Sabah Kaçamağı

9 2 0
                                    


Engfa ve Charlotte yeni güne gözlerini açmıştı. Odada yumuşak bir sessizlik vardı. Charlotte, artık güneş ışığına çıkabiliyordu; ama güneş onun enerjisini zorladığı için Engfa, tedbir amaçlı güneş ışığının odaya girmesine izin vermiyordu. Engfa, Charlotte'un yanaklarını okşayarak onu usulca öpmeye başladı. Geçen gece Charlotte'un ailesiyle yüzleşmesinden sonra onun yanında olup onu rahatlatmak için elinden geleni yapıyordu. Bu şefkatli dokunuşlar Charlotte'a, son günlerin ağırlığından bir nebze de olsa kurtulma fırsatı sunuyordu.

Charlotte, Engfa'nın öpücükleriyle kendinden geçiyor, bu sıcak anlarda huzur buluyordu. Ailesiyle yaşadığı o duygusal yüzleşmenin ağırlığını geride bırakmaya çalışıyordu ama Engfa'nın yanındayken her şey daha kolay ve daha az acı verici geliyordu. Ancak aklını meşgul eden tek şey ailesi değildi; Umbraterra'dan gelen tehlikeli cadı, Elysandra, da zihninde bir karabasan gibi dolaşıyordu. Onun varlığı, Charlotte'un kalbinde huzursuz bir yankı bırakmıştı.

Tam bu düşüncelerin arasında kaybolmuşken, Engfa aniden öpücüklerini derinleştirdi, Charlotte'un geceliğini yukarı doğru kaydırmaya başladı. Bu ani tutku dalgası, Charlotte'un nefesini kesmişti. Bir an için durdu ve gözlerini Engfa'ya dikti. Engfa, Charlotte'un bu bakışları karşısında biraz utanmış bir şekilde gözlerini kaçırdı. Yüzünde hafif bir kızarma belirdi ve sesinde bir pişmanlık tonu vardı.

"Özür dilerim, Charlotte," dedi Engfa, biraz kırılgan bir sesle. "Biliyorum, şu sıralar çok şey yaşadık... Ailen ve Elysandra meselesi seni çok yordu, ama... Sen yanımdayken kendime karşı koymak öyle zor ki..."

Charlotte bu sözler karşısında içten bir şekilde gülümsedi. Engfa'ya duyduğu sevgiyi ve ona olan ihtiyacını içinde hissetti. Her ne kadar zorlu zamanlardan geçiyorlarsa da, onun Engfa'nın yanında olma isteği, içindeki huzursuzluğu dindirebilirdi. Belki de bu tutkuyla dolu anlar, ona her şeyi unutturabilir ve biraz olsun rahatlamasını sağlayabilirdi.

Bakışları derinleşti, gözleri Engfa'nın üzerinde gezindi. Hafifçe dudağını ısırarak, Engfa'ya karşı duyduğu tutkuyu daha fazla gizleyemeyeceğini belli etti. Engfa'ya doğru eğildi ve yakasından nazikçe ama kararlı bir şekilde tutarak onu kendine çekti. Dudakları birbirine değdiğinde, Charlotte derin bir öpücükle Engfa'yı kendine hapsetti. Öpücük arasında, fısıldayarak konuştu: "Belki de bunları unutmamı sağlayabilirsin, Engfa..."

Engfa, Charlotte'un bu sözleri karşısında gülümsedi. Gözlerinde hem sevgi hem de kararlılık vardı. "Elimden geleni yapacağım," dedi. Engfa da onu derin bir öpücükle karşılık verdi.

Engfa, Charlotte'un üzerine doğru tırmanmaya başladı. Alnını onun alnına yaslayarak derin bir nefes aldı, ardından yüzüne muzip bir gülümseme yayıldı. "Bu sefer önlemlerimi tam alacağım sevgilim," dedi ve gözleriyle ona meydan okuyan bir bakış attı. Parmaklarını hafifçe oynattı; parmaklarından yayılan ışık dalgası hızla odaya yayıldı ve sonra kayboldu. Ardından tekrar bir el hareketiyle odanın kapısını kilitledi.

Charlotte, Engfa'ya meraklı gözlerle baktı. "Ne yaptın?" diye sordu, gözlerinde hem şaşkınlık hem de hayranlık vardı. Engfa hafifçe gülerek, "Bir ses koruma büyüsü ve Myx'in odada aniden belirmemesi için bir kalkan büyüsü yaptım," dedi.

Charlotte bu durum karşısında gülerek başını salladı. "Yaşadıklarımızdan sonra bir faciayı daha atlatamazdık sevgilim... Teşekkür ederim," dedi, sesi hem rahatlamış hem de şefkat doluydu. Engfa, Charlotte'un alnına nazikçe bir öpücük kondurdu.

Charlotte yavaşça Engfa'nın yüzüne daha da yaklaştı, dudaklarına doğru eğildi ve hafifçe fısıldadı: "Bu, istediğim kadar çığlık atabilirim anlamına mı geliyor?" Sesindeki kışkırtıcılık ve gözlerindeki parıltı Engfa'nın içinde yeni bir ateş yakmıştı.

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin