Cadı Konseyi'nin salonunda gergin bekleyiş sürerken, kapılar aniden büyük bir gürültüyle açıldı. Herkesin gözleri kapıya çevrildiğinde, Engfa ve Charlotte yan yana, kraliçelere yakışan bir ihtişamla büyük ve güçlü adımlarla içeri girdiler. İkisi de adeta birer güç sembolü gibi, salonu domine edercesine yürüyordu. Gözlerinde kararlılık, duruşlarında mağrur bir asalet vardı. Yan yana yürürken, auraları salonu sarstı, tüm gözler üzerlerindeydi.
Onların hemen arkasında Luther ve Myx yer alıyordu, her ikisi de ciddiyetle ilerliyordu. Ortalarında ise elleri güçlü bir büyüyle bağlı, başı öne eğilmiş Elysandra vardı. Bakışları yerdeydi, tamamen mağlup edilmiş bir haldeydi. Engfa ve Charlotte'un etrafında yayılan güç, salonda bir meydan okuma havası estiriyordu. Waraha ailesi, diyarın önünde meydan okurcasına duruyordu.
Myx, Elysandra'yı masanın ortasına, yere sertçe oturttu. Elysandra'nın gözleri hala aşağıda, ne yapacağını bilmez bir haldeydi. Herkesin dikkati o an Elysandra üzerinde yoğunlaştı.
Engfa ve Charlotte, salonun merkezindeki tahtlarına doğru yürüdü. Her adımlarında güçleri hissediliyor, salonun enerjisi neredeyse titriyordu. İkisi de tahtlarına zarafetle oturdu, Engfa'nın gözleri otoriteyle parlıyordu. Charlotte da aynı şekilde, sakin ama kararlı bir duruş sergiliyordu.
Luther, karısı ve annesi Rowena'nın yanındaki tahtına geçti, gözleri kızının ve Engfa'nın üzerindeydi. Gözlerinde hem bir babanın gururu hem de yaşadıkları zorlukların ağırlığını taşıyan bir bakış vardı. Konseyin ağır havası, Engfa ve Charlotte'un varlığıyla daha da yoğunlaşmıştı. Diyarın kraliçeleri olarak hak ettikleri yeri almışlardı ve herkes, adaletin tecelli edeceği bu anı bekliyordu.
Engfa derin bir nefes aldı, gözleri salonu baştan sona süzdü. Ardından yavaşça boğazını temizledi, salonu dolduran sessizlik bir an daha derinleşti. Engfa, tahtından ağır ve zarif bir şekilde ayağa kalktı. Gücü ve otoritesi salonu doldururken, salondaki tüm gözler onun üzerinde toplandı. Etrafındaki aura, sarsılmaz bir kraliçenin kudretini sergiliyordu.
Lordlara ve leydilere doğru baktı, bakışlarıyla herkesi tek tek süzdü. Ardından başını hafifçe eğerek onları selamladı. "Lordlarım, leydilerim..." diye başladı, sesi salonun her köşesine güçlü bir şekilde yankılandı. "Bugün burada diyarımızın en karanlık ihanetlerinden birine şahit olduk. Fakat unutmayın ki, bizler bu ihanetin üstesinden geldik ve adaleti sağlayacağız."
Engfa'nın sesindeki kararlılık ve güç, tüm salonda hissedildi. Her bir lord ve leydi, Engfa'nın selamına karşılık başlarını eğerek onu onurlandırdı.
Engfa, derin bir nefes alarak konuşmasına devam etti. "Elysandra Blackthorn, bildiğiniz üzere, uzun süredir bana olan saplantılı takıntısından vazgeçmedi. Defalarca beni büyü ile kendine bağlamaya çalıştı ama her seferinde başarısız oldu. Başlangıçta yaptığı ufak kötülükler belki affedilebilirdi, ancak son yaptığı şeyler kesinlikle affedilemez." Engfa'nın sesi, odadaki herkesin üzerine ağır bir gölge gibi çöktü.
"Kraliçem, ruh eşim Charlotte'a korkunç bir büyü ile saldırmaya cüret etti. Evimize ve eşime yaptığı bu haince saldırı asla kabul edilemez!" Engfa'nın sesi yükseldi, gözleri parlarken, kalabalıktaki fısıltılar aniden kesildi.
"Üstelik bununla da sınırlı kalmadı. Onu yargılamak üzere teslim almaya gittiğimde, kendisine teslim olması için birçok kez uyardım. Ancak Elysandra bana direndi. Ve daha da kötüsü..." Engfa bir an sustu. Kalbi sıkıştı, boğazında düğümlenen kelimeleri söylemek zor geldi. Aniden Charlotte'a doğru baktı, Charlotte ona ne olduğunu anlamayan bir bakışla karşılık verdi. Engfa, içinde hissettiği acıya rağmen bunu söylemek zorunda olduğunu biliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...