Charlotte ve Engfa, birbirlerinin sıcaklığında sessizce dinleniyorlardı. Engfa'nın narin parmakları, Charlotte'un omuzlarında geziniyor, dokunuşları yumuşak ama güven vericiydi. Charlotte ise başını Engfa'nın göğsüne yaslamış, onun düzenli ve sakin kalp atışlarını dinliyordu. Bu ritmik ses, Charlotte'un içini bir huzurla doldurmuştu. Her bir atış sanki ona Engfa'nın yanında güvende olduğunu fısıldıyordu.
Charlotte, Engfa'nın kollarında rahatlamışken, içinden gelen derin bir mutlulukla gözlerini kapadı. Bir an sessizliği bozarak, "Kalp atışlarını duymak beni her zaman sakinleştiriyor," diye mırıldandı.
Engfa gülümsedi ve Charlotte'un saçlarına bir öpücük kondurarak, "Seninle her şey daha güzel, sevgilim," diye fısıldadı.
Engfa, Charlotte'un saçlarını okşamaya devam ederken derin bir nefes aldı ve yavaşça konuştu. "Beni çok korkuttun, Charlotte," dedi hafif bir titremeyle. "Kontrolünü kaybetmiştin... ve ben... ben ne yapacağımı bilemedim." Yüzünde utangaç bir ifade belirdi, gözlerini Charlotte'tan kaçırdı. "Galiba... bütün şato olanlara şahit oldu," diye ekledi, utanarak hafifçe gülümsedi.
Charlotte, Engfa'nın bu halini görünce içten bir üzüntü hissetti ve başını kaldırıp gözlerinin içine baktı. "Özür dilerim," dedi sessizce. "Ben... seni kıskandım. Kontrol edemedim kendimi." Sesi titriyordu, içinde bir pişmanlık ve utanç barizdi.
Engfa, Charlotte'un gözlerindeki pişmanlığı görünce hafifçe gülümsedi ve onu tekrar kendine çekti. "Tamam, anlıyorum," dedi sakinleştirici bir tonda. "Ama sen her zaman benim için biriciksin, bunu unutma."
Charlotte, gözlerini Engfa'nın yüzüne dikti, dudaklarında hafif bir muzip gülümseme belirmişti. "Peki ya benim de geçmişten gelen bir takıntım olsaydı?" diye sordu hafifçe. "Güçlü bir vampir lordu ya da prensi... sen ne tepki verirdin acaba?"
Bu soruyu duyar duymaz, Engfa'nın yüzündeki ifade aniden değişti. Bir an için gözlerinde kıskançlık ve sahiplenme duygusu belirdi, kanı kaynamaya başladı. Dişlerinin arasından hafif bir tıslamayla sordu, "Var mı öyle biri?"
Charlotte gülerek başını iki yana salladı. "Hayır, ama olsaydı ne yapardın?"
Engfa, Charlotte'un bu kışkırtıcı sorusu karşısında kendini toparlamaya çalıştı, ama içindeki sahiplenme duygusu kontrol edilmez bir hal almıştı. Ellerini yumruk yaparak kontrol etmeye çalıştı, ama titrediğini fark etti. "Ben... ben bilmiyorum Charlotte," dedi zorlanarak. "Böyle bir şey olursa, gerçekten... bilmiyorum."
Charlotte, Engfa'nın bu tepkisine gülümseyerek başını eğdi. "Sanırım aynı şeyleri hissederdin, Engfa. Korktuğun kadar ben de korktum. Seni kaybetme fikri bile dayanılmaz."
Engfa derin bir nefes aldı ve sakinleşmeye çalışarak Charlotte'a daha sıkı sarıldı. "Seni asla kaybetmeyeceğim. Bunu bil."
Engfa derin bir nefes aldı, Charlotte'un saçlarını okşarken gözlerinde kararlılık parladı. "Elysandra için gereken bütün önlemleri alacağım, aşkım. Sen merak etme," dedi, sesi güven doluydu. Charlotte ona bakarken, içindeki tedirginlik yavaş yavaş yatıştı. Engfa'nın güçlü varlığı her şeyi daha güvenli kılıyordu.
"Şimdi önümüzdeki baloya odaklanalım," diye ekledi Engfa, dudaklarına hafif bir gülümseme yerleşti. "Ama..." dedi, Charlotte'un gözlerine bakarak, "biraz dinlendikten sonra."
Charlotte da hafifçe gülümsedi ve Engfa'nın kollarında rahatladı. "Evet," dedi Charlotte, yorgun ama huzurlu bir sesle, "biraz dinlenmek iyi olacak."
Engfa, Charlotte'u kendine daha sıkı çekti, sanki onu bırakmaktan korkuyormuş gibi. Charlotte da karşılık vererek ona sarıldı. İkisi de birbirlerinin kokusunu içlerine çekti, o anın güven verici sıcaklığında kayboldular. "Seni çok seviyorum," diye fısıldadı Charlotte, gözlerini kapatarak.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...