Engfa, Charlotte'u sıkıca kollarına sararken anın büyüsünü yaşıyordu. Ancak bir anda, Charlotte'un bedeni hafifçe sarsıldı. Başının yavaşça Engfa'nın omzuna düştüğünü hissettiğinde, içini ani bir endişe kapladı. Charlotte'un nefesi ağırlaşmış, gözleri yarı kapalı haldeydi. "Charlotte?" dedi Engfa, sesi panik doluydu. "Charlotte, ne oluyor?"
Charlotte'un başı tamamen yana düştü, vücudu Engfa'nın kollarına yığıldı. Güneşin ve son günlerin yoğunluğu onu fazlasıyla yormuştu. Engfa, kalbi hızla atarken hemen Charlotte'u kucağına aldı. Onu dikkatle taşıyarak yatağa götürdü. Gözlerinde hem korku hem de endişe vardı. "Lütfen bana dön, Charlotte," diye fısıldadı. Onu yatağa dikkatlice yatırdı, elleri titriyordu.
"Ne yapmalıyım?" diye kendi kendine konuştu Engfa, gözlerinde korkunun izi vardı. Derin bir nefes aldı ve hızla harekete geçti. Charlotte'un kan ihtiyacını hissetti. Bir vampirin en temel ihtiyacıydı bu; onu iyileştirecek olan şey kan olacaktı.
Engfa hemen kan dolu kadehi aldı ve Charlotte'un yanına döndü. "Charlotte, lütfen... bunu içmen gerek," dedi, telaşla Charlotte'un başını hafifçe kaldırarak kadehi onun dudaklarına götürdü. Charlotte, zorlukla gözlerini araladı ve titreyen elleriyle kadehi aldı. Birkaç yudum kan içtikçe, rengi yavaşça yerine gelmeye başladı.
Engfa bir an rahatladı, ama tamamen gevşeyemiyordu. Kendi ellerini Charlotte'un başına yerleştirerek derin bir iyileştirme büyüsü yapmaya başladı. "Sana zarar gelmesine izin vermem," diye mırıldandı, gözlerinde kararlılık vardı. Büyünün etkisiyle Charlotte'un yüzündeki yorgunluk yavaş yavaş azalıyordu.
Charlotte, nihayet biraz kendine geldiğinde, yavaşça gözlerini Engfa'ya çevirdi. Hafif bir gülümsemeyle, "Özür dilerim," diye fısıldadı, sesi hâlâ biraz zayıftı. "Seni korkutmak istemedim."
Engfa, derin bir nefes aldı ve Charlotte'u sıkıca kollarına çekti. "Seni bu halde bırakmam," dedi, sesi yumuşak ama kararlıydı. "Gece çöker çökmez şatoma dönüyoruz. Seni toparlayacağım. Seni güvende tutmam gerekiyor."
Charlotte, Engfa'nın gözlerindeki endişeyi görünce hafifçe başını salladı ama içindeki arzu daha fazla kalmak yönündeydi. "Biraz daha kalamaz mıyız?" diye fısıldadı, gözlerinde hafif bir umut ışığı belirdi. "Güneşi ve seni hissetmek istiyorum, ama... biraz daha dinlendikten sonra."
Engfa, başını iki yana sallayarak Charlotte'un yüzüne hafifçe dokundu. "Hayır," dedi, sesi kesin bir kararlılıkla doluydu. "Charlotte, sen her şeyden daha önemlisin. Güneş bir süre daha bekleyebilir, ama senin sağlığın bekleyemez." Hafifçe gülümsedi ve Charlotte'un saçlarını okşadı. "Seni toparlamak, seni güvende tutmak benim en büyük önceliğim."
Charlotte, Engfa'nın bu sözleri karşısında derin bir nefes aldı. "Peki," dedi yorgun bir sesle, gözlerinde minnettarlıkla. "Seninle her şey daha iyi olacak, biliyorum."
Engfa, Charlotte'un yüzüne bakarak gülümsedi. "Tabii ki olacak. Birlikte güçlüyüz, Charlotte. Seni bu hâlde görmek bana dayanılmaz geliyor, ama seni toparlayacağım."
Charlotte, Engfa'nın kollarında yavaşça gözlerini kapattı. Yorgunluğun ve Engfa'nın güven verici sözlerinin etkisiyle sakinleşti. Engfa, onun başını okşarken, gecenin çökmesini sabırsızlıkla bekliyordu. Charlotte'un güvenliğini her şeyin üstünde tutuyordu ve bir an önce şatoya dönerek onu iyileştirecekti.
Engfa odada tedirgin bir şekilde adımları yankılanıyordu. İçinde bir huzursuzluk, kalbine saplanan kaybetme korkusuyla karışıyordu. Yatakta huzurla uyuyan Charlotte'a bakarken, gözleri doldu. O kadar derin bir bağ hissetmişti ki, onu kaybetme düşüncesi bile tüm vücudunu titretmeye yetiyordu. Elleri, göğsünde düğümlenirken, derin bir nefes aldı ve gözlerini kapatarak camın önüne yaklaştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasía"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...