Güneş diyarın üzerinde yükselirken, kraliçelerin göreve başlamasından bu yana birkaç gün geçmişti. Waraha Kalesi'nde hareketlilik tüm hızıyla devam ediyordu. Ancak sabah olmasına rağmen Engfa ve Charlotte ortada yoklardı. Diyarın dört bir yanından davetiyeler birikmiş, akşam yemeğine de birkaç önemli cadı lordu tebrik için gelecekti. Bu yüzden sabahın erken saatlerinden itibaren kütüphane olarak kullanılan büyük salonda Rowena ve Myx, masanın etrafında sabırsızca bekliyorlardı.
Rowena, sabırsızca elindeki bastonu yere vurdu.
"Morgana aşkına, nerede bu kraliçeler? Yapacak bir ton iş var, davetiyeler birikiyor," diye mırıldandı tatlı bir sitemle.
Myx başını kaldırdı ve hafifçe güldü. "Bilmiyorum büyükanne... Ama ulaşamıyorum da. Sanırım meşguller..." dedi, hafif bir alayla gözlerini devirdi.
Tam o sırada, odanın ortasında ani bir esinti ve dumanlar içinde Engfa ve Charlotte belirdiler. Üzerleri hafifçe dağınıktı; Engfa'nın saçları biraz karışıktı, Charlotte'un yanakları hafifçe kızarmıştı ve dudakları belli belirsiz şişmişti.
Engfa hemen özür dilemek için bir adım öne çıktı, "Büyükanne,Myx, özür dileriz, biraz geç kaldık," dedi gülümseyerek. Charlotte, yanaklarındaki kızarıklığı gizlemeye çalışırken başını öne eğdi.
Rowena, Engfa'ya dönüp kaşlarını kaldırarak, "Merak ettik. Yapacak çok iş var," dedi ciddi bir ifadeyle. Myx de aynı şekilde gözlerini Engfa ve Charlotte'un üzerinde gezdiriyordu.
Engfa bir an Charlotte'a bakarak gülümsedi, "Aslında tam geliyorduk... Charlotte benden elbisesini giymesi için yardım istedi..." dedi muzip bir şekilde, sonra gözlerini devirdi, "Sonra da işler... biraz kontrolden çıktı."
Charlotte hemen Engfa'yı susturmak için koluna vurdu. "Engfa, lütfen!" diyerek utangaç bir şekilde güldü.
Engfa derin bir nefes alıp, "Yani, kısacası özür dileriz," dedi biraz mahcup bir tavırla.
Myx ise gözlerini onların üzerinde gezdirerek, "Anlaşılan yardım sırasında işler biraz daha farklı yerlere gitmiş," diye kıkırdadı. Engfa ve Charlotte utanarak bakışlarını yere indirdiler, yanakları kızardı.
Rowena ve Myx bu duruma güldüler, ama kraliçeleri daha fazla utandırmamak için Rowena, "Her neyse, olan oldu. Hadi oturalım, önemli konuşmalarımız var," diyerek ortamı rahatlatmaya çalıştı.
Hepsi masanın başına geçip, günü planlamaya başladılar. Diyarın dört bir yanından gelen davetler, kraliçelerin yapacakları ziyaretler ve akşam yemeğinde ağırlayacakları cadı lordları üzerine konuşmalar yapılırken, iki kraliçe hem birbirlerine destek oluyor hem de kraliçelik görevlerinin sorumluluklarını içtenlikle üstleniyordu.
Masaya oturan Engfa ve Charlotte, Rowena ve Myx ile diyarın dört bir yanından gelen davetiyeleri gözden geçiriyorlardı. Davetler o kadar çoktu ki, hepsine katılmaları neredeyse imkânsız görünüyordu. Engfa bir davetiyeyi açtı, sonra derin bir nefes alarak masaya bıraktı. "Bu kadarı da fazla! Diyarın her köşesinden davet var. Hepsine gitmemiz mümkün değil," dedi, hafif bir şikâyetle.
Charlotte bir davetiyeyi eline aldı ve gözlerini gezdirerek, "Bence içlerinden en kalabalık ve merkezi olanı seçmeliyiz. Hem diyarın diğer bölgelerinden de lordlar gelir, bir taşla iki kuş vurmuş oluruz," dedi. Gözlerini Engfa'ya dikti, hafifçe gülümsedi.
Myx, masanın köşesinden araya girdi. "Doğru düşünüyorsunuz. Şu merkezdeki büyük diyar var, her yıl büyük bir kutlama yaparlar. Eğer oraya giderseniz, birçok lord ve leydiyle bir arada görüşme fırsatı yakalarsınız," dedi, gözlerinde muzip bir ışıkla.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...