Remus Lupin, düşmanın öncelikli hedefi olduğunu çok geçmeden anlamıştı ve bu yüzden Tonks'u elinden geldiğince kendinden uzaklaştırmaya çalışıyordu. Çünkü onu öldürmek için veya dikkatini dağıtmak için ilk yapacakları şey karısına zarar vermek olacaktı. Karşısındaki üç Ölüm Yiyenle savaşırken bir yandan ihtimalleri tartıyordu. Onu yanından uzaklaştırmak mı yoksa yakınında mı tutmak karısını korurdu karar veremiyordu. Boğulacak gibi hissediyordu kendini, keşke sözünü dinleyip evde oğluyla beraber kalsaydı böylece güvende olduğunu bilirdi ama o Tonks'tu ve söz dinlemezdi.
Kingsley onun birkaç adım ötesinde savaşıyordu. Çapulcuların nerede olduğuna bakacak boşluk bulamamıştı. Bir süre sonra karısının sinirden alev kırmızı olmuş saçlarını gördü.
Ölüm Yiyenlerin yenileri üstüne doğru gelirken karısıyla aralarındaki mesafeyi kapatmışlardı. Şimdi ikisi bir çember içinde kalmış savaşıyordu."Sanırım bizi öldürmek için fazla hevesliler." Lupin, Tonks'un eğlenir sesini duyunca ister istemez gülümsedi.
"Sen ve ben beraber oldukça bunun imkansız olduğunu gösterelim onlara."
"Böyle bir anda benimle flörtleşme Remus, dikkat dağıtıcı oluyorsun." Tonks kocasını azarlarken bir yandan ikiside gülüyordu, eğleniyor olmaları Ölüm Yiyenler sinirlenmiş gibiydi.
"Anlaşılan gülmemiz onların da sinirini bozuyor."
Tonks ilerden atılan işaret kıvılcımını gördüğünde kocasına seslendi.
"Oraya gitmem gerekiyor,onları dost lanetleriyle öldürmeye ne dersin ?"
Lupin karısının ne demek istediğini anladığında boşta kalan ellerini birleştirdiler ve anında oradan cisimlendiler. Yaptıkları karşı karşıya duran iki Ölüm Yiyen üzerinde yararlı olmuştu biri ölümcül lanetle yere yığılırken diğeri alev topu yüzünden sağ tarafını söndürmeye çalışıyordu. Yaralının yanına vardıklarında Tonks kocasıyla bakışıp tekrardan cisimlenerek yaralıyla beraber İhtiyaç Odasının önüne geldi,kapı açılır açılmaz onu içeri taşıdı. Çocuk ağır yaralanmıştı ve pek umut yok gibiydi. Madam Pomfrey çocuğu bir sedyeye yatırırken acı dolu bakışlarla Tonks'a bakıyordu. Bu getirdiği çocukla birlikte taşıdığı üçüncü yaralının ölmeden önceki son anlarına şahit olmuştu,savaşın gerçek yüzü kadını oldukça sarsmaya başlamıştı, çocuğa son bir bakış atıp dikkatlice orayı terk etti. Saçlarının daha da alev rengini aldığını farkmeden etrafa lanetler yağdırmaya başladı.
Lupin ise eski yerine yavaş yavaş ilerlerken Kingsley oldukça seri hareketlerle düşmanları yere yığıyordu. Geride Charlie öğrencilerin yanında savaşıyordu çünkü Ölüm Yiyenler yetişkinleri devirmek yerine öğrencilerle eğlenmeye başlamış gibi duruyordu. Lupin sessizce küfretti, savaşmaya devam ederken etrafında bir turuncu kafa daha farketti. Gördüğü yüz sayesinde biraz rahatlamış gibiydi,James ile kısa bir bakışma yaşayıp karşısına çıkan Dolohov ile savaşmaya başladı. Adam onu öldürmeyi kafasına koymuş gibi davranıyordu. Ve Lupin şimdiye kadar böyle sert hamlelerle karşılaşmamıştı.
Adam fırsat buldukça öldüren lanet yollayıp işini bitirmek istiyordu ama Lupin ustaca onlardan kaçabiliyordu. Kendi adamın aksine ilk önce onu zayıflatacak hamlelerde bulunuyordu.
Bir yeşil ışıktan kaçarken adamı duvara fırlattığında Tonks'un iki kurt adam tarafından sarıldığını gördü aceleyle Dolohov'a beden kitleme büyüsü yapıp ona doğru koşmaya başladı."Ava-"
"AVADA KEDAVRA" James'in gür sesini fark edip arkasına döndüğünde asasını ona doğru doğrultmuş olan Dolohov'un tekrardan yere yığılmasını gördü.
"İşini bitirmeden arkanı asla düşmana dönme Aylak."
Lupin ona başıyla teşekkür edip karısına yardım için yeniden fırladı. Az kalsın hatası yüzünden ölüyordu bu yaptığı hata yüzünden sinirle başını salladı. Bir kurt adamdan kurtulan Tonks diğerini de fırlatmak için asasını salladı ama adam ondan önce davranıp onu ateşin içinde bıraktı. Kocasının ona doğru koştuğunu görünce rahat bir nefes alıp başka bir Ölüm Yiyenle savaşmaya başladı.
Onların tarafından ilk yere düşen Kingsleydi. Lanet onu vurduğunda Ölüm Yiyen zaferle birlikte kahkaha atmaya başladığında James ve Arthur düşen kişiyi görmek için o tarafa doğru baktı. Arthur arkadaşını öldüren kadına doğru ilk hamle yapandı. Kadına lanet çarptığı an her yerinden kan fışkırmaya başladığında Arthur onu öylece bırakıp savaşmaya devam etti ama bu hepsini biraz sarsmıştı.
xx
Ginny hem arkadaşlarını kollayıp,hemde yaralıları İhtiyaç Odasına taşıyıp bir de savaşmaya çalışıyordu. Biraz önce Ölüm Yiyenin biri onu masalardan birine fırlatmıştı bu yüzden ağrıyan eklemlerini umursamamaya çalışıyordu ama çok zorlanıyordu. Ayrıca savaştıkları yerde çok sayıda ölü vardı,onları görmemeye çalışmak çok zordu,çoğu öğrenciydi ve Ginny onların yüzlerine bakmamak için çabalıyordu..
"PK İhtiyaç Odasına git, iyi görünmüyorsun." Lily onu fırlatıldığı yerden kaldırdığından beri yanında savaşıyordu.
"Hayır idare edebilirim."
Daha fazla konuşmalarına imkan kalmamıştı çünkü yan taraflarındaki duvar büyük bir gürültüyle yıkılmıştı. Kendileri şanslı taraftalardı ama betonların altında en az 3 kişi kalmıştı. Ginny, Luna'nın orda sıkıştığını görünce öne doğru atıldı. Lily kızıl kız betonları kaldırırken onlara gelen lanetleri savuruyordu. Luna'ya ulaştığında bacağının duruş şeklinden kırılmış olduğu anlaşılıyordu,onu ordan çıkarmaya çalışırken Luna acıyla inledi.
"Özür dilerim,özür dilerim"Ginny titreyen sesiyle arkadaşının elini tuttu ve Lily'e dönüp konuşmaya devam etti.
"Onu bırakıp yanına geleceğim."
Lily'nin cevap vermesine fırsat vermeden cisimlendi. İhtiyaç Odasına girmek için adım atacakken gelen lanetle birlikte arkasını döndü,Luna arkada acıyla inlerken oldukça seri hareketler yapıp adamdan kurtulmaya çalışıyordu.
"Az kaldı Luna dayan,seni içeri sokacağım,az kaldı."
Bir yandan da arkadaşını sakinleştirmeye çalışıyordu. Ölüm Yiyenlerin sayısı ikiye çıktığında inlemişti ve yardımına hiç ummadığı bir insan koştu. Draco, artık yapmakta usta olduğu büyüyü yapıp adamları asasından çıkardığı siyah iplerle havada bağladı. Ginny onun başıyla onay verdiğini gördüğünde adamlara ölümcül laneti gönderdi.
"Seni burda bekliyorum,Ginny bana öyle bakmayı kes! Haydi ne duruyorsun girsene."
Ginny şaşkınlıkla başını sallayıp Luna'yı içeri taşıdı. Onu bir sedyeye yatırıp odaya göz attı. İçerde çok fazla yaralı vardı arkadaşlarının çoğu yaralanmış gibiydi,peki diğerleri ne durumdaydı? Bunu düşünmesi sevdiklerinin ölmüş olabileceği ihtimali yüzünden kalbini rahatsız etti. Dışarı temkinli adımlarla çıktığında Draco gerçekten de onu kapının önünde bekliyordu. Kızı gördüğünde gıcık bir şekilde güldü.
"Bu aramızda kalsın Ginny,sadece annemi ararken yolumun üstündeydin."
İkisi farklı yönlere koşarken söylenen yalan havada asılı kalmıştı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Kızıl Güç (Ginny Weasley) (Harry Potter)
FanfictionÖlüm emrinin verildiğini öğrenen Ginny ona uzatılan yardım elini geri çeviremedi. Savaşın gizli tarafında kalan kızıl güzelin tek amacı güçlenmiş bir şekilde sevdiklerine geri dönmekti.