Engfa, Charlotte'un öfkeyle ona doğru yaklaştığını gördüğünde, içini bir endişe kapladı. Charlotte'un gözlerindeki alev, Engfa'nın her söylediğini daha da körüklemişti. İkisi ortada buluştuklarında, aralarındaki gerilim elle tutulur hale gelmişti. Engfa, yumuşak ve sakin bir ses tonuyla konuşsa da, Charlotte'un öfkesi dinmek bilmiyordu.
"Sen bu cadıları tanıyor musun Engfa?! Her şeyi şimdi, hemen açıklıyorsun!" diye hırladı Charlotte. Sesi titriyordu, öfkesi kontrol edilemez bir hale gelmişti. Gözleri adeta kırmızı bir ateş gibi parlıyordu.
Engfa, Charlotte'un bu hali karşısında derin bir acı hissetti. Onu böyle görmek hem kalbini kırıyor, hem de bu duruma nasıl düştüklerine anlam veremiyordu. Charlotte'un gözlerine bakarak, içten bir şekilde konuştu. "Charlotte,beni dinlemeni istiyorum. Bu kadınları tanımıyorum. Yemin ederim, benim hayatımda senden başka kimse olmadı. Biz mühürlendik, kalbim ve ruhum tamamen sana ait," dedi, sesinde hem sevgi hem de kararlılık vardı. Gözlerini Charlotte'un gözlerinden ayırmadı.
Ama Charlotte, Engfa'nın bu yeminlerine bile inanmıyordu. Öfkesi içinde kaybolmuştu. "Bana yalan söylemeyi kes!" diye hiddetle bağırdı, gözlerinde bir ışık süzmesi belirdi. Engfa bir anlık şokla geri çekildi, çünkü Charlotte'un gözlerindeki o parıltı, sıradan bir öfkenin ötesindeydi. Bir büyünün etkisi altındaymış gibi görünüyordu. O ışık süzmesi hızla yok oldu ve gözleri tekrar kan kırmızısına döndü.
Engfa, bir anlık duraksamayla Charlotte'a daha dikkatli baktı. İçinde kıskançlık ve öfke vardı, ama bu kadar yoğun bir tepki... Bu doğal olamazdı. Engfa, Charlotte'un üzerinde bir büyü hissediyordu. Bunu anlamasıyla içindeki öfke yerini korkuya ve koruma içgüdüsüne bıraktı.
"Charlotte..." dedi Engfa, gözlerinde bir parıltı belirirken. "Biri sana bir şey yapmış. Üzerinde bir büyü var," diye fısıldadı, onun bu halinin ardındaki gizemi çözmeye çalışarak.
Charlotte, Engfa'nın "Üzerin de büyü var" sözlerini duyduğunda, sinirle bir kahkaha attı. "Sen benimle alay mı ediyorsun?! Böyle mi kurtulacaksın bu durumdan?" diye öfkeyle bağırdı. "Benim onurum ve gururum ile oynadıktan sonra şimdi de büyüyü mü bahane edeceksin? Beni delirtme, Engfa! Bana neden ihanet ettiğini anlatacaksın! Hemen!" diye patladı, gözlerinde öfke ve hayal kırıklığı karışıyordu.
Engfa, Charlotte'un bu halini daha da iyi anlayabilmek için ona bir adım attı. Elini hafifçe Charlotte'un bedenine uzatarak, büyünün varlığını hissetmeye çalıştı. Ama Charlotte, sert bir hareketle Engfa'yı durdurdu. "Sakın bana dokunma!" diye bağırdı, sesi tehditkârdı.
Engfa, Charlotte'un bu öfkesi karşısında bir adım geri çekildi, ama hala sakinliğini korumaya çalışıyordu. "Charlotte, lütfen, benim seni kontrol etmem gerek. Üzerindeki büyüyü hissetmem lazım," dedi, sesinde içten bir endişe vardı.
Ancak Charlotte, Engfa'ya sinirle baktı, gözleri öfke ile parlıyordu. "Bu durumu açıklayana kadar bana yaklaşma, Engfa! Sakın!" diye hırladı. "Sen de büyü var, Charlotte, bakmam lazım," diye tekrarladı Engfa, ama Charlotte tırnaklarını çıkardı ve Engfa'ya tehditkâr bir şekilde kaldırdı. "Bana hemen açıkla, aptal büyü bahaneleri kullanma, Engfa!" diye bağırdı, tırnakları parıldıyordu.
Engfa, artık Charlotte'un tamamen kontrolünü kaybettiğini, hem büyünün hem de kıskançlığın etkisi altında olduğunu fark etmişti. Derin bir nefes aldı ve gözlerini Charlotte'un öfkeli gözlerine dikti. Yavaşça, içten bir hüzünle, "Bunun için üzgünüm, Charlotte," dedi.
Charlotte, Engfa'nın bu sözleri üzerine şaşkınlıkla ona baktı. "Ne yapıyorsun?" diye sordu, ama Engfa o anda bir büyü mırıldandı. Charlotte'un gözleri ağırlaşmaya başladı, öfkesi bir anda yumuşadı. Gözlerini yavaşça kapattı ve Engfa'nın kollarına yığıldı, derin bir uykuya daldı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...