Kahvaltı bittikten sonra iki kraliçe büyük çalışma odalarına çekilmişti. Parşömenler ve belgeler arasında sessizlik hakimken, Engfa bir an durup Charlotte'a baktı. Charlotte'un yüzü solgun, gözleri dalgın görünüyordu. Endişeyle, "İyi misin, aşkım?" diye sordu.
Charlotte derin bir nefes alarak arkasına yaslandı. "Bilemiyorum, yine yorgun hissediyorum," dedi, sesi hafifti. Engfa, Charlotte'u kollarından tutarak onu kucağına oturttu. "Benim kanımdan başka takviye almıyorsun bebeğim, ondan olabilir mi?" diye fısıldadı. Charlotte ise gözlerini kapatıp kendini Engfa'nın boynuna gömdü, hiçbir şey söylemeden.
Tam o sırada kapı yavaşça açıldı ve Myx ile Rowena içeri girdi. Myx'in elinde Charlotte'un istediği geyik kanı vardı. Ancak Charlotte, kıpırdamayı reddetti ve Engfa'ya daha sıkı sarıldı. Engfa hafifçe fısıldadı, "Aşkım, kalkman gerek," ama Charlotte başını hafifçe sallayıp daha da sıkı sarıldı.
Rowena ve Myx bu sahneyi görünce şaşkınlıkla bakıştılar. Myx, hafifçe gülümseyerek, "Birbirinizden hiç ayrılamıyorsunuz, değil mi?" dedi. Rowena da tatlı bir şekilde ekledi, "Charlotte, bu kadar saklanırsan Engfa'ya hiç iş yaptırmayacaksın."
Engfa ve Charlotte bu tatlı takılmalar karşısında hafifçe gülümsediler ama Charlotte hala Engfa'dan ayrılmak istemiyordu.
Engfa, Charlotte'un yüzünü elleriyle nazikçe tutarak yukarı kaldırdı. Charlotte'un gözlerinde dolmuş yaşları görünce şaşırdı. "Ne oldu, sorun ne?" diye sordu endişeyle.
Charlotte, titrek bir sesle, "Ben... ben senden ayrılmak istemiyorum, Engfa. Özür dilerim..." dedi. Gözyaşları yanağından süzülüyordu.
Engfa hafifçe gülümsedi, sevgi dolu bir bakışla Charlotte'un saçlarını okşadı. "Tamam, canım... Kanını burada iç o zaman," dedi yumuşak bir sesle. Ardından Myx elindeki kadehle Charlotte'a yaklaştı, "Kraliçem, işte istediğiniz kan," dedi nazikçe.
Charlotte gözyaşları arasında hafifçe gülümseyerek kadehi aldı ve Engfa'ya sıkıca sarılırken kanı içmeye başladı. Engfa, Charlotte'u daha da yakın tutarak ona güç vermeye devam etti.
Charlotte, kanı içtikten sonra kadehi nazikçe kenara bıraktı ve tekrar Engfa'nın boynuna yaslanarak kokusunu derin bir nefesle içine çekti. Sessizce orada kalmak istediği belliydi, Engfa da ona bu anın huzurunu vermek için sırtını yumuşak hareketlerle okşamaya devam etti. Bu sırada, diyara dair birkaç mesele hakkında fısıltıyla konuşuyordu, ancak Charlotte'un tepki vermediğini fark ettiğinde ona baktı.
Engfa, Charlotte'un yüzünü dikkatlice incelerken onun huzurlu bir şekilde uyuyakaldığını gördü. Bir an gözlerinde tatlı bir gülümseme belirdi. Rowena ve Myx, Charlotte'un bu durumda olmasına anlam veremezken birbirlerine hafifçe bakıştılar. Engfa ise onların bakışlarını fark etti ve fısıldayarak, "Bazen, sadece bir an durup huzurun tadını çıkarmak gerekir," dedi.
Charlotte'u nazikçe kollarında tutarak rahat uyumasına izin verdi. Bu an, onların sevgi dolu bağlarının ne kadar derin olduğunu bir kez daha hissettiriyordu.
Myx ve Rowena birbirlerine endişeli bakışlar attılar. Myx hafifçe kaşlarını çatarak, "Charlotte son günlerde biraz tuhaf değil mi?" diye fısıldadı.
Rowena, gözlerini Charlotte'un huzurlu uyku haline dikti, ardından Engfa'ya döndü. "Önce sürekli yorgunluk, şimdi de içtiği kanın değişimi... Normal bir durum değil gibi görünüyor," diye söze girdi.
Engfa, Charlotte'un saçlarını okşayarak hafifçe güldü. "Endişelenmeyin," dedi sakin bir sesle. "Düğün ve taç giyme töreni derken o kadar çok şey yaşadık ki, vücudunun bu koşturmacaya tepkisi olabilir. Biraz daha dinlenirse toparlanacaktır."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kan ve Büyünün Dansı TR
Fantasy"Kan ve Büyünün Dansı" Bu kitap, iki farklı dünyanın efsanevi hikayesini anlatıyor. Waraha ve Austin klanlarının birbirine düşman ruhlarını bir araya getiren, yasaklanmış bir aşkın öyküsü. Engfa Waraha, büyünün karanlık gücünü kontrol eden bir cadı...