Charlotte ve Engfa, ofislerinde geçirdikleri yoğun ve tutkulu anların ardından birbirlerine gülerek ofisin kapısından çıktılar. İkisinin de yüzünde rahatlamış ve biraz yaramaz bir ifade vardı. Tam kapıdan çıkarlarken, aniden Myx ile göz göze geldiler. Gülümsemeleri bir anda durdu ve karşılıklı olarak şaşkın bir ifade aldı.
Myx, ikisini baştan aşağı gözleriyle taradı. Engfa'nın pantolonundan çıkan gömleğinin yarısı, ikisinin de dağınık saçları ve şişmiş dudakları, Charlotte'un boynundaki ufak kızarıklıklar... Gözleri şokla açıldı ve durumu hemen kavradı. "Morgana aşkına, siz!" diye seslendi ama Engfa hemen refleks gösterip Myx'in ağzını eliyle kapattı.
"Lütfen Myx, sakin ol, bağırma," dedi Engfa, gözlerinde hem uyarıcı hem de biraz mahcup bir bakışla. Charlotte ise bu durumda oldukça utandı ve gözlerini yere indirerek durumu sindirmeye çalıştı. Myx, Engfa'nın sözlerini duyunca bir an durdu, gözlerinde hala şokun izleri vardı ama yavaşça sakinleşti.
Engfa, Myx'in sakinleştiğini hissedince ellerini ağzından çekti ve ardından Charlotte'a sarılarak, "Şimdi odamıza gidiyoruz, akşam yemeğinde görüşürüz," dedi. Myx'e başka bir şey söyleme ya da tepki verme şansı vermeden, Engfa Charlotte'u kollarına aldı ve ikisi dumanlar içinde kayboldular.
Myx, olduğu yerde donup kaldı. Bir süre ne yapacağını bilemez bir şekilde durduktan sonra derin bir nefes aldı ve kafasını iki yana sallayarak gülümsedi. "Cadılar ve vampirler... Her zaman işleri daha da karmaşık yapmayı başarıyorsunuz," diye mırıldandı.
Engfa ve Charlotte, odalarında belirdiklerinde Engfa derin bir nefes aldı ve omuzlarını rahatlattı. "Bu çok yakındı," dedi gülerek. "Myx'in diline düşmekten son anda kurtulduk."
Charlotte, Engfa'ya yaklaştı, kollarını yavaşça boynuna doladı ve yumuşak bir sesle, "Bir gün çok fena yakalanacağız, sevgilim," dedi. Engfa'nın yüzünde muzip bir gülümseme belirdi, gözleri biraz daha parladı. "Bunu önlemek için elimden geleni yapacağım," diye cevapladı, ardından eğilerek Charlotte'un kulağına fısıldadı, "Hadi temizlenelim. Akşam yemeği vakti geliyor."
Charlotte bu sözler üzerine gülümsedi ve Engfa'yı nazikçe dudaklarından öptü. Öpücükleri, günün stresinden ve heyecanından arınmanın başlangıcı gibiydi. Ardından, ikisi de banyoya yöneldi. Şık ve geniş küvet, sıcak suyla dolarken etrafa rahatlatıcı bitki kokuları yayıldı. Engfa, Charlotte'un ellerini tutarak onu suya yönlendirdi. Birbirlerine bakan gözlerinde sevgi ve huzur vardı.
Charlotte, suyun içinde rahatça yerleşirken, Engfa da onun yanında yer aldı. Engfa, yavaşça Charlotte'un sırtını ovarken, parmaklarıyla hafifçe onun saçlarını taradı. Charlotte gözlerini kapattı ve Engfa'nın dokunuşlarının verdiği huzurla derin bir nefes aldı. "Bu anı seninle paylaşmak... Bu, her şeyden değerli," dedi yumuşak bir sesle.
Engfa da Charlotte'a doğru eğildi ve alnına yumuşak bir öpücük kondurdu. "Her anımızı özel kılmak için buradayım, Charlotte," diye fısıldadı. Sıcak suyun ve birbirlerinin varlığının getirdiği rahatlık, ikisini de sarmıştı. Aralarındaki bağın derinliğini hissettikleri bu anlarda, dünya dışarıda kalmış, sadece onlar vardı.
Banyo bitiminde ikisi de birbirlerine gülümseyerek sudan çıktılar ve yumuşak havlularla kurulandılar. Engfa, Charlotte'un nemli saçlarını nazikçe tararken Charlotte da Engfa'ya tatlı bir bakış fırlattı. Sonrasında, odalarına geçip akşam yemeği için hazırlanmak üzere kıyafetlerini giydiler. Engfa, Charlotte'un elbisesinin düğmelerini dikkatlice iliklerken, her bir düğmede durup küçük öpücükler kondurdu.
Charlotte, aynada Engfa'nın dikkatli ve sevecen hareketlerini izledi, gözlerinde mutluluğun ışığı vardı. Akşam yemeği için hazırlandıklarında, birbirlerine kısa ama anlam dolu bir bakış attılar. Bu an, aralarındaki sevginin ne kadar derin ve gerçek olduğunu bir kez daha hatırlatıyordu.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...