Charlotte ve Engfa, odalarında belirdiklerinde Charlotte sessizce hareket ederek giyinme dolabına yöneldi. Gözleri ilk denk gelen geceliği aldı ve hızla giyinme alanına geçti. Gerginliği yüzünden belliydi; Engfa, sevgilisinde bir şeylerin yolunda gitmediğini hissediyordu.
Engfa büyüyle üzerindeki kıyafetleri rahat bir ev kıyafetine dönüştürdü, saçlarını da tepeden bir topuzla topladı. Yatağa otururken gözlerini Charlotte'un geçtiği tarafa doğru çevirdi. "İyi misin?" diye sordu, sesinde hem merak hem de endişe vardı.
Charlotte içindeki kıskançlık duygusunu bastırmaya çalışarak yumuşak bir sesle yanıtladı. "İyiyim, sevgilim." Ama Engfa, bu cevapta bir eksiklik hissetti; Charlotte'un gerginliği ve bu huzursuz hali gözden kaçacak gibi değildi.
Bir süre sessizlik hâkim oldu, ta ki Engfa dayanamayıp yeniden konuşana kadar. "Aelia'yla ilgili bir sorun mu var?" diye sordu. Charlotte bu soruyu bekliyordu, ama bir yanıt vermek için ne diyeceğini bilmiyordu. Derin bir nefes aldı ve kısa bir süre daha sessiz kaldı. Sonra yavaşça giyinme alanından çıktı.
Engfa'nın gözleri Charlotte'a kaydığında, onun ne kadar etkileyici göründüğünü fark etti. Charlotte siyah, kısa ve dantelli, kışkırtıcı bir gecelik giymişti. Geceliğin ince askıları omuzlarına zarifçe düşerken, dantelli kısımlar tenini nazikçe örtüyordu. Karanlık kumaş, vampirlerin asaletiyle uyum içinde parlıyor, Charlotte'un bembeyaz tenini öne çıkarıyordu. Engfa, Charlotte'un bu görüntüsü karşısında içinden yükselen arzuya karşı koymakta zorlandı; onu bu kadar güzel ve ulaşılmaz görmek içinde bir ateş uyandırmıştı.
Charlotte, Engfa'nın arzu dolu bakışlarını fark etti ama aldırmadan aynanın karşısındaki masaya oturdu ve saçlarını taramaya başladı. Bu sırada Engfa, yataktan kalkarak Charlotte'a doğru adımladı. Yavaşça ona yaklaştı ve omuzlarına nazikçe dokunarak bir öpücük kondurdu. "Neden soruma cevap vermiyorsun?" diye fısıldadı, sesi biraz alıngan ama yine de sevgi doluydu.
Charlotte yeniden derin bir nefes aldı, bu kez tarağını bıraktı ve gözlerini aynadan Engfa'nın gözlerine dikti. "Aelia'yı hatırlamıyorsun, değil mi?" diye sordu. Sesi, içinde barındırdığı tüm karışık duygularla doluydu.
Engfa bu soruyla bir an duraksadı. Zihnini yokladı, ama herhangi bir şey bulamıyordu. Yüzünde beliren kararsız bir ifadeyle Charlotte'a baktı. "Hayır, neden?" diye sordu, sesinde hem merak hem de hafif bir şaşkınlık vardı.
Charlotte içindeki duyguları kontrol etmeye çalışarak, bu sorunun altında yatan kıskançlık ve endişeyi gizlemek istedi.
Engfa, Charlotte'un yüzündeki rahatsızlık ifadesini fark ederek yumuşak bir sesle, "Söylemek istediğin bir şey varsa, lütfen söyle," dedi. Charlotte bir kez daha derin bir nefes aldı, cümlelerini toparlamakta zorlanıyordu. "Geçmişte, Aelia'yı bazı kötü cadılardan kurtarmışsın... Onu köşeye sıkıştırmışlar ve sen çıkagelmişsin," dedi.
Engfa zihnini zorladı, geçmişte pek çok kişiye yardımı dokunmuştu ama Aelia'yı hatırlamıyordu. "Sen nereden biliyorsun bunu? Ben hatırlamıyorum," diye sordu merakla. Charlotte bir an tereddüt etti ama sonra konuştu: "O gün yemekte kendisi anlattı Engfa. Senden bahsederken gözleri parlıyordu."
Engfa bir an düşündü, yavaş yavaş anılar zihnine dolmaya başladı. Nihayet hatırlayınca yüzünde hafif bir gülümseme belirdi. "Ah evet, şu sarışın, yeşil gözlü vampir," dedi. Ama bu sırada aynada Charlotte'un bakışlarıyla karşılaştı. Charlotte'un bakışları adeta delici bir öfke ve kıskançlıkla doluydu. Engfa'nın yüzündeki gülümseme hızla silindi.
Charlotte soğuk bir ifadeyle, "Demek hatırlıyorsun," dedi. Engfa yutkundu, hafifçe geri çekildi, ama bir yandan da Charlotte'un bu halinden içten içe bir haz alıyordu. Bu kadar sahiplenici ve kıskanç olması, Charlotte'un ona olan derin bağlılığını gösteriyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...