Birkaç gün hızla geçerken Charlotte ve Engfa, şatonun seçkin konuklarını özenle ağırlıyordu. Charlotte, bu süre zarfında Engfa'nın yanından bir an bile ayrılmıyordu. Adeta Engfa'nın her anına ihtiyaç duyar gibi ona yakın kalıyor, bakışlarında hep derin bir bağlılık ve arzu hissediliyordu. Zaman zaman Charlotte'un artan iştahı ve ani ruh değişimleri Engfa'nın gözünden kaçmıyordu; bazen mutlu bir şekilde kahkahalar atarken bir anda durgunlaşabiliyor veya tatlı bir şakaya bile hassas tepkiler verebiliyordu. Ancak Engfa, sevdiği kadının bu hallerini gördükçe ona duyduğu bağlılık daha da güçleniyordu.
Geceler de iki kraliçe için aynı tutku ve özlemle doluydu. Charlotte, Engfa'yı yanından ayırmak istemiyor, hatta her fırsatta onu tutkulu anlara çekiyordu. Engfa bu yoğun ilgiden kimi zaman yorulsa da Charlotte'un sıcak dokunuşlarından uzak kalmak istemiyor, onunla geçirdiği her anı değerli bir hediye gibi hissediyordu. Aşkları, onları birbirlerine daha da yakınlaştırıyor, şatodaki konuklar bile bu derin bağı hayranlıkla gözlemliyordu.
Charlotte'un bu yeni hali, Engfa'yı hem şaşırtıyor hem de büyülüyordu. Engfa, sevgilisinin yanında olmaktan mutluluk duyarken, onun içindeki bu yeni duygulara ve değişimlere de şefkatle eşlik ediyordu.
Waraha şatosu yeni bir gün için hazırdı.
Engfa yataktan kalkıp saçlarını tepeden toplamış, aynanın karşısında hazırlanıyordu. Charlotte ise hala uykudaydı, önceki gece yaşadıkları tutkulu anların tatlı yorgunluğu yüzünden hala derin bir uykuda gibiydi. Engfa, gitmeden önce hafifçe Charlotte'un alnına bir öpücük kondurdu, ardından küveti de Charlotte için hazırlamayı ihmal etmedi. Tam toparlanmışken, arkasında Charlotte'un kollarını hissetti; Charlotte ona sarılmış, başını saçlarına gömerek tatlı bir öpücük bırakıyordu.
"Sevgilim, yatağa geri dön... Sana ihtiyacım var," diye fısıldadı Charlotte, sesi arzuyla doluydu. Engfa, bu beklenmedik anda Charlotte'un istekliliğine hem mutlu olmuş hem de şaşırmıştı; onun da yüreğinde aynı özlem vardı, ama katılması gereken önemli bir toplantı olduğunu biliyordu. Hafifçe iç çekerek Charlotte'a döndü, "Charlotte... İşim var, bebeğim. Beni zor durumda bırakma," dedi Engfa, sesi arzulu bir tını taşıyordu.
Charlotte derin bir nefes aldı, Engfa'nın kokusunu içine çekerken bir an daha bekleyip "Toplantın bir iki saat bekleyemez mi?" dedi. Engfa, Charlotte'u kollarına çekip yüzünü avuçları arasına aldı, ona şefkatle bakarak, "Sevgilim, bütün gece seni mutlu etmek için yanındaydım zaten. En azından geceye kadar bekleyemez misin?" dedi, sesi hem tatlı hem de rica doluydu.
Charlotte gözlerini devirdi, Engfa'nın haklı olduğunu biliyordu. Her ne kadar Engfa'yı yanında istemek için içten bir özlem duysa da, ikisi de artık kraliçeydi, ve Charlotte'un yaşadığı ani değişimler Engfa'nın yükünü tek başına omuzlamasına neden oluyordu.
"Peki, özür dilerim," dedi Charlotte, gözlerinde hafif bir düşüklükle. Engfa, Charlotte'u kollarına sararak ona şefkatle sokuldu. "Seni seviyorum, Charlotte. Sen benim her şeyimsin, en değerlimsin," diyerek ona olan sevgisini ifade etti. Ardından, Charlotte'un yüzünü hafifçe öptü ve onu banyoya doğru yönlendirdi.
"Güzel bir banyo yap, rahatla. Hazır olunca zihninden bana seslen, gelip seni alacağım, tamam mı?" dedi Engfa. Charlotte başını sallayarak, Engfa'nın yanağına yumuşak bir öpücük kondurdu. "Tamam," dedi ve yavaş adımlarla banyoya doğru yürüdü.
Charlotte, banyodan çıkmış ve hazırlanmıştı. Yorgun olmasına rağmen Engfa'yı çağırmak istemedi. Biraz yalnız kalmanın ona iyi geleceğini düşündü. Kraliçe katından çıkarak hafif bir melodi mırıldanarak aşağıya doğru inmeye başladı. Geçtiği her kapıda koruyucu büyücüler ve çalışanlar ona selam verip saygılarını sunuyorlardı. Charlotte, şatonun geniş koridorlarında dolanırken sakinliği ve huzuru hissediyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasía"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...