Hayaliyle Yaşamak

1.5K 75 8
                                    

Tam 1 hafta gecmisti olayin üstünden . Herkes Karaca'yi ariyordu. En başta da Azer . Ama nerde oldugunu bilen ya da gören yoktu. Umutlar tükenmişti. Koçovalılarla Kurtuluşlar tekrar düşman olmuşlardi. Herkes Azer'i suçluyordu evinde kalan misafiri kollayamadı diye. Azer iyice çökmüs ayakta duramayacak kadar güçsüzleşmişti. İşte herkes o zaman anlamıştı aralarında bir şeyler olduğunu . Ama kimse onların Azer'in Karaca'yi aldatmasıyla kendini uçurumdan attığını bilmiyordu. O gün Karaca'nin uçurumda kendini birakmasından sonra oradan gecen bir çocuk Karaca'nın rüzgardan uçusup orda bir taşa takilan fularını bulmuştu. Aliço herkese Karaca'nın fotografını dagıtmıştı. O fotograftaki fular cocugun elinde tuttugu fulardi. Koşarak mahalleye gitti ve Koçovaliların kahvehanesine gidip fuları gösterdi. Herkes uçuruma geldiğinde intihar ettigini anlamişlardı. Bundan sonra ekipler arama yapmaya başlamişti ama nafile Karaca hala ortada yoktu. Suyun soğuklugundan ve havanin bozuk olmasindan ekipler suda çok kalamıyorlardı. Kızıni kaybeden Selim herkese karşı öfke kusuyordu. Olaylardan haberi olan Azer daha fazla kendini suclamaya başlamıştı. Odasina çıkıp eline silahıni aldı ve kafasiya dayadı.

"Sen yoksan ben de yokum , sana geliyorum kara gözlüm bekle beni "

Silah patlamıştı. Fadik korkarak yukarıya koşmuştu. Yilmaz abisini son anda kurtarmıştı. Azer daha fazla kendini tutamayıp Yılmaz'ın dizlerinde ağlıyordu. Fadik kapının köşesine çökmüş  birkac günde çok sevmiş oldugu  kız için gözyası döküyordu. Yılmaz abisinin haykırmasıyla dayanamamış gözyaşlarını bırakmıştı.

"Karacaaaaaa"

Günler , haftalar gecmişti. Herkes için toparlanmak çok zordu. Ama hayat bir şekilde devam ediyordu. Azer Karaca'nin odasinin kapısına gidip gidip duruyordu ama içeri giremiyordu. Karaca'yi aldatip aldatmadıgıni hala hatirlamıyordu. İçinde hep bir pişmanlık hep bir suçluluk duygusu olarak günlerini geciriyordu. Yasamak istemiyordu. Kendini ne kadar öldürmeyi denese de  hep bir şey engel oluyordu. Bir gün yine Azer Karaca'nin odasinin kapısına oturmuş o odadaymiş gibi konuşuyordu.

"Karaca seni çok özledim , affet beni yanina gelmeme izin ver . Sensiz yapamiyorum lütfen beni bırakma , çok özür dilerim , seni seviyorum.

"Git Azer , seni affetmeyecegim "

"Karaca ,güzelim . Çok özledim saclarini , gözlerini , ellerini , kokunu , dudaklarini her şeyini . Lütfen gel , nolur gel "

"Gelemem , gelmeyecegim "

Yilmaz abisine yavasca yaklasip kolundan tutup kaldirdi.

"Bırak Yilmaz , Karaca'yla konusuyorum "

"Gel abim "

"Yilmaz özledim onu çok ozledim "

"Biliyorum abi gel hadi "

Yilmaz abisini kendine getirmeye calısıyordu her gün . İşler onun üstüne kalmisti. Ama o da Karaca'yi düsünmeden edemiyordu. Abisinden habersiz birkac adama görev vermişti Karaca'yi aramalari için. Ama o da her aksam aldıgi olumsuz yanitlarla iyice umudunu kaybediyordu. Azer hava almak için dısari çıkmıştı . Arabaya bir deniz kenarina çekti. Arka koltukta gördügü kişiyle gülümsedi.

"Karaca , geldin "

"Geldim "

"Hep kal hiç gitme "

"Kalamam "

"Söz bırakmıcam ellerini bir daha gitmicem senden "

"Hadi Azer kapat gözlerini "

"Olmaz gidersin "

Karaca gülümsedi. Ellerini yavasça Azer'in gözlerine dogru uzatti. Gözlerini kapattı. Elleri yanaklarina gidip gamzelerini sevdi. Azer en huzurlu anlarindan birindeydi.  Gözlerini açtıginda kahrolacagini biliyordu. Uzunca bir süre açamadı. Açtıgındaysa gözyaslarını bıraktı hemen.

Kocovalilarda da durum ayniydi . Sevgilerini ne kadar gösteremeselerde onlarda çok üzülmüştü. Saadet ve damla her gün ağlıyordu. Gozleri dolan erkekler odalara kacısiyorlardi.Koçovali olup onlarla yaşamayan Akın'ın da her şeyden haberi vardi. Ruhsuz bir insan olarak gözükse de o da destek olmak için Koçova malikanesine gelmişti. Kimse kızmamıştı. Herkes toparlanmak için birbirine ihtiyac duyuyordu. Çalan telefonla ev halki irkilmişti. Telefonu acan Akın'dı. Zar zor bir ceset bulundugunu soylemişti. Yere cökerek ağlamaya basladi bunca zamandir zevgi gostermeyen anne ve kapıdan Akin'ın dediklerini duyan baba da kendini bırakmıştı. Salih hizlıc evden çıkmış hastaneye dogru gidiyordu. Morg giden doktoru takip etmeye calısıyordu ama ayaklari geri geri gidiyordu. Arkasindan omzuna dokunan elle geriye döndü.

"Ben yaparım " dedi Selim ağlayan gözlerle. İceri girdi doktor yavaşça kizin üstünden örtüyü kaldırdığında bir bağırış çıktı adamın dudaklarından. Salih'in evden cıkarken haber verdigi Azer hemen hastaneyr gelmişti. Tam Selim'in bagırmasıyla morgun oldugu yere gelen Azer bütün umutlarini kaybetmişti. O olmasin diye dualar ediyordu gelirken . Ama oydu işte Karaca'sı gitmişti. İşte şimdi hayat bitmişti. Hayatin bütün renkleri solmuştu. Her yer simsiyahtı. Beyaz bir sayfa açılır mıydı artik kimse bilemezdi.....

Merhaba arkadaşlar yeni bölüm sizlerle. Umarim begenirsiniz . Yorumlarda bulusalım lutfen kendinize iyi bakın hosçakalın 💙

Azer&KaracaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin