Engfa, Myx'in kaybolduğu noktaya bakarken Charlotte'a doğru döndü. İçinde bir yumuşama, bir rahatlama vardı, ama yüzünde hâlâ biraz utangaç bir gülümseme dolanıyordu. Charlotte ona yaklaştı, hafifçe gülümsedi ve Engfa'nın ellerini kendi ellerinin içine aldı.
"Seninle hep böyle olacağız, değil mi?" diye fısıldadı Charlotte, gözlerinde derin bir sevgi parıltısıyla. "Her şeye rağmen, birlikte... Hep güleceğiz, birbirimize tutunacağız..."
Engfa'nın kalbi bu cümlelerle ısındı. Charlotte'un gözlerine baktı, gözlerinde o tanıdık huzuru ve tutkuyu buldu. Elleriyle Charlotte'un yüzüne dokundu, başını hafifçe eğdi ve dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu. "Evet," dedi alçak bir sesle, "Sen yanımda olduğun sürece her şeyin üstesinden gelebileceğiz. Sen benim gücümsün, Charlotte."
Charlotte'un gözleri dolmuştu. Engfa'nın bu kadar açık yüreklilikle konuşması, onun her zaman olduğu gibi güçlü görünüşünün ardında derin bir sevgi taşıdığını bir kez daha göstermişti. Başını Engfa'nın göğsüne yasladı, kalbinin atışlarını duyuyordu, ritmi ona her şeyin yolunda olduğunu hissettiriyordu.
"Sana her zaman destek olacağım," diye fısıldadı Charlotte, sesi Engfa'nın kalbine işlemişti. "Sadece diyar için değil, bizim için, sevgimiz için..."
Engfa Charlotte'a sarıldı, ona sımsıkı sarılırken nefesi hızlandı. Onun sıcaklığı, teninin yumuşaklığı, Engfa'ya dünyanın en büyük güvencesini veriyordu. "Sadece seninle bu kadar huzurlu oluyorum," dedi, dudakları Charlotte'un saçlarına dokunarak. "Sensiz ne yapardım, bilmiyorum."
Bir süre sarılı kaldılar. Aralarındaki sessizlik, sözlerden daha fazlasını anlatıyordu. Kalplerinin atışları birbirine karışmış, sanki bir ritim tutturmuşlardı.
Charlotte, başını hafifçe kaldırarak Engfa'ya baktı. "Düğün... Taç giyme töreni... Birlikte her şeyin üstesinden geleceğiz, değil mi?" dedi, sesi kararlı ama içinde bir parça tedirginlik vardı. "Bazen çok büyük bir sorumlulukmuş gibi geliyor."
Engfa gülümsedi. Onun endişesini hissetmişti. "Evet, sorumluluk büyük," dedi, gözleri Charlotte'un gözlerinde. "Ama seninle bu sorumluluk, bir ödül gibi. Bizi taçlandıracak şey, birbirimize olan bağlılığımız."
Charlotte derin bir nefes aldı, Engfa'nın bu kararlılığı ona güç veriyordu. "Sana sonsuz güveniyorum," diye fısıldadı, Engfa'nın ellerini biraz daha sıkıca tuttu. "Bu yolda her ne olursa olsun, seni asla yalnız bırakmayacağım."
Engfa gözlerinde bir parıltıyla, başını hafifçe eğip Charlotte'un alnına bir öpücük kondurdu. "Ben de seni asla yalnız bırakmayacağım," dedi. "Ve... Myx'in söylediği gibi, birlikte toparlanmamız gerek," diye ekledi, gözlerinde hafif bir muziplik parıldıyordu.
Engfa, Charlotte'un elini nazikçe tuttu ve gözlerinde parıldayan o muzip gülümsemeyle, "Sana şatoyu gezdirmek isterim, Kraliçem. Burası artık senin de evin, her köşesini tanımalısın," dedi.
Charlotte'un yüzünde heyecan dolu bir gülümseme belirdi. "Gerçekten mi? Bu şatonun her köşesini merak ediyorum," diye cevapladı. Engfa'nın yanında yürümenin, onunla birlikte bu büyülü yeri keşfetmenin verdiği güven ve mutluluk içinde, içini bir sıcaklık kapladı.
İkisi de ayağa kalktı, Engfa elini Charlotte'un beline dolayarak ona biraz daha yaklaştı. "Seni her şeyden önce mutfağa götürmek istiyorum," dedi Engfa, gözlerinde bir oyunbaz parıltıyla. "Belki şefimiz size özel bir şeyler hazırlamıştır."
Birlikte odayı terk ettiler, koridorlardan geçerek büyük mutfağa doğru yürüdüler. Engfa her adımda Charlotte'a şatonun geçmişinden ve her köşesindeki sanat eserlerinden bahsediyordu. Koridorları süsleyen tabloların önünde durarak, "Bu resimler atalarımıza ait. Burada sadece cadı soyumuzun değil, tarihimizin her parçası var," dedi. Charlotte dikkatle duvarlara bakarken, Engfa'nın sesindeki gurur ve hüzün karışımını hissedebiliyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasía"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...