Yenilenme

18 2 0
                                    


Güneş, ufukta yavaş yavaş doğmaya hazırlanıyordu. Austin ailesi çoktan evine dönmüştü, ancak Charlotte hala yaşananların etkisindeydi. Luther, Engfa'yı dikkatlice kucağında taşıyarak odasına götürüp yatağına yatırmıştı. Charlotte, zihninde dönen binlerce soru ve hisle, bir sandalye çekip Engfa'nın başucuna oturdu. Sevdiği kadının ellerini avuçlarının içine aldı, nazikçe öpüyor ve kokusunu içine çekiyordu. İçindeki korku, sevdiği kadının hareketsiz yatışını izlerken derinleşiyordu. Her geceyi birlikte geçirdiği, tutkuyla sarıldığı Engfa, şimdi ona tamamen ulaşılmaz bir halde yatıyordu.

Myx, Charlotte'un yanında oturmuş, ona sessizce destek oluyordu. Charlotte'un ellerinin titremesini fark etmişti, ama bir şey söylemedi. Sessizliği bozmanın doğru olmadığını biliyordu; Charlotte'un bu anı kendi içinde yaşaması gerekiyordu. Myx'in gözlerinde, Engfa'nın ve Charlotte'un birbirine bağlılığına duyduğu saygı parlıyordu.

O sırada, büyük anne Rowena içeri girdi. Engfa'nın üzerine eğilerek son bir kez onu kontrol etti, büyülerinin etkisini hissederek derin bir nefes aldı. Şifa sürecinin doğru şekilde işlediğini fark etti ve rahatladı. Ardından Charlotte'a dönüp yumuşak bir sesle, "Her şey yolunda, Charlotte. Sadece biraz dinlenmeye ihtiyacı var. Merak etme," dedi, yüzünde bilgece bir güven vardı.

Ama Charlotte'un gözlerinde hala huzursuzluk vardı. Sevdiği kadının böyle hareketsiz yatışı, ona tarifsiz bir acı veriyordu. Her gece tutkuyla sarıldığı, öpüşüp sevdiği Engfa'nın şimdi bu durumda olması, içini parçalıyordu. Elleri, Engfa'nın elini daha sıkı kavradı, sanki onu bırakırsa kaybedecekmiş gibi.

Charlotte, gözlerindeki yaşları silmek için elini kaldırdı ama titreyen elleriyle bu pek mümkün olmadı. "Teşekkür ederim, büyükanne Rowena," dedi, sesi titrek ve kırılgandı. Gözlerinde yaşlarla Rowena'ya baktı, ama derin bir içtenlikle minnettardı. "Gerçekten... çok teşekkür ederim."

Rowena, Charlotte'un bu kırılgan hali karşısında sessizce ona yaklaşarak elini omzuna koydu. "Senin gücün ve sevgin, Engfa'yı geri getirdi. O, seni kurtarmak için elinden geleni yaptı, şimdi sıra sende," dedi yumuşak bir sesle. Bu sözler Charlotte'un kalbine dokunmuştu. İçindeki korkuyu hafifletmeye çalışırken, Engfa'nın elini avucunun içinde daha sıkı tuttu.

Myx, sessizce başını salladı, destekleyici bir bakış attı. "Engfa güçlü bir cadı. O her zaman güçlüydü. Ama en büyük gücü seninle olan bağı, Charlotte. Birlikte her şeyin üstesinden geleceksiniz," dedi, gözleri Charlotte'a sevgi dolu bir güvenle bakıyordu.

Charlotte, Engfa'nın uyuyan yüzüne baktı. Onu bir daha kaybetme korkusu tüm vücudunu sararken, içinde derin bir sevgiyle ona sarılmak istedi. "Seni asla bırakmayacağım," diye fısıldadı kendi kendine. Engfa'nın başucunda beklemeye devam ederken, içindeki sevgi onu biraz olsun rahatlatıyordu, ama korkuları hala derinlerde duruyordu.

Charlotte, gözlerini Engfa'dan ayırmadan, derin bir nefes aldı ve Myx'e doğru konuşmaya başladı. Sesi titriyor, içinde pişmanlık ve suçluluk karışıyordu. "Elysandra'nın böyle bir şey yapacağını tahmin etmeliydim... Asla düşmemeliydim bu tuzağa. Bu... bu benim yüzümden oldu," dedi, sesinde kırılganlıkla. Engfa'nın bu durumda olmasının sebebinin kendisi olduğunu düşündükçe, içinde büyüyen acıya dayanmakta zorlanıyordu.

Myx, Charlotte'un bu halini görünce derin bir üzüntüyle ona yaklaştı. "Charlotte, Elysandra'nın büyüsü çok güçlüydü. O mektuplara kimsenin dayanması mümkün değildi. Kendini suçlama," dedi yumuşak ve destekleyici bir sesle. Ama bu sözler Charlotte'un suçluluğunu hafifletmiyordu.

Charlotte, hala Engfa'ya bakarak başını önüne eğdi. "Ama o mektupları açmamayı seçebilirdim, Myx. Engfa'ya güvenebilirdim... ama yapmadım. Elysandra, konseyde gözlerimdeki kıskançlığı sezdi, bizi bu şekilde vurdu." Sesi titredi, gözlerinden yaşlar süzülmeye başladı. "Bu benim zayıflığım. Engfa, benim yüzümden bu halde..."

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin