Adım Adım Sonsuzluğa

10 4 0
                                    

Sonunda her şey biraz olsun yerini bulmuş, taşlar yerine oturmuştu. Aile yine bir araya toplanmıştı. Büyük yemek masasında herkes sakin bir şekilde oturmuş, derin bir nefes alıyordu. Engfa ve Charlotte'un başlattığı süreç yavaş yavaş huzura kavuşuyordu. Rowena, kan büyüsü ile Elysandra'yı mühürlemiş ve onu diyarın dışına sürmüştü. Artık Elysandra'nın kadim diyarın topraklarına adım atması yasaklanmıştı.

Myx ise kocası Cassian'a Elysandra'yı teslim etmiş ve onu sınır ötesine götürüp sürgün etmişti. Bu süreçte herkesin katkısı büyük olmuştu, ama Engfa ve Charlotte'un başına gelenler hala hafızalardaydı. Masa etrafında herkes bu konuları konuşuyordu.

Rowena, büyüsünün detaylarını anlatırken Engfa gözlerini Charlotte'a çevirdi. "Elysandra'nın gücünü kırmak için son bir büyü gerekiyordu. Artık onun geri dönüşü mümkün değil," dedi, sesinde hafif bir rahatlama vardı.

Myx de masada oturmuş, Cassian'la yaptığı görev hakkında konuşuyordu. "Kocam Elysandra'yı sınır ötesine götürdü. Artık diyarımıza adım atamaz," dedi, rahatlamış bir ifadeyle.

Luther, Elowen ve Rowena başlarını sallayarak bu konuda tatmin olmuşlardı. Seraphine ve Moriah da bu süreçte Charlotte'un yanında olmaktan dolayı mutlu görünüyordu. Moriah, "Sonunda her şey yoluna girmeye başladı," dedi, derin bir nefes alarak. "Artık düğün ve taç giyme törenine odaklanabiliriz."

Charlotte ve Engfa birbirlerine bakarak hafifçe gülümsediler. Charlotte, Engfa'nın elini masanın altında tuttu. Bu süreç ikisi için zorlu olmuştu ama sonunda birlikte olmaktan duydukları mutluluk, her şeyi gölgede bırakıyordu.

Engfa, sessizce masadakilere baktı ve yeni bir başlangıcın geldiğini hissetti. Artık herkes düğün ve taç giyme törenine odaklanacak, diyarın iki güçlü kraliçesi resmen hüküm sürecekti. Gelecekte onları bekleyen her ne varsa, karşılayacak kadar güçlüydüler.

Masa etrafında düğün tarihi konuşulmaya başlandığında, Moriah söze ilk giren oldu. "Bu işi hemen halledelim," dedi kararlı bir sesle. "Sonuçta Charlotte günlerdir sizin şatonuzda. Bu durum pek hoş değil." Gözlerini hafifçe kısarak Engfa'ya baktı, bu konuya olan ciddiyetini belli ediyordu.

Luther ve diğer aile üyeleri de Moriah'ın fikrini onayladılar, başlarını sallayarak desteklediler. Moriah bakışlarını Engfa'ya çevirdi ve hafif tatlı sert bir ses tonuyla ekledi, "Kraliçemizin pek evliliğe yanaşmak gibi bir acelesi yok galiba?"

Bu sözler üzerine Engfa hafifçe gülümsedi, gözleri keyifle parladı. "Ben mi?" diye sordu hafif alaycı bir tonla. "İnanın bana, eğer siz bizi engellemeseydiniz, Charlotte ile yeminimi çoktan etmiştim." Sesi tatlı ama yerinde bir sitem barındırıyordu. Ailesine hafifçe döndü ve bakışlarını her birine dikti.

Engfa'nın bu sözleri masadakileri hem güldürdü hem de biraz hüzünlendirdi. Luther ve Moriah, Engfa'nın sitemini anladılar ama içten içe biraz üzüldüler. Moriah, kızını böylesine koruma içgüdüsüyle büyütmüştü, ama Engfa'nın bu lafı aslında onları durdurdukları için bir sitemdi.

Rowena hemen araya girdi, ortamı yumuşatmak için neşeli bir sesle, "Bunları artık konuşmayalım. Geçmiş geçmişte kaldı. Şimdi düğüne odaklanalım." Yüzünde bir gülümsemeyle devam etti, "Ben 3 gün sonra diyorum. Ay ışığının altında yeminler edilecek, ritüeller tamamlanacak."

Bu sözler tüm masayı rahatlatmıştı. Moriah ve Luther, Engfa'nın tatlı sitemine rağmen Rowena'nın sözlerini onayladılar. "3 gün sonra," diye mırıldandı Luther. "Bu iyi bir zamanlama."

Bütün masa, Charlotte ve Engfa dahil herkes, Rowena'nın bu teklifini onayladı. 3 gün sonra, ay ışığının altında, iki kraliçe kutsal yeminlerini edecek ve ritüeller tamamlanacaktı. Charlotte ve Engfa birbirlerine baktılar, gözlerindeki parıltı, sonsuz bağlılıklarını ve heyecanlarını gösteriyordu.

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin