Charlotte, Rowena ile yaptığı sohbet sırasında içinde Engfa'yı görme isteği yoğunlaşmaya başladı. Kütüphanedeki sakin atmosfer, Engfa ile geçirdiği zamanları düşündürdü ona. Yavaşça ayağa kalktı ve büyükanneye dönerek, "Büyükanne, Engfa'nın çalışma odasına gitmek istiyorum."dedi. Rowena, Charlotte'un gözlerindeki ışıltıyı fark etti ve sevgi dolu bir şekilde Engfa'nın odasını tarif etti."Yukarıdaki koridora dön, son kapı sağda," dedi. Charlotte, büyükanneye teşekkür ederek kütüphaneden ayrıldı ve Engfa'nın çalışma odasına doğru yürümeye başladı. Yolda karşılaştığı birkaç kişi, ona saygıyla selam verdi. Bu durum, içindeki gururu daha da artırdı; kendisini bir kraliçe gibi hissetmeye başlamıştı.
Engfa'nın odasının kapısına geldiğinde, içeri adım atmakta olan bir hizmetçiyle karşılaştı. Elinde dumanı üstünde bir bitki çayı vardı. Hizmetçi onu görünce hemen durdu ve saygı ile eğildi. "Kraliçem," dedi. Charlotte da saygı ile başını eğerek, "Bu Engfa'ya mı?" diye sordu. Hizmetçi başıyla onaylayınca, Charlotte nazikçe tepsiyi hizmetçinin elinden aldı. "Ben hallederim, teşekkür ederim," dedi. Hizmetçi, "Nasıl isterseniz," diyerek geri çekildi.
Charlotte, hafifçe kapıyı tıkladı. Arkada Engfa'nın kadife gibi sesi, "Girin," diye yankılandı. Charlotte içeri girdiğinde, Engfa'yı masanın başında eğilmiş ve tamamen kağıtlara dalmış halde buldu. Engfa, ceketini çıkarmış, gömleğinin kollarını katlamış ve birkaç düğmesini açmıştı. Bu görüntü, Charlotte'un içini ısıttı; Engfa'nın odadaki yorgun ama kararlı hali, ona duyduğu aşkı daha da pekiştirdi.
Engfa, Charlotte'un geldiğinden habersiz bir şekilde, "Masaya bırakabilirsiniz, teşekkür ederim," dedi yorgun bir sesle. Charlotte hafifçe tebessüm etti ve, "Tabii ki, kraliçem," diye yanıtladı.
Engfa, Charlotte'un yumuşak sesini duyduğunda hemen kafasını kaldırdı. Gözleri, onu masanın başında görecek kadar çarpıcı bir şekilde parladı. "Charlotte..." dedi Engfa, hayretle, "Bu ne güzel sürpriz!" Yavaşça yerinden kalkarak ona doğru yöneldi. Charlotte, elindeki tepsiyi masaya bıraktı ve Engfa'yı sevgiyle selamladı.
Engfa, Charlotte'un gözlerindeki derinliği, sevgi dolu bakışlarını gördü ve bir an için tüm dünyayı unuttu. Engfa, onu anlatan her bir kelimeye karşılık olarak, Charlotte'un alnından nazik bir öpücük aldı. O an, içlerindeki bağın gücü bir kez daha kendini gösterdi.
"Çalışırken hep seni düşündüm," dedi Engfa, sesindeki melodiyle. "Bir an bile aklımdan çıkmadın." Charlotte, Engfa'nın sıcak sözleriyle derin bir mutluluk hissetti. "Ben de seni düşündüm," dedi, gözleri parlayarak. "Büyükanneyle biraz vakit geçirdim ama kalbimde her zaman sen varsın."
Engfa, Charlotte'un parlayan gözlerine daha da yaklaştı ve elini onun elinin üzerine koydu. "Bu kadar süre seni görememek zor. Ama seninle olmak, her şeyi unutturuyor."
Charlotte, Engfa'nın gözlerinde gördüğü tutkuyu hissederek, "Seni görmek, kalbimdeki tüm yükleri hafifletiyor," dedi. İkisi de birbirlerinin gözlerine bakarken, odada sessiz bir uyum oluştu. Charlotte, Engfa'nın yüzündeki yorgunluğa rağmen içindeki sevgiyi hissedebiliyordu.
Bir süre daha göz göze kaldılar, o an her şey durdu sanki. Zaman geçmiyor, sadece birbirlerinin varlıklarının tadını çıkarıyorlardı. Engfa, sonunda Charlotte'un ellerini nazikçe tutarak, "Bütün bu işlerin ortasında seninle böyle anlar yaşamak harika," dedi.
Charlotte, Engfa'nın elini sıkarak, "Seni çok seviyorum," diye yanıtladı. "Her anın kıymetini bilmek, benim için çok önemli." Bu sıcak duyguların paylaşılması, odanın içini sevgiyle doldurdu. Engfa, Charlotte'a bir kez daha yaklaştı ve ona sımsıkı sarıldı. "Beni hep böyle sev," dedi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...