Mcgonagall kapının önünde gelecek misafirleri beklerken gözleriyle etrafı tarıyordu. İlk ulaşan Lupin ve Tonks'tu. Şaşkınlıkla kadına yaklaşırken Mcgonagall hemen lafa girdi.
"Biliyorum aklınız karışık ama herkes geldiğinde açıklama yapacağım."
Bu sırada Arthur ve Molly saniye farkıyla Fred ve George ikizlerinden önce ortaya çıktı. Beş dakika içinde herkes merakla beklerken geciken Weasley üyesi Charlie gelince, profesör onları içeri aldı. Hepsi koşar adım şatoya girerken öğrenciler çoktan koridorlarda geziyordu, hızlıca yanlarından geçenlere bakıp neler olduğunu merak ediyorlardı. Hastane kanadının kapısından girmeden önce kadın durdu.
"Sakin olmanızı tavsiye ederim."
Kadın hepsine anlamadıkları bir gülümseme yollarken onların içeri geçmesini sağlayıp dışarıdan kapıyı mühürledi. Geri dönüp öğrencilerle ilgilenmesi gerekiyordu bir yandan da içerideki insanlara biraz özel alan bırakmak istemişti.
İçeri girenler karşılarında Dumbledore'u görünce anka kuşunun gerçek sahibine ait olduğunu anladılar. Albus gülen gözlerle şaşırıp kalmış topluluğa kucağını açmıştı.
"Biliyorum aklınız karışık, size her şeyi açıklayacağım ama öncesinde görmeniz gereken insanlar var."
Sözünü bitirir bitirmez James ve Sirius ortaya çıktı. Sanki anlaşmış gibi hepsi derin bir nefes aldı. Lupin onlara doğru yavaş yavaş yürümeye başladığında Sirius onunla uğraşmadan duramamıştı.
"Görmeyeli oldukça yaşlanmışsın Aylak, sen buraya varana kadar akşam olacak."
"Siz.. gerçek misiniz?"
James ve Sirius gülümseyerek kafalarını salladı ve daha fazla dayanamayarak aralarındaki mesafeyi kapatıp birbirlerine sıkıca sarıldılar. Lupin'in gözünden yaşlar düşerken Sirius geride kalan Tonks'a seslendi.
"Orda öylece kalmayı mı düşünüyorsun ?"
Tonks ona doğru koşup sıkıca sarıldı.
"Siz inanmıyorum! Yaşıyorsunuz,burdasınız,burda karşımda canlı olarak duruyorsunuz!Merlin,Kafayı yemek üzereyim."
"Bende yaşadığımı öğrendiğimde buna yakın bir tepki verdim."
Hepsi onların kavuşma mutluluğunu izlerken örtülü perdenin arkasından çıkan Lily hem üzgün hem mutlu gözüküyordu. Albus, Weasley ailesine döndü.
"Sizi neden çağırdığımı merak ediyorsunuzdur eminim."
Lily profesörün cümlesini tamamladı.
"Bizde size ait bir şey var."
Lily, Molly'nin dolan gözleriyle birlikte ışıldayan yüzünü gördüğünde böyle bir şeyi başardığı için hem kendiyle hem Severus ile gurur duydu.Albus tek bir hareketle perdeyi açtı yatakta yatan Ginny'i gören Molly ağlamasını gizlemeden onun yanına koştu. Diğer Weasley üyeleri ona katılıp şok ve mutluluk içinde ailelerinin en küçük bireyinin yanına gittiler.
"O yaşıyor mu?"
"Bu nasıl olur?"
"Ona ne oldu ?"
Sorular denizinde hangisine cevap vereceğini şaşıran Lily, Molly'nin kızının nefes aldığını gördükten sonra bedenini kontrol etmesine izin verdi.
"O yaşıyor ama dün biz bir saldırıya uğradık. Ona crucio laneti yapıldı."
Hepsinin değişen yüzünü gören Lily sindirmeleri için izin verdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanfictionÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.