Charlotte ve Engfa, yorgunluktan bitkin düşmüş halde nihayet odalarında belirdiler. Gecenin sessizliği, ikisinin de üzerindeki yorgunluğu daha da belirgin hale getiriyordu. Engfa, son gücüyle bir büyü yaptı, Charlotte kendini hızlıca yatmak için hazırladı. Sonra Engfa, onu yanına alarak yatağa geçti. Charlotte, her zamanki gibi Engfa'nın göğsündeki yerini aldı ve derin bir nefes alarak rahatladı.
Birbirlerinin nefes alışverişlerini dinlerken, sessizlik onları iyice kendilerinden geçirmişti. Engfa, yorgun bir sesle zar zor konuştu, "Gelinliğini beğendin mi sevgilim?" dedi.
Charlotte hafifçe kımıldadı, gözlerini yavaşça kaparken gülümseyerek cevap verdi, "Evet... Peki ya sen? Takım elbiseni beğendin mi?" diye sordu, sesi de yorgun ama tatlıydı.
Engfa, Charlotte'un saçlarını yavaşça okşarken gülümsedi, "Evet... Birbirimizi çok güzel tamamlayacağız, sevgilim," dedi ve onun saçlarına yumuşak bir öpücük kondurdu.
Charlotte, günün ağırlığı altında birkaç cümle kurmaya çalıştı. "Bugün her şey çok yoğundu... Yarın... her şey daha güzel olacak..." diye mırıldandı, fakat Engfa'dan hafif bir horlama sesi duyuldu.
Charlotte, Engfa'nın bu tatlı haline içtenlikle güldü. Yavaşça ona daha sıkı sarıldı ve gözlerini kapatarak kendini Engfa'nın sıcak kollarında buldu. İkisi de huzur dolu bir şekilde birbirlerine sarılarak derin bir uykuya daldılar.
Neredeyse öğlen olmuştu ve Myx, yorgun çifti uyandırmak istememişti, ancak gelenekler gereği Charlotte'u Engfa'dan ayırması gerekiyordu. Düğün akşamına kadar birbirlerini görmemeleri gerekiyordu. Çiftin odasının kapısında belirdi ve hafifçe kapıya dokunarak izin istedi.
İçeriden Engfa'nın hafifçe "Gel Myx!" demesi üzerine içeri girdi. Karşılaştığı manzara ise Engfa'nın Charlotte'un saçlarını taradığı, her ikisinin de banyo yapmış ve sabahlıklarını giymiş olduklarıydı. Rahatlamış ve huzurlu görünüyorlardı. Myx hemen Engfa'ya dönüp biraz muzipçe, "Evet Engfa, artık Charlotte kendi odasına geçecek," dedi.
Engfa'nın yüzü bir anda düşerken kalbi sıkıştı. "Ah, şu gelenekler..." diye içini çekti. Myx'le aralarında komik bir an yaşandı. Engfa hafif bir gülümseme ile devam etti, "Dün gece yorgunluktan zaten bir şey yapamadık, şimdi de bu ayrılık!"
Bu sözleri duyan Charlotte'un yanakları hemen kızardı. Utançla Engfa'nın koluna hafifçe vurdu. "Engfa!" dedi, sesi şaşkın ve utanmıştı.
Engfa hemen bir kahkaha attı. "Tamam, tamam. Sadece biraz şakaydı," dedi, daha fazla Charlotte'u utandırmak istemiyordu. Myx ise ikisinin arasındaki bu tatlı anı izlerken gözlerini devirip gülümsedi. "Tamamdır, hadi bakalım Charlotte, seni odana götürmem gerekiyor. Sonra akşam buluşursunuz, Engfa!" dedi ve Charlotte'u nazikçe koluna aldı.
Engfa, Charlotte'a baktı ve nazik bir öpücük gönderdi. "Beni özle, tamam mı?" diye şakayla karışık fısıldadı.
Charlotte, Engfa'ya gülümsedi ve "Sen de beni özle," diyerek ona nazik bir öpücük gönderdi. Myx, Charlotte'u nazikçe koluna alıp dumanlar içinde kaybolurken Engfa'nın yüzünde hafif bir burukluk belirdi.
Charlotte'un yokluğunu bir anda hissetti ve derin bir nefes aldı. Odanın sessizliği Engfa'ya fazlasıyla ağır geliyordu. Kendini yatağa bıraktı, yorgunluğun üzerine bu ayrılığın eklenmesiyle içten içe bir isyan duygusu kabarmaya başladı.
Yatakta dönerken hafifçe homurdandı, "Morgana aşkına... Gelenekler, ah bu gelenekler! Düğünden önce birbirini görmemek de neymiş!" diye mırıldandı, kendine hafifçe sinirlenmiş halde. Ellerini yüzüne kapadı ve iç çekti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...