar suçluluk fakat güven oluştu.
'Bende aynı düşünüyorum. Ustaya çok şey borçluyum ve ona inanıyorum fakat o da benim yaşımda. Eğer o yapabiliyorsa bende yapabilirim. Bende ayrılacağım.' dedi. Orta uzunlukta siyah saçları omzuna düşen çocuk kendinden emin bir şekilde söyledi.
'Bende...' dedi başka bir kız ayağa kalktı, yüzünde bir gülümseme vardı. Suçluluktan çok kendisine güven duyuyor gibiydi.
'O sadece 16 yaşında, bir Üstat olmuş olması olağan üstü ama zaten bize kendi temellerini öğretti. Eğer dört şartını yerine getirirsem önümde hiç bir engel olmayacak. Bunu kendisi söyledi, bende ayrılacağım.' bir anda dokuz çırağın üç tanesi ayrılmaya karar vermişti üstelik Nicolas odadan çıkalı daha 10 dakika bile olmamıştı.
O sırada hevesli çırak yavaşça ayağa kalktı, 'Kendinizden utanmalısınız, ustanın size verdiklerini aldınız ve şimdi ayrılıyorsunuz! Sadakat duygunuz yok!' dedi sert bir şekilde.
Ayağa kalkan üç çırağın kaşları çatıldı ve suçlayıcı bir şekilde hevesli çırağa baktı.
'Aramızda ailesi en kötü durumda olan sensin Lamar. Baban bir çoban, annen ise bir temizlikçi, dokuz kardeşsiniz ve başka hiç bir akrabanız yok. Ustanın söylediklerini duymadın mı? Onunla devam edersek o ne isterse onu yapacağız, sen ustayı takip ederken ailene nasıl para göndermeyi düşünüyorsun ?' Kız suçlayıcı bir şekilde konuştu hatta gözlerinde küçümseme, sözlerinde aşağılama vardı. Özellikle ailesinin ne kadar kötü durumda olduğundan bahsetmişti.
Bu odada ki dokuz kişi arasında arka plan bakımından en kötü durumda olan Lamar dan başkası değildi.
Diğer sekiz kişi de köylerde yaşıyordu fakat onların aileleri çok daha varlıklıydı, yinede bu varlık seviyesi bir çobanın servetine göreydi.
Lamar dişlerini sıktı, yumruklarını sıkıp sert bir şekilde söyledi.
'Usta bize geleceği vaad ediyor fakat siz aptalca hırslar peşinde koşuyorsunuz, usta size bir dağın kenarını gösterdi ve siz dağa sahip olduğunuzu sanıyorsunuz! Evet babam bir çoban ve dokuz kardeşim var fakat ben benim ve onlarda onlar! Ben kendi yolumu takip edeceğim, ben az yersem onlara az gönderirim, çok yersem çok gönderirim! Sizin gibi nankörlük etmeyeceğim!' Lamer cümlesini bağırarak ayağa kalkmış üç çırağı işaret ederek tamamladı.
O esnada beklenmedik bir şekilde iki çırak daha ayağa kalktı, neredeyse aynı anda iç çektiler. İkisi de erkekti ve yaşları 15 di.
'Ben ayrılmaya karar verdim. Simya Birliğinde geleceğim daha iyi olacak, daha saygın durumda olacağım. Toplumda statüm daha yüksek olacak, bir odada kısılı kalmak istemiyorum.'
'Bende...' İkisi de aynı şekilde karşılık verdi.
Sayı 3 ten 5 e çıkmıştı. Dokuz çırak arasında çoktan 5 kişi ayrılmayı seçmişken Lamar öfkeyle diğerlerine baktı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kaderimi Kendim Yazarım! (1.Kitap-Geçmişin Pişmanlığı)
Fantasi#1 Fantastik 'Herkes zirveye tırmanırken ben zirveden düştüm. Herkes çalışırken ben sadece eğlendim. Herkes ter dökerken, ben sadece güldüm. Şimdi, orduda sıradan bir kaptan oldum. Hayat bana acımasız davranmadı, kaderimi kendim yazdım! Bir defa dah...