Wahara ailesi kendi şatosuna dönmüştü. Gece yarısını geçmiş, her bir aile üyesi kendi özel alanına çekilmişti. Charlotte ise büyük bir hüzünle odasındaki camdan dışarıyı izliyordu. Ailesiyle yüzleşmek onu yormuş ve derinden yaralamıştı. Gözleri uzaklara dalarken, içindeki karanlık düşünceler onu ele geçiriyordu.
Engfa, Charlotte'un durumunu fark edince derin bir iç çekti. Onun için ne yapabileceğini tam olarak bilmiyordu, ama sevgilisinin yanında olmanın en doğru şey olduğuna emindi. Sessizce Charlotte'a yaklaştı ve arkasından ona sarıldı. Elleri Charlotte'un beline nazikçe dokunurken, başını onun omzuna yasladı. Charlotte'un saçlarını nazikçe öptü, ardından kokusunu içine çekti. Bu küçük an, Engfa'ya Charlotte'a olan sevgisinin derinliğini tekrar hatırlattı.
Charlotte, Engfa'nın sıcak kollarının bedenine sarılmasıyla bir anlığına tüm ağırlığı üzerinden kalkmış gibi hissetti. Onun varlığı, her şeyin karmaşıklığından bir an için bile olsa uzaklaşmasına yardımcı oluyordu. Engfa'nın nefesini ensesinde hissetmek, tüm o belirsizliklere rağmen onu sakinleştiriyordu.
"Buradasın," dedi Charlotte, gözleri hâlâ dışarıya dalmış bir şekilde. Sesi yorgundu ama içinde bir minnet vardı.
"Her zaman," diye yanıtladı Engfa, nazik bir fısıltıyla. "Yanındayım ve seninle birlikte her şeyi aşacağız."
Charlotte yavaşça Engfa'nın kollarını sıkıca kavradı, başını onun başına yasladı. Gözlerini kapattı ve o anda, Engfa'nın sevgisiyle dolu kollarında güvende hissetti.
Charlotte, sessizce dışarıya bakmaya devam ederken derin bir nefes aldı. Gözleri hala hüzünle doluydu. "Ailemi baloya davet ettim, Engfa," dedi sesi titrek ve üzgün. "Ama geleceklerinden emin değilim. Bilmiyorum..."
Engfa, Charlotte'un bu çaresizliğini hissetti ve onu rahatlatmak adına daha da sıkıca sarıldı. "Eğer baloya gelmezlerse düğün törenimize katılacaklar, Charlotte... Bunun için elimden gelen her şeyi yapacağım," dedi kararlılıkla. Ardından gözlerinde bir parıltıyla ekledi, "Hem ne demiştim sana, seni babanın kollarından teslim alacaktım, unuttun mu?"
Engfa'nın bu sözleri Charlotte'un yüreğinde bir sıcaklık oluşturdu, yüzünde küçük bir gülümseme belirdi. Yavaşça Engfa'ya döndü, elini kaldırarak sevgilisinin yanaklarını nazikçe okşadı. Engfa da bu yakınlığı hissettiği anda Charlotte'un alnına usulca bir öpücük kondurdu. "Senin için her şeyi göze alırım Charlotte... Yeter ki mutlu ol," dedi, sesi sevgi doluydu.
Charlotte bu sözlerle Engfa'ya biraz daha yaklaştı, gözlerinde sevgiyle baktı ve Engfa'nın dudaklarına hafif bir öpücük kondurdu. "İyi ki seninim... İyi ki hayatımdasın... Seni seviyorum, Engfa," dedi.
Engfa da ona aynı şekilde karşılık verip dudaklarına bir öpücük verdi. "Seni seviyorum, Charlotte... Hadi biraz dinlenelim," dedi yumuşak bir sesle.
Bunun üzerine ikisi de yavaşça üzerlerini değiştirip yatağa geçtiler. Birbirlerine sıkıca sarıldılar ve o anın huzuruyla derin bir uykuya daldılar. Her şeyin karmaşasına rağmen, ikisi de birbirlerinin kollarında güvende ve tamamlanmış hissediyordu.
Güneş doğmak üzereydi ve Moriah Şatosu, yavaş yavaş sessizliğe bürünmek üzereydi. Gece boyunca yaşanan yoğunluk yerini derin bir dinginliğe bırakırken, tam bu sırada şatonun önünde bir hareketlenme oldu. Moriah, şatonun salonundan kalkarak merakla bahçeye doğru yürüdü.
Bahçede, vampir askerlerin etrafını sardığı bir varlık dikkatini çekti. O varlık, bacak bacak üstüne atmış, derin yırtmacı ve cazibeli göğüs dekoltesiyle kendine güvenini sergiliyordu. Siyah, parlak saçları ve yeşil gözleriyle bakan bu kadının varlığı büyüleyici bir şekilde tehlikeliydi. Vampir askerler, gözlerini ondan alamıyor, bir yandan da tetikte bekliyorlardı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...