İhanetin Bedeli ve Yeni Hayatın Çağrısı

9 2 0
                                    

Waraha Şatosu'nda gün doğarken, Charlotte'a yapılan hain saldırının haberi tüm diyara yayılmıştı. Yargılama günü gelip çatmış, cadı ve vampir lordları adalet için büyük konseyde toplanmışlardı. Luther, Elowen, Seraphine ve Moriah gibi asırlık lordlar da torunlarına ve kızlarına yapılan bu alçakça saldırının öfkesiyle toplantıda yerlerini almıştı. Hepsinin gözlerinde aynı kararlılık ve öfke parlıyordu; suçlunun cezasını çekmesi için sabırsızlanıyorlardı.

Charlotte ve Engfa, ihtişamla salonun kapısında belirdi. Başlarında kraliyet taçları, gözlerinde hükmedici bir güçle, salona adımlarını attılar. Arkalarında, ailelerinin bilgeliğini ve gücünü taşıyan Rowena ve Myx, kararlı bir duruşla kraliçelerin ardında ilerliyordu. Salondaki sessizlik, iki kraliçenin varlığıyla daha da yoğunlaştı; herkes, adaletin soğuk nefesini hissetmekteydi.

Charlotte ve Engfa, tüm ihtişamlarıyla kendilerine ayrılan tahtlara doğru ağır adımlarla ilerlediler. Otoriteleri ve kararlı bakışları, konseydeki herkesin dikkatini üzerinde topluyordu. İki kraliçe, yargılamanın başlama anı için hazır bir duruş sergileyerek yerlerine oturdular, etraflarında destek için toplanmış aileleri ve lordlarla çevriliydiler.

Engfa, gözlerini konseydeki lordlara ve cadı hanedanlarına çevirerek ağır bir sesle, "Bugün burada, hem kraliçemize hem de krallığımızın geleceğine karşı işlenen bu hain saldırının hesabını sormak için toplandık," dedi.

Gözlerinde hem öfke hem de gurur parlayan Charlotte, kısa bir bakışla Engfa'ya güç verdi. Salondaki sessizlik içinde herkes, Charlotte ve Engfa'nın adalet dağıtmak için hazır olduklarını biliyordu. Bu, yalnızca adaletin değil, krallığın güvenliğini sağlama günüydü.

Engfa, gözlerini konseydeki kalabalığa çevirerek sert bir sesle, "Hain cadıyı buraya getirin," diye emretti. Salonda bir uğultu yayıldı, herkes merak ve gerilimle cadının gelişini bekliyordu. Bir süre sonra, koruyucu büyülerle zapt edilmiş genç cadı, iki muhafızın arasında salona getirildi. Bileklerinden ve ayaklarından bağlı, gözlerinde korkuyla karışık bir çaresizlik vardı. Kalabalığın fısıltıları cadının etrafında yoğunlaştı; herkes gözlerini ona dikmişti.

Engfa, soğuk ve güçlü bir sesle, "Bu saldırının ardında kim var?" diye sordu. Sesi salonun taş duvarlarında yankılandı, sert bir emirdi. Ancak cadı, gözlerini kaçırarak sessiz kalmayı tercih etti, inatçı bakışları Engfa'nın karşısında pes etmeyeceğini gösterir gibiydi.

Engfa, cadının direncini gördüğünde yüzüne hafif bir tebessüm yayıldı, fakat bu tebessümde merhametten eser yoktu. Yavaşça ellerini kaldırdı, içinden enerjisini çağırarak cadıya odaklandı. Salonun havası bir anda yoğunlaştı, Engfa'nın gücünün yarattığı baskı herkese hissettiriyordu. Cadının dizleri bu güce dayanamadı ve istemsizce yere kapandı. Çaresizlik içinde başını kaldırıp Engfa'ya baktı; bu kadar güçlü bir enerji karşısında direnmesi mümkün değildi.

Engfa'nın gözleri tehditkâr bir ışıltıyla parladı. "Tekrar soruyorum... Bu saldırının arkasında kim var?" diye, bu kez daha sert bir tonda yineledi. Cadı, başını eğerek kısık bir sesle konuşmaya başladı.

"Ben... ben tek başıma değilim," dedi çaresizlikle. "Vampirler ve cadılar arasında bir grup var. Birbirimize bağlıyız ve... Charlotte'un doğacak çocuğunun varlığını tehlikeli bulduk. Bizim düzenimizi tehdit ediyor... Onu durdurmak için bir araya geldik..."

Bu sözler salonu adeta dondurdu. Fısıltılar bir anda kesildi, herkes duydukları karşısında büyük bir şok içindeydi. Lordlar ve konsey üyeleri, Charlotte'a ve Engfa'ya yapılan bu hain saldırının kökeninin bu kadar derin olduğunu görmekten dehşete düşmüştü. Engfa, yüzünde sert bir ifade ile ayağa kalktı; sesindeki kararlılık ve otorite bütün salonu doldurdu.

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin