Hayranlar

12 2 0
                                    


Olanlardan habersiz Charlotte, cadı lordlarıyla derin bir sohbet halindeydi. Yaptığı sohbetten keyif alırken, yanına yaklaşan Lucien'in varlığını hissedip içten bir gülümseme ile selam verdi.Kendi kanından birini görmek onu mutlu etmişti. Fakat Lucien'in niyeti çok daha derindi; içindeki arzunun ateşi sönmüyordu.

Lucien, adımlarını atarak Charlotte'ın yanına geldi ve elini nazikçe aldı. Üzerine bir öpücük kondurdu. "Prenses Charlotte," dedi, sesi bir yudum içtenlik taşırken, dudaklarında hafif bir gülümseme belirdi. "Bu gece göz kamaştırıcısınız."

Charlotte,bu sözleri duyduğun da hafifçe gerildi. "Teşekkür ederim," diye yanıtladı. Fakat Lucien, bu anı daha da derinleştirmek için bir adım daha attı. "Öncelikle bağlılığınızı tebrik ederim. Her ne kadar sizi bir vampir prensi veya lorduyla görmek istesek de maalesef kader," dedi.

Charlotte bu cümlelerin altında yatan anlamı hissetti ve gerileyerek, "Tekrar teşekkür ederim, Prens," dedi. Ama Lucien cümlesini tamamladı: "Lucien Diyebilirsiniz..."

Charlotte, hafif bir gülümseme ile, "Prens Lucien... Daha çok gençsiniz, anladığım kadarıyla. Böyle bir bağlılığın ne kadar güçlü olduğunu anlamamanız normal," dedi. Sesi, gerginliğini hafifletmeye çalışsa da, aralarındaki gergin havayı değiştirmedi.

Lucien, Charlotte'un kokusunun büyüsüne kapılarak bir adım daha attı. Tam konuşacağı sırada, etrafındaki cadı lordlarının endişeli bakışları dikkatini çekti. Bir esinti, aniden ortamı sarmalayarak Charlotte'ın etrafında döndü ve Engfa'nın varlığı hissedilmeye başladı.

Engfa, mor bir ışıltıyla parlayan gözleriyle belirerek Charlotte'ın belinden tutarak onu kendine çekti. Charlotte, Engfa'nın sıcaklığını hissedince hemen rahatladı ve ona sarıldı.

Engfa, Lucien'in gözlerine derin bir bakışla daldı. "Bir sorun mu var, genç prens?" dedi. Sesi, hırlama gibi bir tını taşıyordu; bu, onun içindeki güçlü koruma içgüdüsünü açığa çıkarıyordu.

Lucien, Engfa'nın enerjisinden bir an çekinerek kendini toparladı. "Hayır, kraliçe Engfa... Biz sadece sohbet ediyorduk," diye yanıtladı, ama sesi hafifçe titriyordu.

Engfa'nın gözleri parlayarak parmaklarını hafifçe Lucien a doğru salladı. Lucien'i büyüsü ile geriye doğru bir kaç adım itti. "Sohbetinizi anlıyorum, genç prens, ama sınırlar önemli değil mi?" dedi, sesinde otoriter bir ton vardı.

Charlotte, bu anı izlerken içindeki sıcaklık arttı. Engfa'nın güçlü, koruyucu ve sahiplenici tavrı karşısında hayranlıkla dolmuştu. Lucien, Charlotte'dan vazgeçmek istemese de Engfa ile karşı karşıya gelmekten çekinerek başını eğdi. "Özür dilerim, kraliçe Engfa," dedi ve çifte arkasını dönerek yerine yürümeye başladı. İçindeki ateş sönmemişti; dudaklarının kenarındaki gülümseme, hâlâ kaybolmamış bir umudu taşımaktaydı.

Charlotte, Engfa'nın gözlerindeki o derin parıltıyı fark ettiğinde, içinde büyüyen duyguların daha da yoğunlaştığını hissetti. Engfa'nın yanında olmak, Charlotte'a yalnızca güven vermekle kalmıyor, aynı zamanda en karanlık korkularını bile aydınlatıyordu. Gözlerini Engfa'nın gözlerine kitledi ve Engfa da ona aynı şekilde, yoğun bir bakışla karşılık verdi.

Engfa'nın bu kıskanç ve güçlü hali, cadı lordlarının da dikkatini çekmişti. Çiftin çevresinde bir gerilim oluşmuş, lordlar ve eşleri hafifçe geri çekilmeye başlamışlardı. Charlotte hayranlıkla mırıldandı, "Engfa... Çocuğu korkuttun."

Bu sözler Engfa'nın kulaklarına ulaşır ulaşmaz, Charlotte'u belinden tutarak kendine doğru çekti ve ona daha da yaklaştı. Charlotte, Engfa'nın kollarında güvende olduğunu hissediyordu, ama aynı zamanda Engfa'nın kontrol edilemez enerjisini de fark edebiliyordu.

Kan ve Büyünün Dansı TRHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin