Engfa ve Charlotte, birbirlerine olan çekimleri ve aralarındaki gerilimle tamamen kendilerinden geçmişken, salonun devasa cam tavanından sızan ilk güneş ışığını fark eden Engfa, aniden irkildi. Hızla toparlandı ve bir el hareketiyle tüm pencereler ve cam tavanı büyüyle örttü. Kalın, siyah perdeler hızla kapandı, odayı karanlığa gömdü. Güneşin yakıcı ışıkları anında kesilmişti.
Engfa derin bir nefes aldı ve arkasında duran Charlotte'a dönerek, ona nazikçe sarıldı. "Biraz dinlenelim," diye fısıldadı yorgun ama sevgi dolu bir sesle. "İkimizin de buna ihtiyacı var."
Charlotte, Engfa'nın sıcak vücudunu sırtında hissederken, bitkinlikle derin bir nefes aldı ve hafifçe gülümsedi. "Evet, sanırım dinlenmek iyi olur," dedi. İkisinin de bedenleri, yoğun geçen gecenin ve aralarındaki güçlü çekimin ardından yorgun düşmüştü.
Engfa, Charlotte'a arkadan daha sıkı sarılarak, onun omzuna hafif bir öpücük kondurdu. Charlotte, Engfa'nın sıcak kollarında kendini tamamen güvende ve huzurlu hissediyordu. Gözleri yavaşça kapanmaya başlarken, aralarındaki yakınlık onları daha da rahatlatmıştı.
Şatonun sessizliğinde, ikisi de derin bir uykuya dalmaya başladılar. Odanın karanlığı ve Engfa'nın büyüsü, dış dünyayı tamamen dışarıda bırakmıştı. İçlerinde sadece birbirlerine duydukları sevgi ve güven vardı.
Engfa, Charlotte'un yavaş nefes alışlarını duyarken, içindeki huzuru hissetti. Her şeyden uzak, sadece Charlotte'un yanında olmak ona yetiyordu. İkisi de huzurlu bir şekilde birbirlerine sarılmış halde, sessizce uykuya daldılar.
Charlotte, huzurlu bir uykudayken, kendini aniden bir rüyanın içinde buldu. Gözlerini açtığında, ışıl ışıl parlayan bir ormanın ortasındaydı. Yumuşak rüzgar yaprakları hafifçe hışırdatırken, üzerinde parlayan güneşin sıcaklığını teninde hissetti. Vampir olduğu için güneş ışığı her zaman kaçındığı bir şeydi, ancak bu rüyada o, sanki normal bir insan gibi güneşin altında yürüyordu. Adımlarını atarken, güneşin sırtına vuran sıcaklığı hissediyordu. Tenine değen her ışık dalgası, onu adeta sarıp sarmalıyordu.
Yavaşça ilerlerken, bu duygu o kadar gerçekçiydi ki, bir anlığına bunun bir rüya olamayacağını düşündü. Güneşin ışınları, onun üzerinde parlıyor, her adımda bedenini ısıtıyordu. Charlotte şaşkınlıkla ellerine baktı; elleri sıcak ve pürüzsüzdü. Sanki kendini yeni bir bedene sahipmiş gibi hissediyordu. İçinde bir değişim, derin bir uyanış vardı. Sıcaklık tüm vücuduna yayılıyordu.
Tam o anda rüya aniden son buldu.
Charlotte aniden gözlerini açtı, derin bir nefes aldı ve vücudu istemsizce hafifçe titredi. Alnından birkaç damla ter yüzüne doğru süzüldü. Bu durum normal değildi. Vampirler asla terlemezdi, ancak yoğun bir büyü ya da olağanüstü bir durumun etkisinde olduklarında böyle bir tepki verirlerdi. Elleriyle alnındaki ter damlalarını silerken, içini anlamlandıramadığı bir his kapladı.
Yanında hala derin bir uykuya dalmış olan Engfa'ya döndü. Engfa'nın varlığı her zaman onu rahatlatırdı, ama bu sefer farklıydı. İçinde tarif edemediği bir sıcaklık, bir uyanış hissediyordu. Kalbi hızlanmıştı ve bedeni garip bir şekilde sıcaklık yayıyordu. Vampirler sıcak ve soğuk algısı olmayan varlıklardı, ama bu hissiyat tüm bedeni boyunca dolaşıyordu.
Charlotte, bu hissin kaynağını anlamaya çalışırken, bir anlığına bedeninde sanki yeni bir güç ya da yetenek uyanıyormuş gibi hissetti. Sanki güneşin sıcaklığı onu değiştiriyordu. Gözlerini kapatıp derin bir nefes aldı ve bu hissi takip etti. Vücudunda dolaşan sıcaklık, onu sanki yeni bir bedene sahip oluyormuş gibi hissettiriyordu. Bir yandan bu duygu onu ürkütse de, diğer yandan kendini güçlü ve canlı hissetti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...